Üniversitedeki yolsuzlukları ihbar ettiği için soruşturma açılan eski Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Hasan Acar’ın profesörlük unvanı geri alındı.
Üniversitelerin tıp fakültelerinde yetişmiş hocalara, cerrahlara ve bilim insanlarına büyük ihtiyaç duyulurken, eski Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Hasan Acar, yolsuzlukları ihbar ettiği için hem işinden hem unvanından oldu.
Acar’ın yaşadıkları, Türkiye genelinde akademideki kadrolaşmayı ve üniversite yönetimlerine hakim olan yapıları da ortaya koydu.
30 Mart 2009’da profesörlük unvanı alan, 2 ay sonra Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’na getirilen Acar, kısa sürede başarılı işlere imza attı.
Dekanlığı sürerken, üniversitedeki usulsüz bazı işlemlerden kuşkulanan Acar, dönemin üniversite yöneticilerine yolsuzlukları anlattığı bir yazı gönderdi.
DEVLETİ ZARARA SOKANLARI BİLDİRDİ
Ancak yönetimden “işiyle ilgilenmesi” tavsiyesi geldi. Kuşkulandığı ihalelere imza atmayan Acar, Yozgat Başsavcılığı’na başvurarak üniversiteye yapılan alımlarda sadece belli firmalar lehine hareket edildiğini ve devletin zarara sokulduğunu belirterek, Bozok Üniversitesi’nde görevli bazı bürokratlar ve işadamları hakkında suç duyurusunda bulundu.
Acar’ın başvurusu üzerine açılan soruşturmada çok sayıda şüpheli tutuklandı. Yozgat Başsavcılığı da iddiaları ciddi bularak, 27 sanık hakkında Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
9 AYRI SORUŞTURMA
Ancak Acar, bu girişimlerinin ardından nasıl bir yapıyla karşı karşıya olduğunu da kısa sürede anladı, işinden ve unvanından oldu.
Acar hakkında ART arda idari soruşturmalar başlatıldı. Hakkında 9 ayrı soruşturma başlatılan Acar’a şu suçlamalar yöneltildi:
- Acar’ın, Yozgat’taki bir fırıncıya bol kepekli ekmek üretmesini tavsiye etmesi,
- Yozgat’ta açılan balıkçının, Acar’ın balığın faydalarına yönelik beyanlarını levhaya asması,
- Acar’ın, bir yakınının ve yakınının annesinin ameliyatlarını Ankara’da yapması,
- 6 ayrı hastalığı bulunan Şeyma adlı bebekle özel olarak ilgilenmesi,
- Başhekime hakaret.
Rektörlük, 9 başlıkta topladığı suçlamaların tamamından Acar’ı suçlu buldu. Özellikle guatr konusunda Türkiye’nin sayılı uzmanlarından biri olan Acar’ın profesörlük unvanı geri alındı ve üniversiteyle ilişiği de kesildi.
Acar, verilen cezalara karşı YÖK’e ve idare mahkemesine ayrı ayrı başvurular yaptı. Verilen 8 cezanın tamamı, YÖK ve mahkemeler tarafından iptal edilirken, sadece bir “kınama” cezası yargıya taşınmadığından kesinleşti.
İlişiğinin kesilmesi işleminin iptali için de dava açan Acar, haklı bulunsa da davalar kesinleşmediğinden görevine dönemedi.
HER YERDE AYNI YAPI
Profesörlük unvanını yeniden kazanmak ve mesleğini sürdürmek isteyen Acar arayışa geçti. Önce genel cerrahi alanında boşluk olan fakültelere başvurma kararı alan Acar, Türkiye’nin hemen her köşesinde çalışabileceğini, bu şekilde daha faydalı olabileceğini düşünerek ardı ardına başvurular yaptı.
Acar, sağlık Bakanlığı’nın devlet hastanelerine özel düzenlemelerle doktor gönderebildiği kentleri öncelikle tercih etti ve buralardaki üniversitelere katkı sunabileceğini düşündü.
Doçentlik ya da profesörlük kadrosunda çalışabileceğini bildiren Acar, sırasıyla adıyaman, Erzincan, Tokat, Karabük, Hitit, İnönü, Fırat, Harran üniversitelerine başvurdu. Ancak kadrolarında boşluk olmasına rağmen olumsuz yanıt aldı.
YÖK’e başvurarak görev talebinde bulunan Acar, bu başvurusundan da sonuç alamadı. Davaları gerekçe gösterilerek başvuruları reddedilen Acar, körelmemek için sadece bazı özel hastanelerde ve eski arkadaşlarının ricasıyla ameliyatlara girebildi.
Acar’ın, yıllarca baskı üzerine baskı yapan kitapları da bir anda yayınevlerinden iade edilmeye başlandı. İşsiz bırakıldığı tarihten bu yana maaş alamayan Acar, İstanbul’da bir özel hastanede kısa süreli çalışabildi.
Kaynak: Milliyet