11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
GÜLEN CEMAATİ
Milli Görüş Geleneği'nden gelen birisiniz. AK Parti'nin kapsayıcı siyaseti oldu ve o çerçevede birçok cemaat ile birlikte Gülen cemaatine de kapı açıldı. Onlar truva atı gibi göreve gelip örgütlendiklerini düşünüyor musunuz? Siz bunu fark ettiniz mi? Nasıl mücadele edilmeliydi?
Bu kavgalar çıkmadan önce birçok şeylere itiraz eden ve mani olan bir insandım hatırlarsanız. Hakim ve savcıların birçok uygulamalarını, kapılar arkasında yaptıklarım ayrıdır, ileride büyük sıkıntılar çıkaracağını söyleyen birisiyim ben. Ben kamu alanında, devlet içerisinde siyasete müdahalelerini yanlış ve karşı bulmuşumdur. Arkadaşlarımı da uyarmışımdır.
Öyle şeyler vardır ki devlet idaresinde her düşündüğünüzü aleni de konuşamazsınız. Demin söylediğim gibi bunların neticeleri vardır. Aklıma geleni herkesin önünde söylemeye başladığımda olmaz. Söylemesi gerekenleri, söylemesi gereken insanlarla bir araya gelmişimdir. Devlet idaresinin görevi bu.
Doğrusu bu çok etkiledi (AK Parti'yi). Böyle bir tuzağa düşmeden akıllı bir mücadele daha iyi yapılabilirdi kanaatindeyim.
Kırılma noktasından bahsediyorsunuz. O kırılma noktası nedir?
Son 1-2 sene içerisinde olağanüstü durumlar yaşamıyor muyuz? Türkiye enerjisini kendi içerisinde yaşamaya başlamadı mı? Bunlar Türkiye'yi alıyor ve esas yapılması gereken şeylerden uzaklaştırıyor. Bunlardan çıkmamız lazım çünkü kayıp yıllar olarak tarihe geçiyor bunlar.
Bir ülkenin güçlü olması için şüphesiz demokrasi, güçlü bir hukuk sistemi, evrensel anlamda hukukun üstünlüğünün gerçekleşmesi lazım. Sonuna kadar gereken yapılır ve yapılması gerekir. Caydırıcılık anlamında da bu şarttır. Hukukun üstünlüğü çerçevesi içerisinde bunlar muhakkak yapılmalıdır.
'Fabrika ayarlarına dönüşü' tabulaştırmak istemem. Devamlı ileri gitmeniz lazım. Yoksa '2002 yılına gidelim' diye söylemiyorum bunu.
Neleri düzeltmek istersiniz? Neyin düzeltilmesi gerekir?
Söylemlerin değişmesi lazım. Daha yapıcı ve yol gösterici olması lazım. Çatışmacı söylemden kaçınmak lazım. Sadece söylem bile çok şeyi değiştirir. Saygı ve sevginin olması lazım. Saygının makamlara karşı sağlanması lazım. Her şey söz ile başlıyor sonra da kriterler. Buna uyup uygulayacaksınız. Sonra hukuku evrensel olarak uygulamanız lazım. Tüm bunlar Türkiye'yi doğru bir istikamete sokacaktır.
BOYDAK'IN GÖZALTINA ALINMASI
Boydak ailesi Kayserili biliyorsunuz. Hayırseverlilikleri özellikleridir. Sadece bir cemaat değil tüm vakıf, dernek kim iyi iş yapıyorsa herkese yardım eden insanlardır. Şüphesiz hiçkimse dokunulmaz değil ama bir yolu var. Bir ciddi mevzu varsa bunlar araştırılmalı. Bunları yaparken de incitmemek gerekiyor. Yoksa tepkiler doğuyor. Meseleler onur meseleleri haline geliyor. Yanlışı göstermek ve yanlıştan insanları uzaklaştırmak gerekiyor. Mücadele akılcı olmazsa, daha çok birleştirici ve dayanışma içine sokar.
Kayseri'de verginin yarısını onlar öder. Titiz davranmak lazım.
MEDYAYA SALDIRI VE HÜRRİYET GAZETESİ'NE YAPILAN SALDIRILAR
Üzürü bir şeydir bunlar. Bunlar doğru değil. Bunların hepsi yanlış. Türkiye'nin bunları yaşamaması, konuşmaması lazım. Bunlar herkese çok zarar verir. Böyle bir Türkiye görüntüsü vermemek lazım. Bunlara hiç fırsat vermemek lazım.Basın ve ifade özgürlüğü en önemli meselelerdendir. Basın da dürüst olmalı. Basın olunca her şey serbest değildir. Ama düşünce, ifade, basın hürriyeti bunun zedelenmesi her şeyi etkiler.
BOYNUKALIN'IN TEHDİTLERİ
Çok üzüldüm ve yakıştıramadım. Akıl alacak bir şey değil. Olmayacak şeyler bunlar.
GÜL VE ERDOĞAN BİR PROGRAMA KATILIR MI?
Bizim bir araya gelme problemimiz yok biliyorsunuz. Böyle bir şey sözkonusu değil. Ama iki Cumhurbaşkanının oturup bir şey konuşması... Daha geçen gördünüz bir arada olduğumuzu.
EKONOMİDEKİ GELİŞMELER
Onlar (Atalay, Babacan) AK Parti'nin başarısında en büyük paya sahip olan insanlar. Bu arkadaşların çok hesapsız çalışmaları olmasaydı bu başarı ortaya çıkar mıydı bilmiyorum. AK Parti'nin başarısı ekonomideki başarısıdır. Son 10 yılda yüzde 5,5-6 büyüme tesadüfi değildir. En büyük mesele ekonomik büyümedir. Yüzde 2 büyüme Amerika'da da var. Tüm semtlerimiz gelişecek. Muhakkak yüzde 6 büyümemiz lazım. Bu mümkündür. Yeter ki Türkiye'yi bu kavga ortamından çıkaralım ve yatırım yapılabilir bir ülke haline getirelim. Türk halkının tasarrufu yüzde 6 büyümeyi gerçekleştirmiyor. Almanın, İngilizin, Fransızın Araplar'ın yatırım yapması gerekiyor. Hukukun güven vermesi gerekiyor. Hukuk ekonomi için de çok önemlidir. Bunların durmaması, devam etmesi lazım. Arkadaşlarım bunun farkındalardır fakat bunu tekrar söylüyorum. Yoksa birkaç sene daha yüzde 2-3 büyüme ile G-20'nin dışına düşeriz. En önemli mesele bu. Her yıl 1 milyon kişiye iş bulmanız lazım. Yüzde 2-3 büyüme ile bulamazsınız. Geçmişteki gibi yüzde 9-10 büyümemiz lazım.
Sadece seçimler ve milli irade ile gelmek ekonomik kalkınmayı getirmez.