Yazdığı yazılar ile çokça konuşulan Yeniçağ gazetesi yazarı Ahmet Takan yine çok önemli, tespitlerde bulundu.
Ahmet Takan yazısına "Kriptolu bir yazı başlığı oldu. Farkındayım" sözleri ile başladı. AKP'de son dönemde üst üste yaşanmaya başlayan gariplikleri ele alan Takan önemli tespitlerde bulundu.
İşte Ahmet Takan'ın o yazısı;
“Başbakan” Ahmet Davutoğlu, seçim beyannamesinin çözüm süreci ile ilgili bölümünün matbaaya baskıya giderken yolda düştüğünü söyledi. AKP seçim beyannamesine sonradan 3 buçuk(!) sayfalık “çözüm süreci” eklendi.
Ardından, Recep Erdoğan, okuyup onayladığı AKP seçim beyannamesindeki 4G teknolojisini görmezden geldi, hiçe saydı ve çöplüğe attı. Yeni hedefi 5G olarak belirledi.
Bunlar aslında Ahmet Hoca ile Recep Erdoğan arasındaki derinleşen kinin ve kavganın kamuoyuna kriptolu yansımalarıydı. Çünkü; fren ayarı olmayan Recep Erdoğan, yakınları tarafından çok uyarıldı ve zor ikna edildi “seçim öncesi Ahmet Hocayı kamuoyu önünde daha fazla azarlamaması” için...
GOL ÜSTÜNE GOL ATTI
Kriptolu yazı başlığını, AKP içindeki kriptolu derin kavgayı çözebilmek için hangi yollarda neler yaşandığını, aktaralım;
Sanılmasın ki Erdoğan bu çözülmeye götürecek projeden vazgeçti. Hayır. Sadece işlerin açıktan gitmesini bir süreliğine erteledi. Recep Erdoğan, sonra ne yaptı?.. Davutoğlu’nun övüne övüne anlattığı 4G’yi çizerek bir gol daha attı. “4G’ye geçmiyoruz, 5G’ye geçeriz” diyen Recep Erdoğan’ın sarayda brifing aldığı kişi Binali Yıldırım. Eski Ulaştırma Bakanı, “4G’ye gerek yok, 5G’ye geçeriz” dedi.
CAMBAZA BAK OYUNU
Bu arada, “çözüm süreci” kandırmacası tüm hızıyla devam ediyor. Ankara’ya ulaşan Emniyet raporlarına bakalım; terör bölgesinde son altı ayda 800’e yakın polis, bin 200’e yakın sivil ve diğer devlet kurumuna ait aracın zarar gördüğü belirtiliyor. Vahametin boyutu bu kadar da değil. Yaklaşık 2 bin 600 devlet binası zarar gördü.
Bu binaların yaklaşık 30’a yakını kaymakamlık, 60 tanesi Emniyet, 290’ı okul binası, diğerleri ise parti ve banka binaları. En vahim tablo, karakollardan pek çıkamamalarına rağmen basına yansımasa da polisin ele geçirdiği mühimmatlarda gizli.
“170 Kalaşnikof, 180 adet uçaksavar mermisi, 380 adet roketatar ve lav mermisi, 205 kilo C4 patlayıcı, 140 el bombası, 5 top mermisi, 1 kanas, 1 M16.”
Şimdi soruyorum (askerlerin de ele geçirdikleri ile birlikte);
1) Bu kadar mühimmat ülkeye nasıl girdi?
2) Ele geçirilenler haricinde ülke içinde ne kadar mühimmat var? Bu konu hakkında Emniyet, Jandarma ve MİT raporları ne diyor?
3) Bu kadar kamu malı zarar görürken iktidar nerede?
Son soruyu ben yanıtlayayım;
Türk Telekom reklam ve ilanları ile yandaş medya doyurulurken, 4G-5G ihalesi ve saltanat kavgasında...
Matbaaya giderken yolda düşen sayfalar haa!..
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