Bir süredir özellikle sosyal medyada Atatürk'e atfen "Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis bu tip yapılar, din ve devlet düşmanı olduğu için yasakladık" sözleri paylaşıyordu.
Peki Atatürk bunları söylemiş miydi? Tarihçi Ayşe Hür'le bu sorunun cevabını verdi...
Günümüz siyaset gündemine atıfta bulunduğu için Atatürk ’e ait olduğu iddia edilen birçok metin son dönemlerde sosyal medyada sıkça paylaşılıyor. Bunlardan en ilginci 17 Aralık 1927 yılında Atatürk tarafından kaleme alındığı iddia edilen,
“Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis bu tip yapılar, din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil, yüz yıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki; bazı kişiler, bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir” şeklindeki sözler.
AKP ile Gülen cemaati arasındaki kavgaya atıfta bulunduğu için sosyal medyada sıkça paylaşılan metnin Atatürk’e ait olmadığını söyleyen tarihçi Ayşe Hür metinle ilgili,
“Muhtemelen bu uydurma metni oluşturanlar bu konuşmalardan yararlanmışlar, ama son derece sığ, hatalı, kaba-saba bir paragraf çıkarabilmişler. Maksat da, Atatürk'ün adını kullanarak güncel siyasi tartışmalara mühimmat sağlamak olmalı” dedi.
Metnin Atatürk’ün dil ve üslubuna uygun olmadığını söyleyen tarihçi yazar Ayşe Hür Atatürk’e ait olduğu savunulan sözle ilgili şunları söyledi:
“Bu metnin/konuşmanın dili ve üslubu Atatürk'e ait değil. Metinde Atatürk gibi İslam tarihine hakim biri tarafından yapılmayacak kadar bariz bilgi hataları var. (Atatürk, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin tekke ve zaviyeler tarafından yıkılmadığını bilir.) Bu metnin/konuşmanın kaynağı hiçbir yerde belirtilmiyor. Bazı internet sitelerinde, metnin altında 17 Aralık 1927 tarihi yazılı. İmza yerinde ise Mustafa Kemal Atatürk yazılı. Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı 1934'te verildiği için ilk falso burada başlıyor. Ama bunu şimdilik görmezden gelelim. Metnin başındaki ‘Efendiler!’ hitabı konuşmanın resmi bir ortamda yapılmış olduğunu ima ediyor. Bu tür resmi metinlerin/konuşmaların yer aldığı iki önemli kaynak olan Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri veya Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri'nde bu tarihte yapılmış bir konuşma veya yazılmış bir metin yok. Tarih hatalı olabilir diyerek bu iki kaynağı taradığımda buna benzer bir konuşmaya bile rastlamadım. (Bu kaynaklara internetten ulaşılabiliyor, isteyen herkes bu taramayı yapabilir.) ‘Efendiler’ hitabını görmezden gelerek özel hatıratlara baktığımda da böyle bir konuşmaya rastlamadım. Zaten rastlasaydım bile dil, üslup, kaynak gibi kriterler yüzünden güvenilir bulmazdım. Ancak Atatürk'ün 1924 yılında Halifeliğin İlgası Kanunu arifesinde yaptığı açıklamalarda, 1925 yılının sonunda çıkaracak olan tekke ve zaviyelerin kapatılması ve şapka kanunu için kamuoyu oluşturmak amacıyla çıktığı Kastamonu seyahati sırasında ve 15-20 Ekim 1927'de okuduğu Büyük Nutuk'ta İslamiyetle, tekke ve zaviyelerle, din adamlarıyla ilgili ifadeler var. Ama bunlar da geleceğe dair tahminler yapmak şeklinde değil geçmişi ve o günü değerlendirmek şeklinde. Muhtemelen bu uydurma metni oluşturanlar bu konuşmalardan yararlanmışlar, ama son derece sığ, hatalı, kaba-saba bir paragraf çıkarabilmişler. Maksat da, Atatürk'ün adını kullanarak güncel siyasi tartışmalara mühimmat sağlamak olmalı.”
Kaynak: Radikal