29 Eylül 2015 - 04:36
Gündelik yaşamımızın vazgeçilmezi olan "Çay"ın ülkemizde üretilmesinin öyküsü ilginçtir...
Her ne kadar ülkemizdeki çay üretimi tarihi -özellikle bazı "derin"(!) tarihçiler tarafından- Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid'e bağlanmaya çalışılsa da bu doğru değildir. Tıpkı II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı toprak kaybı yaşamamıştır yalanı gibi. Çünkü biraz okuyan biri, 1. ve 2. Meşrutiyet Dönemleri arasında tam 33 yıl Osmanlı Tebasını baskıyla yöneten II. Abdülhamid döneminde sırasıyla, Bosna Hersek, Yeni Pazar, Kıbrıs, Tunus, Teselya, Mısır, Somali, Habeş, Doğu Rumeli, Girit, Kuveyt ve Bulgaristan kaybedildiğini bilir...
Evet II. Abdülhamid dönemine Ticaret Nazırı İsmail Paşa’nın aracılığı ile Çin’den getirilen çay fidanları ve tohumları Bursa’da ekilse de, ekolojik koşulların uygun olmaması nedeniyle sonuç alınamaz...
Cumhuriyet öncesi, çay üretimi için bir kaç kez daha girişimde bulunulmasına ve hatta Halkalı Ziraat Mektebi Müdür Vekili Rıza Erten'in raporuyla Doğu Karadeniz Bölgesinin ekolojik olarak uygun olduğunun belirtilmesine rağmen ülkemizde bilimsel çay üretimi, Cumhuriyet döneminde başlamıştır...
Rize'de çay üretimi, 1935 yılında dönemin Tarım Bakanı Prof.Muhlis Erkmen’in kurduğu Bilim Heyeti'nin bölgenin çay tarımı açısından her yönden elverişli olduğunu rapor etmesiyle başlamıştır...
***
Gelelim ince belli çay bardağına..
İnce belli çay bardağının üretiminin ne kadar eskiye dayandığı ve/veya tasarımının kim tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte, bazı araştırmacılara göre, Ressam Hoca Ali Rıza’nın "Semaver" adlı tablosunda ince belli çay bardağı öğesi bulunmaktadır. Hoca Ali Rıza’nın 1930 yılında öldüğü düşünüldüğünde ince belli çay bardağının yaklaşık 85 yıldır hayatımızda var olduğunu öngörebiliriz...
***
Bütün bunları neden yazdım?
Anlatayım; Rize'de Belediye Başkanı, Cumhuriyet Meydanı’nın yeniden düzenlenmesi projesinde Atatürk heykeli yerine çay bardağı figürünün konulması konusunu referanduma götürecekmiş. Öncelikle Cumhuriyetin Kuruluş İlkeleri'nin referanduma götürülmesi mümkün değildir...
Bunun önü açılırsa birilerine örneğin; KCK "Ben üniter devleti tanımıyorum. falanca bölgede özerk yönetim istiyorum o nedenle referandum yapacağım" diyebilir ve Türkiye Cumhuriyeti'nin çeşitli Bölgelerinde kantonlar oluşturabilir. Bir başkası ben bölgemde Türk Bayrağı kullanmak istemiyorum o nedenle referanduma gidiyorum diyebilir. Bir diğeri sosyal hukuk devletini, laikliği ve hatta Cumhuriyeti istemiyorum diyebilir. Ve referandum sonucu evet çıkarsa "Hilafeti" bile yeniden getirebilir.. Bununlada kalmayıp Padişahlığını bile ilan edebilir...
Rize Belediye Başkanı Sayın Reşat Kasap, bir çay bardağının geldiği noktayı görebiliyor musun? Yani demem o ki ATATÜRK heykeli yerine ince belli çay bardağı heykelini yerleştirmek için referandum yaparsanız ülke çaya atılmış şeker gibi erir gider...
***
Öte yandan da Rize'de 75 yıldır Üretilen Çayı ve 85 yıldır Hayatımızda olan bardağını bu Ülkeyi kuran, -asrın değil- bin yılın Dünya lideri Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e tercih etme eğiliminiz sadece ATATÜRK'e değil tüm Türkiye'ye ve işgal ettiğiniz makama bile hakarettir. Sayın Kasap, isterseniz ince belli bardağınıza koyduğunuz demli çayınızı yudumlarken bir düşününüz: ATATÜRK olmasaydı siz Rize Belediye Başkanı olabilir miydiniz?..
Ey Rizeli, sizler de biraz okuyunuz. Ülke ortalamamız on binde 8 olan okuma oranını binde 1'e çıkartıp öğrenin ve referanduma hayır deyin!
Afiyet olsun, İyi bayramlar...
Not: Ülkemizde on binde 8 (%0,08) düzenli okuma oranı, İngiltere ve Fransa'da yüzde 11 (%11), Japonya'da ise yüzde 14 (%14) dür...