İç politikada söyleyecek sözü kalmayan, dış politikada ise duvara toslayan AKP hükümeti, ekonominin de çökme sinyali verdiğini görüyor. Gazeteler yazmasa, TV'ler söylemese de Türkiye'nin büyüme rakamlarının yüzde iki oranına gerilediği görülüyor. Elimizdeki verilere göre, son yedi ayda et yemek istediği halde et alamayan kişilerin sayısı, tam 41 milyona ulaşmış durumda

POLİS DEVLETİ

Kredi kartını ödeyemeyenlerin sayısı da git gide artıyor. İktidar, yıllardan bu yana borçlandırarak teslim aldığı ve yönettiği milyonlarca kişiye, artık yeni bir hayat sunamıyor. ''Daha iyi yaşamak isteyen'' ve bu talebini yüksek sesle dile getirmeye başlayan kitlelerin karşısına ise "polis devleti'' çıkıyor. Recep Tayyip Erdoğan tarafından yönetilen AKP, kamu gücünü, siyasi yaşamını sürdürebilmek için kullanıyor. Halk, polise verilen yeni yetkilerle, sindirilmek, susturulmak ve ses çıkaramaz hale getirilmek isteniyor.

HALKA GÖZDAĞI VERİYORLAR

Bir süre önce MİT Kanunu'nu çıkaran ve "fişleme''yi yasal hale getiren iktidar, genel seçim öncesi yeni bir hamle daha yapıyor. MİT Kanunu'nun uzantısı olan İç Güvenlik Paketi'ni yasalaştırmaya çalışan AKP, polise verdiği aşırı yetkiyi, iktidarı için bir gözdağı aracı olarak kullanmak istiyor.
AKP Türkiye'yi tam anlamıyla bir polis devletine dönüştürmeye ve Recep Tayyip Erdoğan'ın fantezilerini hayata geçirmeye çalışıyor.

BAŞKANLIK, TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİ DEMEKTİR

Erdoğan'ın şu sıralar bir numaralı fantezisinin ''Başkanlık'' olduğu görülüyor. Ben kafalarındaki sisteme, Başkanlık değil 'Başkancı' sistem diyorum. Zira; istedikleri model, her şeyin ve tüm yetkilerin ''tek adam''a bağlanmasıdır. Bu sistem, kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldıracağı gibi, Türkiye'nin fiilen bölünmesini de beraberinde getirecektir. Çünkü; herkes bilir ki; Başkanlık adı verilen sistem, ancak ve ancak federasyonlarla ayakta durabilir...


CUMHURİYETİN ORTADAN KALDIRILMASI

Yukarıda özetlediğim siyasi tablo, Atatürk'ün bize miras olarak bıraktığı cumhuriyetimizin ortadan kaldırılması demektir. Cumhuriyet'in yok edilmesi, Türkiye'nin gericiliğin batağına saplanması anlamına gelir. AKP'nin özlemi de zaten budur... Kadın - erkek eşitliğine sırtını dönenlerin demokrasiye ve laikliğe inanması beklenemez! Cumhuriyet, laiklik ve demokrasiye ona inananlar sahip çıkar ve yaşatır... Cumhuriyet'in değerlerini yaşatacak olanlar biziz...

SEÇİM DEĞİL REFERANDUM

Her seçim öncesi, "Bu çok kritik bir seçim'' denir... Bu söz, belki de hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Zira; 2015 genel seçimleri, RTE ve AKP tarafından bir referanduma dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Türkiye, ya cumhuriyet, laiklik ve demokrasiyi, ya da tek adam yönetimine dayalı Erdoğan Rejimi'ni oylayacak... Erdoğan Rejimi'nin kökleşmesi ve kurumsallaşması, cumhuriyetin tüm kazanımlarının ortadan kaldırılması anlamına gelir. Buna izin vermemeliyiz!

Yazının tamamını okumak için tıklayınız