Sinema işletmecilerine kızdı belgesel film çekti

Kaan Müjdeci, dağıtım sırasında yaşadığı sinema salonu sorunlarından etkilendi ve 3 sinema yazarıyla birlikte “Kapalı Gişe - Türkiye Sinemasında Dağıtım Krizi” adlı bir belgesel çekti.
Kaan Müjdeci yaşadığı sorunları ve İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek belgeselini Habertürk'ten Mehmet Açar'a anlattı.

Basın gösteriminde duygusal nedenlerden ötürü bu filmi çekmeye karar verdiğini söyledin. Bu nedenleri bizimle de paylaşabilir misin? 

“Sivas”ın Venedik’te yarışmaya kabulünden sonra Mars Grup’la görüştüm. İlk başta şirket filmle gayet ilgiliydi. Mars’ın kopya sayısına karar veren yöneticileriyle birlikte filmi izledik ama ikisi de sağ olsunlar, telefonlarından başlarını kaldırıp da filmimi izlemeye pek tenezzül etmedi aslında... Bu herhalde hep böyle oluyor. “Bir filmde ne olabilir ki?” diye düşünmeye alışmışlar. Biri filmin bitimine 10 dakika kala çıktı salondan, sonuna kadar izlemedi. Film bittiğinde kapının önünde diğer yöneticiyle kısa bir konuşma yaptık. Filmi nasıl bulduğunu, kaç kopya girebileceğini sordum ona “İş yapmaz” dedi hemen. Ben tabii daha yeniyim, diyemiyorum ki “Yahu izlemedin filmi, iş yapmayacağını nasıl biliyorsun?” Aklımdan geçenleri söyleyemedim. O sırada Cem Yılmaz’ın filmi vizyona girecekti. Acaba Sivas’ın fragmanını Cem Yılmaz’ın filminin önüne koysak bir etkisi olur mu filan diye fikir yürütüyorum... Adamsa gayet kendinden emin bir şekilde ve aşağılayarak eliyle “Sivas”ın afişini işaret etti, “Bunu mu koyacağım?” dedi bana. Bu, bana sektörün en önemli kurumlarından birinin nasıl bir ciddiyetsizlikle yönetildiğini gösterdi. Açıkçası dehşete düştüm. 

Filmde “Star Wars”un ABD’deki tüm sinema salonlarının sadece yüzde 10’unda, “Düğün Dernek 2”nin ise Türkiye’deki salonların yüzde 60’ında gösterime girdiği söyleniyor. Böyle bir sinema ortamı ne gibi sonuçlar doğurur? 

Bu durum çöküşün habercisidir... Furya sineması yapılıyor. 70’lerde nasıl furya sineması yapılıp aileler sinemadan uzaklaştırıldı ve olay pornoya dönüştürüldüyse, şimdiki durum da buna benziyor. O zamanki film isimleriyle bugünkü film isimleri bile benziyor, karşılaştırsanız hayrete düşersiniz. Kaba komedi yapılıyor. Olabilir, bunun yapılmasıyla da bir sorunum yok ama pazarlama şeklini etik bulmuyorum. Sinema bir kültür politikası meselesidir ve bu politika birkaç tüccarın eline bırakılamaz.

Filmin son bölümü çözüm arayışına odaklanıyor. Sözgelimi İrfan Demirkol, sinemacıların Ankara’ya yürümesini öneriyor. Sen neler öneriyorsun? 

Ben geçenlerde Mars Grup’un bir sinemasına gittim ve 35 dakika reklam izledim... Sonra yangın alarmına bastım. Bu bir protesto şekliydi. Alarm çalışmıyormuş ama. Bir şekilde baskı kurmak için kendi yöntemlerimizi bulmak lazım. Böyle protestolarla ya da bizimki gibi belgesel yaparak. Bence her alanda onları rahatsız etmeliyiz ve sorunu görünür kılmalıyız. “Ne halt yediğinizi biliyoruz, yapmayın böyle’ demeliyiz yani. 



-Mars Entertainment Grubu’nun Güney Koreli bir şirket tarafından satın alındığı konuşuluyor. Yabancı bir şirketin Türkiye’de film dağıtımının büyük bölümüne hâkim olması ne gibi sonuçlar doğurur? Bu, olumlu anlamda yeni bir başlangıç olabilir mi? 

Kartelden, tekelleşmeden hiçbir şekilde olumlu bir sonuç gelemez. Böyle şirketlerin sahibinin kim olduğunun açıkçası hiçbir önemi yoktur. Ben muhatabın kim olduğuyla ilgilenmiyorum, önemli olan yapılacak düzenlemeler. Öyle ya da böyle masaya oturacaklar, ama önce karar vermeleri gerekir ne yapmak istiyorlar?.. Kimse bir ülkenin sinemasına sahip olamaz. Ona hükmedemez ve onun ayarlarıyla oynayamaz.

"YORUM YAPMAYACAĞIZ"

Kaan Müjdeci’nin değerlendirmeleriyle ilgili Habertürk, bir Mars Grup yönetcisine de ulaştı. Ancak yönetici yorum yapmak istemedi.

Kaynak: Cnntürk

    :

    :

    :

    :

    "Sinema işletmecilerine kızdı belgesel film çekti" hakkında Tweetler

    DİĞER KÜLTÜR & SANAT HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete