Değerlerim

MUSTAFA ÖZBİLGİN MUSTAFA ÖZBİLGİN 5 Temmuz 2015 - 17:55
  
Yaşayanlarından çok ölüleri ile ünlü Varşova'ya uçarken ölmeden aldığım hayat derslerinden çıkarttığım değerleri yazmak geldi içimden. Nasıl olsa kimse okumaz bu köşeyi diyerek sıkıcı ve didaktik olmayı göze alarak yazdım. 
1970 yılı Ekim ayında şirin olup olmadığını bile hatırlamadığım, annemle babamın öğretmenlik yaptığı bir Karadeniz şehrinde doğmuşum. Bizimkiler görev yerlerini İstanbul'a aldırmışlar, bana ve kardeşime daha iyi bir eğitim sağlamak için. Böylece Paşabahçe'de bulmuşum kendimi küçük yaşımda. Oradan tek tük anılarım var. Cam fabrikasında çalışan komşularımızın çocukları. Üzerinde top oynadığımız, o zaman bana dev görünen apartmanımıza ait su deposu. Babamla gittiğimiz sahil kahvelerinde babamın birasının köpüğünü içmem ve bana gelen paşa çayı. Can sıkıcı bulduğum için bilerek unuttuklarım, tahmin edersiniz ki hatırladığım ve üç cümleye sığan çocukluk anılarımdan fazlaydı. 

Unutmak: Buraya kadar ki ders nedir? Neden anlattım bunları? Okuduğunuz gibi 10 yaşına kadarki anılarım bu kadar kısa. En önemli hayat dersim de bunda gizli: unutmak, yani şuurlu ve kasten unutmak. Unutmak benim çocukluğumdan bu yana kullandığım en önemli erdemlerimden bir tanesi. Bir nevi direniş yöntemim. Biliyorsunuz Türkiye'de çocukluk terbiye edilmekle geçen zaman demek. Öğrenmeyi seven ama öğretilmeyi ve terbiye edilmeyi sevmeyen birisi olarak unutmak benim için önemli bir direniş mekanizması oldu çocukluğumdan bu yana. İsimleri, yüzleri, konuları, anıları, yerleri, gökleri kasten unutabilirim. Hatırlamak nasıl bir yetenek ise unutmak da öyle zor bir şeydir. Siz hiç unutuldunuz mu? Unutulunca bunun zorluğunu anlarsınız. Bir de unutanın çabasını düşünün.  
Meraka tutku: Aile, okul, din, mahalle, akrabalık, konu komşu gibi içi boşaltılmış kurum ve kavramların terbiyesine şiddetle maruz kaldığım ergenlik dönemlerimde ise unutmanın yanına bir de tutku eklendi. Tutkulu bir şekilde okumak mesela, veya gözlem yapma, soru sorma tutkusu. Sabah yatağa en son gitmeme ve gün doğmadan neşeyle kalkmama neden olan meraka olan tutkum hem bir yol gösterici hem de kötü bir arkadaş oldu bana her zaman. Kötü arkadaş meselesini açayım. Her kurumun ve kavramın ezberlenmesi gereken bir coğrafyada meraklı birisinin kötü arkadaşıdır tutku. Bu çocuk kitaptan neden kafasını kaldırmıyor? Bu ne kadar terbiyesiz sorular soruyor? Allah her şeye hakimse biz niye seçim yapmak zorundayız da ne demek? Annemi babamı seçmediğim için sevip sevmediğime emin olabilir miyim diye soru mu olur? Herkesin gözünde beni kötü etkileyen bir arkadaşımdı meraka olan tutkum. Hala da öyle. Ama artık sorularımı daha çok kendi kendime soruyorum. Az da olsa terbiye oldum. 

Paylaşmak: Beni tanıyanların beni en çok uyardığı yönüm merhametli ve enayi oluşumdur. Yakın arkadaşlarım bile enayiliğimin bir seçim olabileceğini düşünmeden bana oyuna geliyorsun derler hep. Oysa şuurlu enayilik, paylaşmanın sahip olmaktan, yardım etmenin fırsat ve çıkar kollamaktan daha eğlenceli ve mutlu edici bir şey olduğunu bilenlerin seçtiği bir vasıftır. Şuurlu enayiliğimi mümkün olduğunca kendime zarar vermeden elimden geldiğince paylaşmaya ve fayda sağlamaya açıklık olarak tanımlıyorum. Çünkü paylaşmak beni özgürleştiriyor sahip olma sanrımasından. Siz tanımadığınız birisi ile tostunuzu paylaşmanın zevkini bilir misiniz? Öğrenin. 

Yoldaşlık: Gençlik yıllarımdan bugüne kadar beş uzun süreli, ve biraz daha fazla sayıda da tek gecelik sevgilim oldu. Bir kısmını düşmana, bir kısmını arkadaşa, bir kısmını yoldaşa dönüştürdüm. Cinsellikle Başlayan yakınlaşmalar bir el sıkışma gibiyken, yoldaşlık o eli tutup yolculuklara çıkmak demek benim için. Seyahat ve sevgi yoldaşlığın iki farklı yönü. Ama seyahat sırf coğrafi olarak değil, fiziksel, düşünsel, duygusal olarak çıkılan bir yolculuk benim için. Sevgi de bu seyahatteki bağı sağlayan şey. Yoldaşlık hayatın sınırsız zenginliğini beraber keşfetmek ve deneyimlemek demek. Siz aynı şeye bakıp, aynı deneyimi yaşayıp farklı çıkarımlar yapıp paylaşmanın keyfini yaşadınız mı? Çirkinde güzellik, güzelde çirkinlik görmemizi sağlar yoldaşlık. 

Bu değerler nasıl bir araya geliyor? Şöyle:  Seyahat ve sevginin sağladığı yoldaşlık yukarıda anlattığım merak ve paylaşım isteği ile mümkün oluyor. Yani merak ve paylaşım ön koşulu yoldaşlığın. Merakınız ve paylaşım isteğiniz yoksa yoldaşlık da mümkün değil.  Yoldaşlıktaki hayal kırıklıkları için ise unutmak benim çarem. Tabii ki unutmaya çalıştığımız şey hayal kırıklığından alınan dersler değil. Daha ziyade hayata küsmeme neden olabilecek anıları kasten unuturum ben. Meraka, paylaşmaya ve yoldaşlığa devam edebilmek için hatırlamak ne kadar önemliyse, unutmak da o kadar önemli. Şuurlu enayilik bunu gerektiriyor çünkü. 
OKUYUCU YORUMLARI
YAZARIN DİĞER YAZILARI