AKP içinde küskü olarak sayılan Abdüllatif Şener, Hüseyin Çelik, Nihat Ergün ve Nimet Baş gibi isimlerin buluşmalarının gündemli ve sayısal olarak artacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kendi isteğiyle gitti" sözlerine karşın genel başkanlıktan ayrılma kararını açıklarken "Tercih değil, zaruret" diyen Ahmet Davutoğlu'nun Bülent Arınç ve Abdullah Gül'ün de aralarında bulunduğu AKP'deki küskünler grubuna katılacağı konuşuluyor.
AKP içinde küskü olarak sayılan Abdüllatif Şener, Hüseyin Çelik, Nihat Ergün ve Nimet Baş gibi isimlerin buluşmalarının gündemli ve sayısal olarak artacağını söyledi.
Gazetenin Ankara Temsilcisi Gül, Binali Yıldırım genel başkanlığa geçtiği AKP kongresinden sonra oluşacak sürece ilişkin olarak "Şimdi 'küskün' olarak saydığımız bu isimler arasında bir kalkışma ya da yeni bir oluşum gibi bir birliktelikten söz etmiyoruz. Bu aşamada bir organizasyon yok. Ancak dünkü kongreden sonra küskünlerin buluşmalarının gündemli ve sayısal olarak artacağına kesin gözüyle bakılıyor" diye yazdı.
Erdem Gül'ün Cumhuriyet'te yer alan kulis haberi şöyle:
AKP’yi yöneten asıl karar vericiler, kendi ifadesiyle 20 aylık “kısa süreli” genel başkan ve başbakan olarak Ahmet Davutoğlu’nun gelişini, mesaisini ve tarzını sevmedi. AKP muktedirlerinin Davutoğlu’nda en çok sevdikleri, gidişi oldu.
Bunun nedeni dünkü kongrede çok iyi görüldü. AKP kongresinde Divan Başkanı Bekir Bozdağ’dan sade üyeye kadar hiç saklamadılar zaten. Açık açık ilan ettiler: “Bu partinin tek lideri Erdoğan’dır.”
Aslında bu, partide dün ortaya çıkan bir gerçek değil. Sadece artık fiili durumun zamanı geldiği için bile isteye görünür hale getirilmesi, o kadar. Çünkü partide bu tablo 2011 seçimlerinden sonra oluştu.
O dönem AKP’de hâlâ bakan olan Ertuğrul Günay çok iyi anlatmıştı bu fotoğrafı:
“Bu partinin 20 milyon seçmeni milyonlarca üyesi var. Bir etkinlik ya da kongre oluyor. Saatler boyunca attıkları tek slogan, ‘Recep...Tayyip...Erdoğan...’ Başka tek bir slogan atmıyorlar. Ne adalet, ne kalkınma, ne özgürlük, ne başka. Böyle bir kadroyla diktatörlüğü çok rahat getirebilirsiniz.”
Günay, bu fotoğrafı çektiğinde Davutoğlu’nun gelişine daha yıllar vardı. Evet partide durum buydu ama Davutoğlu’nun varlığı, ilan edilmesini geciktirdi. Bu nedenle Davutoğlu’nu, bırakın bir başbakanı, hatta üst düzey bir bürokratı, neredeyse örneğin Karayolları ya da DSİ’nin alt düzey şube başkanı muamelesi yaparak göndermeye kalktılar.
Kongrede yalnızca Davutoğlu’nu göndermediler. Davutoğlu’nun gönderilme tarzına itiraz eden ya da en azından “usul, hukuk” diyen partinin son kurucu kurmaylarını da tasfiye ettiler. MKYK’ye almadılar. Onların isimlerini haberlerden okuyacaksınız. Ama sadece onlar mı? Artık bu partide Abdullah Gül yok, Bülent Arınç yok, Abdüllatif Şener zaten yok, Hüseyin Çelik yok, Nihat Ergün yok, SadullahErgin yok, Nimet Baş yok.
İşte zaten Davutoğlu’nun bu kadar “ya sev ya terk et” üslubuyla gönderilmesinin, tasfiye edilen isimlerin bu kadar çoğalmasıyla ilgisi var. Arınç da Çelik de bir süredir itiraz ve eleştirilerini açıkça ifade ediyorlar. “AKP bu değildi, başka bir şeydi ve biz bunu istiyoruz” diyorlar. Gül, rahatsızlıklarını daha dar çevrede paylaşıyor.
Gül ile Davutoğlu arasında Erdoğan’ın cumhurbaşkanı oluş sürecinde yaşananlarla ilgili bir mesafe vardı. Daha Gül’ün görev süresi bitmeden kongre yapılıp AKP Genel Başkanı seçildiği için Gül, Davutoğlu’na kırgındı. Ancak daha sonraki süreçte tüm rahatsızlar gibi Gül de mesafeyi azaltarak, Erdoğan yerine Davutoğlu’na yaklaştı.
Şimdi “küskün” olarak saydığımız bu isimler arasında bir kalkışma ya da yeni bir oluşum gibi bir birliktelikten söz etmiyoruz. Bu aşamada bir organizasyon yok. Ancak dünkü kongreden sonra küskünlerin buluşmalarının gündemli ve sayısal olarak artacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Zaten AKP kulislerinde Davutoğlu’nun, çekilme kararından sonraki konuşmalarında verdiği mesajlara dikkat çekiliyor. Deniliyor ki, “Davutoğlu şu ana kadar ‘akademiye döneceğim, yurtdışına gideceğim, köşeme çekileceğim, torun seveceğim’ demedi. Hep siyasete devam edeceğini söyledi. Bu önemli. Davutoğlu, siyasette kalacağını vurgulayarak parti içine ileriye dönük işaret veriyor.”
Davutoğlu’nun dünkü konuşmasında, Erdoğan’dan yalnızca bir kez söz etmesi, başkanlık sistemine hiç değinmemesinin altı da aynı doğrultuda çiziliyor. Gönderilmesine ilişkin, “AKP’lilerin ve milletin maşeri vicdanında oluşturduğu rahatsızlığın farkındayım” sözleri çok önemli. Ama, “20 aydır davaya hizmet için önünüzdeydim. Artık yine davaya hizmet için aranızda ve içinizde olacağım” sözleri belki de aranacak yeni yollar açısından daha da önemli.
O yüzden AKP yönetiminde Davutoğlu’nun gidişinden ne kadar hoşnut olunduysa, bu sözlerinden de o kadar rahatsız olundu. Ve bir de son dakikada Davutoğlu için artı puan taşıyacak bir değerlendirme duyduk.
“Üstelik o artık bir mağdur.”
Kaynak: Erdem Gül / Cumhuriyet Gazetesi