Günlerdir akademisyenleri yerden yere vuran Erdoğan bakın 25 yıl önce neler söylemiş...
Akademisyenler, Güneydoğu’daki operasyonlarla ilgili ’Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisi yayımladı. Erdoğan akademisyenler için, “Zalimlerle beraber olanlar zalimdir” diye seslendi. Ancak Erdoğan’ın 1991 yılında hazırlattığı ‘Kürt sorunu’ başlıklı raporda, bildiriden farklı bir dil kullanılmadığı ortaya çıktı.
Güneydoğu’daki operasyonların durmasın isteyen ancak PKK terör örgütüne karşı tek kelime kurmayan bin 128 akademisyenin yayımladığı bildiri geçen hafta kıyameti koparttı. Önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan akademisyenlerin bildirisine ateş püskürdü, ardından akademisyenler gözaltına alındı, haklarında terör soruşturması açıldı.
REFAH PARTİSİ İL BAŞKANI OLDUĞU DÖNEMDE HAZIRLANDI
Ancak, 1991 yılında hazırlanan bir rapor Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bundan 25 yıl önce akademisyenlerin önerilerinden farklı görüşler taşımadığını ortaya koydu.
Erdoğan 1991 yılında, Refah Partisi İstanbul il başkanıyken, partinin genel başkanı Necmettin Erbakan’a ‘Kürt Sorunu Raporu’nu sunmuştu. Diken.com.tr adlı sitedeki habere göre, Erdoğan raporu da o dönem danışmanlığını yapan bugün AKP Milletvekili Mehmet Metiner’e sipariş etmişti. Erdoğan’ın 25 yıl önceki tespitleri şöyleydi: “Bugün ‘Doğu’ veya ‘Güneydoğu Sorunu’ olarak adlandırılan sorun, aslında bir ‘Kürt Sorunu’dur… Sorun gerçekte ulusal bir sorundur, yani bir Kürt sorunudur… Bugün Doğu ve Güneydoğu olarak adlandırılan bölgeler, tarihin en eski devirlerinde ‘Kürdistan’ olarak adlandırılan coğrafyanın içinde yer alan bölgelerdir… Kürtler’in konuştuğu dil olan Kürtçe, Türkçe’yle ilgisi olmayan müstakil bir dildir…”
RAPOR: HALK, PKK VE DEVLET TERÖRÜ ARASINDA SIKIŞTI
“1985’ten itibaren başlayan PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir yanda devlet terörü, öbür yanda da PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktadır” diyen raporun ‘Bizim görüşümüz ve tavrımız ne olmalıdır?’ başlıklı bölümünde öneriler 12 maddede toparlanmıştı. 12 maddenin arasında şu görüşler vardı: “… Yeni dönemde RP olarak gelişmelerin gerisinde kalmak istemiyorsak artık Kürt sözcüğünü rahatlıkla telaffuz edebilmeli, Türkiye’de Kürt halkının çektiği onca acıya ve sıkıntıya tercüman olabilmeliyiz. Türkiye’de 75 yıldan beridir resmi ideolojinin Kürt meselesinde inkârcı, asimilasyoncu, baskıcı davrandığını açık seçik söylemeli ve resmi ideolojiyi yüksek sesle sorgulayabilmeliyiz. Türkiye’de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak, kitle iletişim araçlarından yararlanmasını savunmak. PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet-PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; ‘Bölücü’, ‘Terörist’, ‘Ayrılıkçı’ vs…”
Kaynak: sozcu.com.tr