Okmeydanı Cemevi'nde polis kurşunuyla yaşamını yitiren Uğur Kurt'un ölümüyle ilgili davada yeni bir skandal ortaya çıktı.
Okmeydanı'nda cemevi bahçesinde beklerken polis kurşunuyla can veren Uğur Kurt'un ölümüyle ilgili davada, sanık polisin bulunduğu araçtaki kamera görüntülerinin karartıldığı anlaşılmıştı. Bunun üzerine mahkeme, araca ait kamera sistemini incelemek istedi. Ancak Emniyet'in cihazı, 'kablolarını keserek' gönderdiği ortaya çıktı.
EN SONUNDA ADLİ TIP'A YOLLANDI
Uğur Kurt adlı yurttaş, 22 Mayıs 2014’te, bir cenaze törenine katılmak için Okmeydanı Cemevi avlusunda beklerken, silahla boynundan vurularak can vermiş, Kurt’un hayatına mal olan kurşunun bir polisin silahından çıktığı belirlenmişti. Olayın ardından açılan davada, şüpheli polisin bulunduğu zırhlı araca ait kamera görüntülerinin, ateş açılmasından 15 dakika önce karardığı ve 10 dakika sonra geri geldiği anlaşıldı. Mahkeme bu durumu aydınlatmak için, araca ait kamera sisteminin sökülüp Adli Tıp’a gönderilmesini istedi. Fakat Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün kameranın bağlantı kablolarını keserek, cihazı yolladığı anlaşıldı. Kabloları kesik haldeki kamerada inceleme yapamadığı için, en sonunda zırhlı aracın kendisi de Adli Tıp’a yollandı.
İstanbul ’da, geçen yıl 22 Mayıs’ta Okmeydanı Cemevi’nde cenaze bekleyen Uğur Kurt adlı yurttaş, polisin silahından çıkan kurşunla vurularak, can verdi. Ateş eden polisin de içinde bulunduğu “Shortland” adı verilen zırhlı araçtaki kamera kayıtları ise Kurt’un vurulmasından 15 dakika önce kararmış ve ekranda, ‘ters 1 rakamı’, ‘kalp’ ve ‘yüz şekli’ gibi karakterlerden oluşan 16 simge belirmişti. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Bilişim ve Teknoloji Suçları Şubesi’nce geçen yıl hazırlanan raporda, simgelerin “kameranın kendisinden mi geldiği yoksa kullanıcı tarafından mı yapıldığının” belirlenemediği anlatılmış ve DVR cihazı ile kamerayı kontrol eden ekipmanın incelenmesi gerektiği ifade edilmişti.
ARACIN TÜMÜ ADLİ TIP’A GİTTİ
Uğur Kurt davasının görüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi ise geçen 20 Mart’taki duruşma sonrasında, “raporda eksik kalan hususta rapor düzenlenmesi ve buna göre görüntülerin kurtarılması mümkün ise bunun da tespiti ile CD ve DVD ortamına aktarılarak, mahkemeye gönderilmesi” yönünde karar kaldı. Mahkemece 9 Nisan’da Kağıthane Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazıda, “araçtaki kamera ve kamerayı kontrol eden elektronik/mekanik ekipmanlar sökülebiliyorsa ivedi şekilde getirilmesini” istedi. Kağıthane Emniyeti de aracın kamerasını, monitörünü ve keybordunu mahkemeye teslim etti. Ancak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Bilişim ve Teknoloji Suçları Şubesi’nde 1 Temmuz’da yapılan incelemede, “klavyeyi çalıştıracak güç adaptörü ile sisteme bağlantısını sağlayacak kablosunun beraberinde bulunmadığı” anlaşıldı.
“PTZ kamera bağlantı kablosunun, kameranın altındaki çıkış noktasına çok yakın bir yerden kesilmiş olduğu” belirtildi. Raporda, “Kameranın kesik olan kablosunun orijinal hali araştırılmış ancak kamerada kullanılabilecek sağlam herhangi bir kablo temin edilememiştir” denildi. Distribütor firmayla temas kurulduğu fakat teknik destek alınamadığı kaydedildi. Sonuçta, “Kameranın kabloları kesilmiş olarak gönderildiğinden laboratuvar ortamında araçtaki benzer şartlar oluşturulamamıştır” ifadesi kullanıldı. Kağıthane Emniyeti ise “Kablo bağlantılarını sökmedik” dese de kamera, monitör ve keybordla birlikte zırhlı aracın kendisi 3 Ağustos ’ta Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, incelemeye alındı. Daha sonra da 7 Ağustos'ta Emniyet'e iade edildi.
Kurt Ailesi’nin avukatı Aslı Kazan Gilmore, zırhlı aracın ateş anını görüntüleyecek en uygun açıda konumlandığını, ne var ki kamera görüntüsünün 15 dakika önce kararıp 10 dakika sonra normale döndüğünü hatırlattı. Gilmore, Sezgin Korkmaz adlı şüpheli polisin babasının da aynı mesleği yaptığını, olay yerinde olduğunu ve aracın bulunduğu Kağıthane Emniyeti’nde görevli olduğunu kaydeden Gilmore, “Şimdi Emniyet’in sökmek yerine kabloları giriş noktasından kesmesi, şüphelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu bir kere daha gösterdi” dedi. Uğur Kurt Davası'nın bir sonraki duruşması, 1 Ekim'de görülecek.
Kaynak: Radikal / İsmail Saymaz