Anadolu'da binlerce yıllık geleneği olan göçebe hayvancılığı sürdüren son topluluk olan Sarıkeçili Yörükleri'nin Karaman'ın Kazımkarabekir ilçesindeki göç etkinliğinde belediye personeli terör estirdi.
Yaylada hayvanlarıyla birlikte susuz kalan Sarıkeçililer, göç etkinliğinin yapıldığı çadırda su sorununu dile getirince Kazımkarabekir Belediye Başkanı Ali İhsan Alanlı, "Burada su sorunu yoktur, siyaset yapmayın" diye konuşmacılara tepki gösterdi. Şenlik için getirilen su tankeri götürüldü, çadırlar yıkıldı. Gergin bekleyişle geçen gecenin ardından konukları yolcu etmek için dağ yolundan otomobiliyle ilçeye götüren Sarıkeçili Oğuzhan Savran ve arkadaşları, Kazımkarabekir Belediyesi personeli olduğu belirtilen kişiler tarafından yolları kesilerek darp edildiler.
Kış aylarını Mersin sahillerinde, yaz aylarını ise Konya ve Karaman yaylalarında geçiren Sarıkeçili Yörükleri, Anadolu'nun göçebe yaşamı sürdüren son Yörük topluluğu. Ancak modern yaşamın getirdiği zorlukların yanında bürokratik ve sosyal baskılar yaklaşık 200 aileden oluşan Sarıkeçili göçerlerin yaşam alanlarını her geçen gün biraz daha daraltıyor. Doğayla iç içe bir yaşam süren Sarıkeçililer, bir yandan da iklim değişikliğinin getirdiği su sorunuyla karşı karşıya kaldılar.
Geleneksel göç kültürünü paylaşmak ve sorunlarına dikkat çekmek amacıyla bu yıl 11. gerçekleştirdikleri "11. Sarıkeçililer Geleneksel Göç Kervanı" etkinliği, topluluğun yazı geçirdiği Karaman'ın Kazımkarabekir ilçesi sınırlarındaki Hacıbaba Dağı eteklerindeki Çoka Çeşmesi Mevkii'nde gerçekleştirildi. Etkinliğe, İstanbul, İzmir, Antalya ve yurdun çeşitli kentlerinden gelen konukların dışında Karaman ve Kazımkarabekir civarından yüzlerce konuk katıldı.
Ancak masallarla ve türkülerle süren Sarıkeçililerin göç etkinliğinde, Yörük çadırında başlayan ve Sarıkeçililerin gözünden iklim değişikliği ve su sorununu anlatan "İklim Değişikliği ve Pastoral Göçebelik" konulu panele gelindiğinde bir anda ortalık karıştı.
'SİYASET YAPMAYIN'
İddialara göre panel sırasında Sarıkeçililerin çadırında bulunan Kazımkarabekir Belediye Başkanı Ali İhsan Alanlı, "Burada su sorunu yoktur, siyaset yapmayın!" diyerek konuşmacılara tepki gösterdi ve çadırı terk etti. Ardından etkinlik için belediye tarafından alana getirilen du tankeriyle, Karaman Valiliği'ne ait jeneratör belediye personeli tarafından götürülmek istendi. Bu sırada konuklardan biri götürülen su tankerinin ardından yaşananları protesto etmek amacıyla ibrikle su döktü. Bu harekete sinirlenen Kazımkarabekir Belediye Başkanı ise su döken konuklardan Göktürk Şahin'e tepki gösterince belediye personelinin Şahin'in üzerine yürüdüğü öne sürüldü.
'SU YOK' DEMEK DEVLET BÜYÜKLERİNE HAKARET
Yayladaki Sarıkeçili obasında yaşanan gerilimli saatlerin ardından ise Yörükler geceyi jandarma karakolunda ifade vererek geçirdi. "Yaylada su yok" denildiği için "devlet büyüklerine hakaret ettikleri" suçlamasıyla haklarında şikayette bulunulan Yörükler ve kimi konuşmacılar, Kazım Karabekir ilçesine götürülerek jandarma tarafından ifadeleri alındı.
