NAZLIAKA: İSMİM KADAR GERÇEKTİR

PM toplantısına Nazlıaka da katıldı. Toplantıda bütün arkadaşlarının görüşlerini dile getirdiğini belirten Nazlıaka, isim açıklaması konusunda kendisine yönelik yoğun bir baskı yapıldığını vurguladı.

İsim açıklamaması halinde bunun inandırıcılığının sorgulanacağının söylendiğini aktaran Nazlıaka, “Bu olay, ismim Aylin Nazlıaka olduğu kadar gerçektir. Algısal boyutla gerçekleştirilen olay arasında fersah fersah fark oluşmuştur. Bu olay, bir Atatürk düşmanlığı diye gerçekleştirilmemiştir. Olay basına servis edildiği için yanlış yönlendirilmiş; iletişim sorunu yaşanmıştı. Kar tanesi büyüyüp çığa dönüşmüştür. CHP’nin bu çığın altında ezilmesini elbette istemem. Ancak olayın yönetilememesi, benim üzerine yıkılmasını kabul edemem. İsim açıklamamam ise o ismi koruma amaçlı değil ilkesem bir duruştur. Bunu tarih değerlendirecektir. Üyeliğim koparılsa bile CHP için çalışmaya devam edeceğim. CHP ailesinin her bir ferdiyle, tasa ve kıvançta bir olmayı sürdüreceğim” şeklinde konuştu.

NAZLIAKA’DAN KAFALARI KARIŞTIRAN AÇIKLAMA

Kararın hemen sonrasında konuşan Aylin Nazlıaka “Örneğin Dreyfus da daha öncesinde yanlış bir şekilde yargılanmıştı ama tarih ona karşılığını verdi” yorumunda bulundu. Nazlıaka’nın Dreyfus örneği kafaları iyice karıştırdı.

DREYFUS OLAYI NEDİR?

Dreyfus Olayı; 1894 yılında Fransız Yüzbaşı Alfred Dreyfus’un haksız yere casuslukla itham edilerek Fransa’da yargılandığı dava ve ardından gelişen olaylar silsilesi olarak biliniyor.

İşte ansiklopedik bilgilere göre Dreyfus olayı; Alfred Dreyfus 1859 ile 1935 yılları arasında yaşamış Yahudi asıllı Fransız subayı. Dreyfus 1894′de orduya ihanet ettiği ve Almanya için ajanlık yaptığı iddiasıyla sürülüp mahkum edildi. Suçlanışı Avrupa tarihinde Dreyfus olayı olarak bilinmektedir. Olayın başlangıcında Albay Sandherr tarafından ordu personelleri arasında Almanlar için casusluk yapan biri olduğu düşünülen Dreyfus’un tutuklanmasına karar verildi. Fransız Guyanası’nda hapsedilen Dreyfus’un suçsuz olduğu anlaşılınca Cumhurbaşkanı Émile Loubet özür dileyip onu serbest bıraktı ve hapisten çıktı. Dreyfus’un suçlu bulunduğu dönemde Yahudi düşmanlığı Fransa’da yükseldi ve Yahudilere karşı büyük bir güvensizlik ortamı oluştu.

Kaynak: sozcu.com.tr