100 yıl önce tarih nasıl değişti

Çanakkale’de bundan 100 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu, Britanya, Kanada, Fransa ve Anzak (Avustralya ve Yeni Zelanda orduları) güçlerine karşı savaştı.
Tarihin akışını değiştiren, ülkelerin kaderini belirleyen Çanakkale Savaşı, yıkık bir imparatorluktan çıkacak genç Cumhuriyet’in ilk izlerini taşıyordu.

Hemen hemen tüm dünya liderleri ve askeri kişiliklerinin tarihi önemi konusunda hemfikir olduğu bu zafer, sonuçları açısından büyük kırılmalara neden oldu. Akademik tarihçilik bu sonuçları, üç başlık altında anlatıyor.

İngiltere ve Fransa’dan yardım alamayan Rus Çarlığı çöktü, Bolşevik İhtilali yapıldı. Böylece 1919’daki Sevr ve Versailles gibi paylaşım anlaşmalarına Rusya katılmadı. Bu, Türkiye’nin lehine oldu.
 


Milli Mücadelenin doğuş noktasının Çanakkale siperleri olduğu tarihçiler tarafından da kabul edilen bir gerçek. Milli Mücadeleyi yürüten komutanların hemen hepsi  Çanakkale’de çeşitli cephelerde savaştı.

‘Yenilmez’ olarak görülen İngiltere, bütün tarihinde sadece Türkler karşısında iki mağlubiyete uğradı. Biri Çanakkale diğeri, Irak’ta Kutül Amare Savaşı. İngiltere’nin yenilebilir olduğunun görülmesi, başta Hindistan olmak üzere sömürge ülkelerde Milli Kurtuluş hareketlerini tetikledi.

DEV BİR ORDU GELDİ

Çanakkale Boğazı’nı hedef seçen İtilaf devletlerinin hedefi Rusya’ya güvenli bir hat açmak, İstanbul’u ele geçirerek savaşta Almanya’nın güçlü müttefiğini devre dışı bırakmaktı.

İtilaf Devletleri adına General Hamilton emrine verilen kuvvetler ve savaşçı mevcutları şöyleydi: Anzak Kolordusu 25.700, Britanya 29. Tümeni 17.000, Fransa 1. Tümeni 16.700, Britanya Kraliyet Deniz Tümeni 10.800, Anzak Tugayı 4.800. Harekât için 75 bin kişilik bir kuvvet oluşturuldu. Ordu içinde Kanadalılar da vardı.

Osmanlı kanadında ise toplam savaşçı sayısı 84 bin’di. Bu askerlerden 76 bin’i savaşta şehit oldu. Mustafa Kemal, ismini tarih sahnesindeki en önemli başarılarından birine yazdırdığı Çanakkale Savaşı için 3. Kolordu’ya malzeme taşıyan küçük bir gemiyle Tekirdağ’a gelmişti. O günlerde 19. Tümen daha kuruluş halindeydi. Üç alayı vardı. Biri 57. Alay’dı. Anadolu’nun her şehrinden birkaç kişi vardı bu karma alayda. Mustafa Kemal, savaştan büyük bir kahraman komutan olarak çıktı.

RUHLARINI DA EĞİTTİK

O döneme tanıklık edenler, köylerden toplanarak oluşturulan ordunun düzgün yürümeyi hatta koşmayı bile bilmediğini söylüyordu. Türk kurmayları bu insanlardan bir ordu yaratmayı başardı. 27. Alay 3. Tabur takım komutanlarından Asteğmen Mucip Kemalyeri, anı defterinde şöyle anlatıyordu:

“Okuma-yazma bilen yok. Şaşılacak kadar bilgisizler. Çünkü devlet bu talihsizleri ancak askere ihtiyacı olunca hatırlıyor. Biz yalnız bedenlerini değil, ruhlarını ve beyinlerini de çalıştırdık. Kafaları hurafe doluydu. Dinimizin güzel kurallarını açıklayarak kafalarını hurafelerden temizledik. Çoğu, vatan, Türkiye, millet, sancak, bağımsızlık gibi sözcükleri ilk kez duydu. Günümüz kurallarına göre savaşmayı öğrettik.”

ATATÜRK’ÜN DİRENİŞİ

Tarihçi Sinan Meydan, deniz savaşları ile kara savaşlarının birbirinden ayrılamayacağını belirterek Mustafa Kemal’in askeri dehasıyla damgasını vurduğu Çanakkale Zaferi’ni şöyle anlatıyor:

“25 Nisan 1915’te İtilaf devletleri, Kumkale’ye, Gelibolu Yarımadası’nda 6 ayrı noktaya asker çıkardılar. Bir diğer çıkarma noktası güneydeki Seddülbahir’di. Anzak kuvvetlerine karşı sabah saat 10.00 civarında 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal komutasındaki 57. Alay ve 27. Alay büyük bir savunma başarısı göstererek düşmanın Conkbayırı ve Kocaçimen tepeyi ele geçirmesini önlemiştir.

6 Ağustos’ta Anafartalar bölgesine İngiliz kuvvetlerince büyük bir çıkarma gerçekleştirildi. 10 Ağustos’ta Mustafa Kemal taaruzuyla Conkbayırı çıkarması etkisiz kılındı. 25 Nisan ve 10 Ağustos’taki Yarbay Mustafa Kemal’in Arıburnu ve Anafartalar direnişi olmasaydı 18 Mart 1915’in bir anlamı kalmazdı.

Deniz zaferi de sonuçsuz kalır, bugün böyle bir zafer kutlamazdık. Düşman kuvvetleri Gelibolu üzerinden İstanbul’u işgal ederdi.”

Çocukların yaşına değil kantara bakılıyordu






DİRİLİŞ kitabıyla Çanakkale Zaferi’ni geniş kitlelere anlatan Turgut Özakman, çocukların bile cephede savaştığını şöyle anlatıyordu: “Çocukların yaşına bakılmıyor, 45 kiloysa askeri gönderiliyor. İsterse 13 yaşında olsun. Bu erkeğini bitiriyor Anadolu’nun. Soluğu tükenmiş bir devletle ordu, silahı yok, cephanesi yok, neyle galip gelecekler? Ölüyorlar.”

KİM NE DEDİ?

5. Osmanlı Ordusu Kumandanı Mareşal Liman Von Sanders:
Bir asker için mutluluk denen bir şey varsa, Türklerle omuz omuza savaşmaktır diyebilirim. Fakir insanlardı; çamur barınaklarında yatarlardı; fakat aslanlar gibi savaşırlardı. Ölüme onlar kadar gülümseyerek giden bir millet ferdi daha görmedim.

Birleşik Krallık Donanma Bakanı Churchill: Savaşı kaybetmemize neden olan Nusret’in Boğaz’a döşediği o 26 mayındır.

Müttefik Ordular Başkomutanı İngiliz Generali Hamilton: Kılıcı insafsız bir maharetle kullanan Türk eli, mağlup ettiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.

İngiliz Mareşal Frenç: Türk askerleri korku bilmez, dünyada yenilgi adında bir kavram tanımaz. Türkler Asya’nın centilmenleridir.

Kaynak. Hürriyet

    :

    :

    :

    :

    "100 yıl önce tarih nasıl değişti" hakkında Tweetler

    DİĞER GÜNDEM HABERLERİ