BELEDİYE PERSONELİ YOL KESİP DARP ETTİ
Gerilimli gecenin ardından ise konukları yolcu etmek için dağ yolundan otomobiliyle ilçeye götüren Sarıkeçili Oğuzhan Savran ve arkadaşları, Kazımkarabekir Belediyesi personeli olduğu iddia edilen kişiler tarafından yolları kesilerek darp edildiler. Sarıkeçililer Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran'ın oğlu olan Oğuzhan Savran'ın kolunda ve göğsünde yaralar oluşurken, Jandarmanın olay yerine gelmesiyle daha büyük bir facianın önüne geçildi.
'DÖRT DAMLA SU İÇİN MÜCADELE VERİYORUZ'
Su sorunlarına dikkat çekmek isterlerken, dağ başında susuz kalan Sarıkeçili Yörükleri, dualarla başladıkları göç etkinliğini karakolda ifade vererek geçirdiler. Olaylık etkinliğin ardından sorularımızı yanıtlayan 'Pervin Ana' unvanıyla anılan Sarıkeçililer Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran, yaşananları su savaşlarının başlangıcı olarak yorumladı. "Halk dışarıda neler olup bittiğini bilmiyor, dört damla suyla develerimizi, keçilerimizi sulamak için dağ başında mücadele veriyoruz" diyen Savran, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Dağda bulunan doğal çeşmenin suyunu burada açılan taş ocağına verdiler. Biz burada güzel bir etkinlik organize ettik. Yaklaşık 500-600 kişi katıldı. Konuşmacı misafirlerimiz, Yörük kültürünün yanı sıra doğa alanlarının ve su kaynaklarımızın yok edilmesine ilişkin sorunları da dile getirdiler. Bu sırada konuşmaları dinleyen Kazımkarabekir Belediye Başkanı, 'Çok ileri gidildi, burada su sorunu yoktur' diyerek tepki gösterip çadırı terk etti. Bu sırada alanda bulunan belediye personeli de etkinlik için yemek pişiren aşçıya gidip 'açız' diyerek yemek istemişler. Oysa bütün konuklarımıza ikram ettiğimiz geleneksel yemeğimiz olan sıkmadan belediye personeline de ikram etmiştik. Aşçı henüz yemeğin pişmediğini söyleyince de 'Biz sıkmayla doymayız' diyerek tepki göstermişler.
Bu yaşananların ardından çalışanlar Belediye Başkanının emriyle alandaki çadırları söküp, su tankerini ve Karaman Valiliği'ne ait olan jeneratörü götürmek istediler. Bu sırada yaşanan arbedenin ardından geceyi karakolda geçirdik. Bu yaşananlara bakınca, su savaşlarının başladığını düşünüyorum ben. Hakkımız olan suyu istediğimiz için, suyu konuştuğumuz için saldırıya uğradık."
'BU ANANIN SUÇU NE?' İSYANI
Bir damla su için kapı kapı dolaştırıldıklarını dile getiren Savran, Jandarmada ifade verdiği gecenin ardından yaptığı konuşmada ise yaşananlara isyan ederek şunları dile getirdi:
"Bakmayın, insanlar eğleniyor. Bakmayın tebessüm ediyoruz. Değil, memleketimin öbür tarafında kanlar dökülüyor. Analar yanıyor analar. Aynı şeyi bize yapıyorlar. suyumuzla, birlikte bir araya gelme kaygısıyla engellemeye çalışıyorlar. Levlalarımızı yok ediliyor. gelen konuklarımız yoldan çevriliyor; 'etkinlik iptal oldu' deniliyor. Yetmiyor, ifadeler alınıyor, tutanaklar hazırlanılıyor hakkımızda. Bu ananın suçu ne?
