Sözcü gazetesi, Has şekerler maden ocağında mahsur kalan 18 işçiden altısının ailesinin yaşadığı Aşağı Çağlar Köyü'ne gidip ailelerle konuştu.
Has şekerler maden ocağında mahsur kalan 18 işçiden altısının ailesinin yaşadığı Aşağı Çağlar Köyü’ne gittik. 1500 metre yükseklikte, ulaşımı zor olan 650 haneli köyün her evinde bir madenci var.
Yıllardır yaşadıkları sorunları gözleri dolarak anlatan madenci köylüler, kendilerine günlük 37 buçuk liralık bir değer biçilmesine isyan ettiler.
Sözcü'den Cengiz Aldemir'in haberi; Ömrünü maden ocaklarında geçirmiş Ermenek Aşağı Çağlar Köyünden usta Ahmet Sezer ve Aşağı Çağlar köylüleri maden işçisinin sorunlarını Sözcü’ye Anlattı.
"PATRONLARIN KENDISI AKP’Lİ"
Sezer, “Buradaki 9 tane maden Biz bu madenlerde günlük 37 buçuk liraya çalışıyoruz. Bir çay paketi ya değer mi ? Yemek ve servis parasının karşılanması için 40 gündür grev yapıyoruz devlete karşı. Yetkililerin hiçbiri neden diye sormadı. Devlet kim? Devlet AKP. Patronların kendisi AKP. Patronların hepsi AKP’den encümen üyesi. Kendileri hep kendileri. Başka kimse değil” diyor. Madenci Sezer köpeklere dahi daha fazla değer verildiğini belirterek, “Köpek kadar değerimiz yok” sözleri etrafımıza toplanan köylülerin Gözlerini yaşarttı.
"ÇALIŞMAYA MECBURDULAR"
Sezer titreyen sesi ile, “Yemeklerinizi ulaşım ücretlerimizi kendimiz veriyoruz. Bize maaştan yine bir şey kalmıyor. Torba yasadan sonra bu şekilde çalışmaya başladılar. Madende mahsur kalan arkadaşlarımız da mağdur olduğu için çalışmak zorunda kaldılar. Bizim ulaşım masrafımız aylık 500 lira. Maaşlarının yarısı servise ve yemeğe gidiyordu. Ki buradan gidip de madende mahsur kalan 6 arkadaşımız 40 gündür işe gitmiyordu. Su basmadan bir gün önce çalışmaya başlamışlardı. Mecbur kalmışlardı çalışmaya.”
"İŞÇİLERE BASKI YAPILIYOR"
Arkadaşlarına 3 gündür ulaşılamayan madenci Sezer, aylardır madenlerde sorunlar olduğunu, ancak denetmenlerin ve mühendislerin sorunları görmezden geldiğini dile getiriyor. Facianın yaşandığı madenin yanında boşaltılan ve kullanılmayan 3 maden sahasının daha olduğu bilgisini vererek, mühendislerin patron tarafından, şeflerin mühendislerin, işçilerin de çavuşlar tarafından iki vagon daha fazla kömür çıkartılması için baskı yapıldığını dile getiriyor. Kömür ve para hırsı nedeniyle madenin belirlenen sınırlarının aşıldığını söyleyen Ahmet Sezer, kot farkının aşılmasıyla madeni su bastığını anlatıyor.
Sezer çalışma şartlarının yanı sıra yaşananları anlatırken facianın nasıl “geliyorum” dediğini şöyle anlattı :
"MADEN PATRONLAR ANLAŞMIŞ"
“Devlet bize torba yasayı yaptı ama arkasında da durmadı. Bize tamam 2 bin lira verdiler ama bu adamın daha önce servisi yemeği vardı. Hükümet şimdi niye yok diye sormadı? Patronlar bize ister motorunuzla ister arabanızla gelirsiniz dediler. Patronlar kendileri arasında bile anlaşmışlar. İmza atarak sözleşme imzlamışlar ve hiçbir işçiyi almamak konusunda sözleşmişler.
"37 BUÇUK LİRALIK YAŞAMLAR"
Biz bu madenlerde günlük 37 buçuk liraya çalışıyoruz. Bir çay paketi ya değer mi? 37 buçuk liraya bir insanın hayatı değer mi? Ve biz burada Soma’da Çanakkale’de çalışan arkadaşlarımız 90 lira yevmiye alırken biz burada 37 buçuk lira yevmiye alıyoruz. O da patron o da patron. Biz bu aradaki farkı patronlarımıza söylediğimizde ‘Gidin orada çalışın o zaman’ yanıtını verdiler. Bu açıdan baktığınızda torba yasa kandırmacadır. Benim arkadaşım kardeşim can yoldaşım beraber ekmek yediğim adam kırgın zamanında dahi halini hatrını sorduğum insan… Değer mi ya bir insan hayatının bir köpek kadar değeri yok mudur ya. Bir köpeğe bugün bacağı kırıldığı zaman insanlar arkasında sürünüyor. Bu yörede bu insanlara yapılan değer mi? Sizlere soruyorum
arkadaşlar değer mi? Kesinlikle değmez.
"SENDİKA GETİRSİNLER"
Benim orada iki gün ince çay içtiğim madene girmeyin dediğim arkadaşım can yoldaşım yatıyor orada. Düşmanım dahi olsa yer altında kardaşız birbirimize kenetlenmek zorundayız. Böyle olmasak zaten bu işler yürümez. Birbirimize destek olmazsak maaşımız ödenmediği zaman amirimize karşı çıkınca bizi kapı önüne koyarlar. Kısacası devlete sesleniyoruz. Bu madenleri kamulaştırsın. Kamulaştıramıyorsa Ermenek yöresine sendikayı getirsin.
"ÇALIŞMALAR ÇOK UZUN SÜRER"
Sonuçta bugün su basar yarın da göçecek. İki vagon daha fazla kömür vermek için bu acıya değer mi değmez. O patron belki şimdi yan gelmiş yatıyor. Ve ben vicdan azabı çekiyorum.
Şu anda orada göçük de var. Bence en az 25 gün daha bu çalışmalar sürer. Göçükler de sürüyor. O suyu gördüğünüz zaman göçük sürecek. 10 metre su çekilmesinin bir anlamı yok. Ahtapot dedikleri makine de bir işe yaramıyor. Kurtarma ekipleri bu koşullarda ne yapabilir. Biz o madeni biliyoruz. Ama bizi sokmuyorlar. Ekipler nasıl kurataracak. Çalışmazlar çok ama çok uzun sürer.”
"MİSAFİR PERVER YÜREKLER"
Çevremizde toplanan Aşağı Çağlar köylüleri, Sezer’in söylediklerini kimisi kafasını sallayarak kimisi “Evet evet” diyerek onaylıyor. Gece geç saatlerde köyden ayrılırken köye çöken matem havasının içerisinden köylülerin asık yüzlerini biraz olsun rahatlatmak için sorunlarını duyuracağımızı belirtiyoruz.Teşekkür eden köylüler, biz ayrılırken buruk bir tebessümle her zaman misafirleri olacağımızı belirterek evlerine dağıldılar.