İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) gazetecilere yönelik baskılarla ilgili bir açıklama yaptı.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC), basına yönelik ağır ve artan baskılar nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Basının giderek artan bir baskı altına alındığı, ifade özgürlüğünün ve eleştiri sınırlarının yok edildiği bir dönemden geçildiğinin belirtildiği açıklamada, hukukun bu utanca ortak olmaması gerektiği vurgulandı.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen imzasıyla yayımlanan yazılı açıklamada, Doğan Grubu’na yönelik terör soruşturması, gazeteci Hasan Cemal’in Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla yargılanıyor olması, muhalif olduğu için bazı televizyonların dijital yayın platformlarından çıkarılması, haber ajanslarının baskın ve baskılara maruz kalması, gazetecilere yönelik davaların bir çığ gibi büyümesi ve basın özgürlüğünün yok olması karşısında tepkisiz kalınmaması gerektiğinin altı çizildi.
“YEKVÜCUT OLALIM”
Basın meslek örgütleri başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerini ‘yekvücut’ olmaya davet ettiklerini belirten İGC Başkanı Misket Dikmen, şunları söyledi:
“Gazeteciler yoğun bir baskı altında. Gazetecilere yönelik on binlerce soruşturmaya, açılan davalara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Eleştirmek ve gerçekleri kamuoyuna aktarmak gibi asli görevini yerine getiren gazeteciler, ‘hakaret’, ‘teröre destek’ gibi suçlamalarla karşı karşıya kalıyor. Haber ajansları polis tarafından basılıyor, gazeteciler yaka-paça gözaltına alınıyor. Halkın haber alma hakkı polis gücüyle engelleniyor. Bütün bunlar maalesef tek bir merkezden geliyor ve üzülerek görüyoruz ki yoğun bir baskı altında olan hukuk da bu utanca alet oluyor. Esas olan yargının bağımsızlığıdır, hukuk ve adalet sistemi kimsenin elinde oyuncak olamayacak kadar kutsaldır. Basın özgürlüğü yoksa demokrasi de yoktur.
Hukuka güven kalmadıysa, adalet tek bir mekanizmadan hareket etmeye başladıysa dikta rejimi başlamış demektir. İzmir Gazeteciler Cemiyeti olarak basına yönelik baskılar başta olmak üzere ülkemizin gidişatından son derece rahatsızız. Yoğunlaştırılmış terör ortamından bir an önce kurtulunmalıdır. Birer birey olarak, gazeteci olarak bu baskılara asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Ancak tüm toplumu nefes alamaz duruma getiren yoğun baskılar karşısında toplumun tüm kesimlerini derin bir nefes almaya ve birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirasın demokratik ve özgür bir ülke olacağı bilinciyle yönetenler ve yönetilenleri sağduyuya çağırıyoruz.”