Etkinlik alanındaki su tankerini belediye personelinin götürdüğü sırada elindeki ibrikle su dökerek protesto eden Göktürk Şahin ise, "Ben belediye başkanı ve personeli su tankını götürmek isteyip, çadırları sökünce orada olanlara karşı tepkimi göstermek üzere götürülen tankerin ardından su döktüm. Belediye Başkanı bunu görünce 'terbiyesizlik yapıyorsun' dedi. Ardından fedaileri üzerime yürüdü, itişme oldu. Ben kimseye hakaret etmedim, sadece olanlara tepkimi gösterdim. Daha sonra karakola gidip ifade verdim. Dönüşte yolumuzu kestiler. Eğer bizim itidalli tavrımız olmasaydı çok daha büyük olaylar yaşanabilirdi" dedi.
'BELEDİYE BAŞKANI ÇOCUK GİBİ EMİRLER YAĞDIRDI'
Olayların tanığı ve dönüş yolunda saldırıya uğrayanlardan biri olan Özgür Kaya da Yörük çadırındaki panelde yakınlardaki taş ocağının baş mühendisine de söz hakkı verilerek konuşma yapması sağlandığının altını çizerek, "Maden ocağı başmühendisi gelip konuşma yaptı. 'Evet, suyunuzu aldık' dedi. Bu sırada Belediye Başkanının yanına AKP'li ilçe yöneticileri geldi, bir şeyler konuştular. Bence buradaki temel sorun şu: İnsanların ihtiyacı olan su, elektrik ve çöp konteynırlarını alandan götürerek cezalandırılmak istendi. Hatta bir arkadaşımız götürülen tankerin ardından su dökünce, Belediye Başkanı 'Her şeyi sökün' diye talimat verdi çalışanlarına. 'Buraya 15 kilo çay, şeker getirdim' diye tepki gösterdi. Adeta bir çocuk gibiydi. Jeep'in içine oturmuş personeline emirler veriyordu. Sonraki gün de personel sopalarla bana saldırdılar, insanların araya girmesiyle ortalık yatıştı. Tüm bu yaşananlardan bizzat Belediye Başkanı sorumludur bana göre. Çünkü mermer şirketi ile Belediye Başkanı arasındaki ilişki burada ortaya çıkmış oldu" ifadelerini kullandı.
Yaşanan tartışmaların ve arbedenin ardından aracıyla yolu kesilen Oğuzhan Savran da şunları dile getirdi:
"Belediye personeli su tankını götürmek istediğinde, 'kaplarımıza su dolduralım öyle götürün' dedik. 'Bu su bize lazım, yola dökeceğiz' diyerek bizi dinlemediler. Ardından arkadaşımız su dökünce tartışma çıktı. Belediye personeli bana küfretti. Yaşanan arbede sırasında Belediye Başkanı personeline bizi hedef göstererek, 'Bitirin bunları' diye bağırdı. Bu olayların ardından ise Pazar günü saat 16:37 sularında konuklarımızı uğurlamak için ilçeye götürdüğüm sırada dağ yolunda bir araç önümüzü kesti. Ben hemen aracımın kapılarını kilitledim. Önümüzü kesenlerden biri telefonla birisiyle konuştu ve 'Bakanım adamları kıstırdık' dediğini duydum. O sırada 'Siz dün başkanımıza saldırmışsınız' diyerek bize saldırdılar. Yaşananları telefonuyla görüntülemeye çalışan foto muhabiri bir arkadaşımızın telefonu elinden alındı. Benim da saçlarımdan tutup başımı kapıya vurdular. Arkadaşıma jandarmayı aramasını söyledim. Jandarma gelince bize saldıranlardan şikayetçi olduk. Bu sırada olay yerine traktörle bir belediye personeli daha geldi. Aracımın kaputuna vurarak, 'Kanı bozuklar! Ben Hakim'e el uzattığım için 8 ay içeride yatmış adamım. Sizi çok kolay harcarım' diye tehdit savurdu."
