Sözleşme, kadına yönelik şiddetle ilgili etkin önlemler alınmasını benimsiyor ve uluslararası mekanizmaları devreye sokuyor. Sözleşmenin hazırlanmasına katkı verenlerden biri olan CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, geçen yıl 189, bu yılın ilk altı ayında 129 kadının öldürüldüğü Türkiye için bu önemli sözleşmenin “sözde” kalmaması ve acil bir eylem planının uygulamaya sokulması gerektiği uyarısında bulundu.
Avrupa Konseyi ülkelerince Mayıs 2011’de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ni Türkiye ilk imzalayan ülke oldu ve Kasım 2011’de parlamentosunda onayladı. Sözleşme’nin yürürlüğe girmesi için gerekli 10 imza, ülkelerin değerlendirme süreçleri nedeniyle üç yılda tamamlandı.Son olarak Andora’nın parlamentosundan da onay alan sözleşme, 1 Ağustos itibariyle geçerli hale geliyor.
CHP Ankara Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyesi Gülsün Bilgehan, Avrupa Konseyi Eşitlik Komitesi Başkanı olduğu dönemde hazırlanmasına katkı verdiği İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi nedeniyle açıklama yaptı.
“MİLAT OLMALI”
Sözleşme’nin TBMM’de onaylanması için konuyu daha önce meclise de taşıyan CHP’li Bilgehan, Türkiye’de 2013 yılı içinde 189, bu yılın ilk altı ayında 129 kadının öldürüldüğünü belirterek. “Kadına şiddet gelişmiş ülkelerde de bir sorun. Geçen yıl İsveç’te 80, İspanya’da 45, Portekiz’de de 36 kadın öldürüldü. Ancak Türkiye’de karşı karşıya bulunduğumuz tablo çok vahimdir. 1 Ağustos’u bir milat olarak kabul edip kadınlarımızı uluslararası bir zırhla korumak için gerekli adımları atmalıyız” dedi.
Gülsün Bilgehan, Türkiye’de her türlü şiddetin artış gösterdiğine işaret ederken, “Böyle bir dönemde kadınların uluslararası koruma altına alınması önemli. Türkiye için bu kritik sözleşmenin sözde kalmaması çok önemli. Türkiye Avrupa Konseyi’nin tam üyesidir. Bu sözleşmenin uygulanmasında da tam bir kararlılık göstermelidir. Sözleşmenin öngördüklerinin yaşama geçirilmesi için hemen bir eylem planı uygulamaya konulmalıdır” şeklinde değerlendirdi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Sözleşme, Mayıs 2011’de Avrupa Konseyi ülkelerince İstanbul’da imzaya açılması nedeniyle bu adı taşıyor. Türkiye, Kasım 2011’de sözleşmeye parlamentosunda onay veren ilk ülke oldu. Üç yıllık süre içinde gerekli olan en az imza sayısı 10’a ulaşıldı.
Bu ülkeler şöyle: Türkiye, Arnavutluk, Avusturya, Bosna-Hersek, Danimarka, İtalya, Karadağ,Portekiz, Sırbistan ve Andora. Fransa ve İsveç’in koyduğu rezervler nedeniyle Sözleşme, bu ülkelerde 1 Kasım’da yürürlüğe girecek.
Sözleşme’nin temel amacı, kadınları her türlü şiddetten korumak, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak. Sözleşme’de yer alan hükümler özetle şöyle:
-Kadınların güvenliği Avrupa Konseyi merkezli 4 yıl süreyle görev yapan bir birim tarafından uluslar arası düzeyde denetlenecek. GREVIO adı verilen bu birim 6 ay içinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından belirlenecek.
- Sözleşme’ye taraf devletler, şiddet gören kadınlara da mülteci olma hakkı verebilecek. Bu anlamda sözleşme küresel ölçekte kadına şiddetle mücadeleyi öngörüyor.
- Devlet, ölüm riski ve durumun aciliyeti göz önüne alınarak her türlü önlem alınacak. Kolluk kuvvetlerinin, mağdurlara yönelik her türlü şiddete acil ve yerinde müdahale etmesi için çok daha etkin önlem almaları sağlanacak. Emniyet, savcı ve mahkeme arasında etkin bir işbirliği oluşturulacak.
- İhbar mekanizmasının işleyişi hızlandırılacak. Yargı, polis ve sağlık birimlerinin eğitimine bütçe ve zaman ayrılacak.
- Şiddet mağduruna ikametini değiştirmesi için destek verilecek. Mağdur korunacak ve psikolojik destek alacak. Mağdurun faille temas etmemesi sağlanacak. Şiddet mağduru kadına asgari ücretin günlük tutarına göre devlet tarafından geçici maddi destek verilecek.
- Kadına yönelik şiddete yataklık edenler de cezalandırılacak.
- Devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yayın yapılacak.
- İlk ve Ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konulacak.
-Zorla evlendirmelerin suç sayılması için gereken hukuki, idari ve cezai önlemler alınacak.
-Şiddet üreten geleneksel rol modellerinin değişmesi için çalışılacak.
- Mağdurların faillerden tazminat talep etmesi konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılacak.
(SBK)