Kolunda ve göğsünde yaralar oluşan Savran, olayla ilgili darp raporu alırken, 6 kişi olduğu belirtilen saldırganlar hakkında şikayetçi olurken, yayladaki tatsız olaylar sırasında 5 halı ve keçelerinin belediye personeli tarafından gasp edildiğini öne sürdü.
'DEVLET GERÇEK YÖRÜK İSTEMİYOR'
Sarıkeçili'lerin göç etkinliğinde bir konuşma yapan ve alanda yaşananlara tanık olanlardan Antropolog Himmet Cansız, tatsız olaylar sırasında Karamanoğlu Mehmet Bey'in torunu Bülent Karamanoğlu'nun da Jandarmada ifadesinin alındığını belirterek yaşananlara tepkisini gösterdi. Devletin gerçek Yörük istemediğini dile getiren Cansız, "Biz orada ne konuştuğumuzu bilen insanlarız. Her yerde dile getirdiğimiz gerçekleri kimseyi hedef göstermeden orada da dile getirdik. Torosların talan edildiğini, Yörüklerin ağaçsız, susuz bırakıldığını dile getirdim. Bunlar yalan mı? Ağaçsız, susuz Yörük yaşar mı?" diye sordu.
Etkinlik alanında her şeyin ahenkle yaşandığı bir sırada belediye personelinin 'aç kaldık' sözleriyle tartışmaların fitilinin ateşlendiğini dile getiren Cansız, "Karaman'ın Ermenek ilçesinde 'Dil Bayramı' etkinlikleri vardı. Buradan Karamanoğlu Mehmet Bey'in torunu Bülent Karamanoğlu Bey ile Sarıkeçililerin etkinliğine geldik. Konuşmalardan rahatsız olanlardan birisi Savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Jandarmaya gidip 'devlet büyüklerine hakaret suçundan' ifade verdik" diye konuştu.
'ANADOLU'YA YÜRÜYEREK GELDİK'
Yörük çadırının bu coğrafya için önemine işaret eden Cansız, yaşananları şu sözlerle yorumladı:
"Burada, Torosların sırtındayız. Çadır, Türkler için mekan olmanın ötesinde kutsaldır. Kültür ve inanç olarak da önemlidir. Orta Asya'dan yola çıkan Yörükler, Kızılbaşlar, Türkmenler, Tanrıdağlarından Toroslara yürüyerek geldiler. Ancak Anadolu çok zor bir coğrafyaydı. Hititler, Roma ve Osmanlı yok oldu. Anadolu çok talihsiz bir coğrafya çünkü. Herkesin gözü üstünde. Burada yaşayabilmek için akıllı olmak zorundasınız. Anadolu bu yüzden ölü diller,ölü kültürler coğrafyasıdır.
Çadırın direği ağaç, örtüsü keçi kılı. Her ikisi de torosların ürünü. Bu ikisi de yörükler için kutsal varlıklar. Bu yüzden gerçek Yörükler her iki varlığın da yaşamasını istiyor. Ağacını da keçisini de korumak istiyor. Ama devlet gerçek yörük istemiyor. Osmanlı da Yörüğe düşmandı. Bunlar 'Yörükçülük' yapmak istiyorlar, gerçek Yörüğü değil, çalkama, gözleme, ayran istiyorlar. Gösteriye dönüştürülmüş, içi boşaltılmış, gerçeklerden soyutlanmış bir Yörük istiyorlar. Çünkü gerçeklerden korkuyorlar."
'BELEDİYE BAŞKANI TOPLANTIDA' YANITI
Olaylarla ilgili iddialar hakkında görüşlerine başvurmak için telefonla ulaşmaya çalıştığımız Kazımkarabekir Belediye Başkanı Ali İhsan Alanlı'nın toplantıda olduğunu belirten belediye personeli, Belediye Başkanı'nın gün boyunca belediye dışında olacağı bilgisini verdi.
Kaynak: Yusuf Yavuz - haber.sol.org.tr