Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı vatandaşların merak ettiği “ekonomi” ağırlıklı sorulara yanıt verdi.
Diyanet’e göre, bir malın peşin olarak alınıp satılması caiz olduğu gibi, vadeli (veresiye) satışı da caiz. Bir malın taksit sayısına göre, farklı fiyatlarla satışa sunulmasının da caiz olduğuna” dikkat çeken Diyanet, emlakçının, yaptığı iş karşılığında aldığı komisyon ücretini de helal buldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı Dini Soruları Cevapla Platformu vatandaşların sorularını yanıtlamaya devam ediyor. Diyanet son olarak “ekonomi” konulu dört soruya yanıt verdi.
BİR MALIN VADELİ OLARAK SATIŞI CAİZ MİDİR?-
“Bir malın vadeli olarak satışı caiz midir?” sorusunu yanıtlayan Din İşleri Yüksek Kurulu, “Bir malın peşin olarak alınıp satılması caiz olduğu gibi, vadeli (veresiye) satışı da caizdir. Vadeli satış, tek ödeme şeklinde olabileceği gibi, taksitli olarak da yapılabilir. Bir malın peşin fiyatıyla veresiye fiyatı piyasa şartlarında, özellikle de enflasyonist ortamlarda genellikle farklı olabilmektedir. Bunda bir sakınca olmamakla birlikte, satılacak malın akit esnasında mevcut olması, satış bedeli ve ödeme zamanının (vadenin) açık ve net olarak belirlenmesi gerekir” dedi.
“BİR MALIN TAKSİTLİ OLARAK BİRDEN FAZLA FİYATLA SATIŞA SUNULMASI CAİZ MİDİR?”
Diyanet’ten “Bir malın taksitli olarak birden fazla fiyatla satışa sunulması caiz midir?” sorusuna da yanıt geldi.
“Bir malın taksit sayısına göre, farklı fiyatlarla satışa sunulmasının caiz olduğunu” aktaran Diyanet şunları kaydetti:
“Mesela bir mal, peşin fiyatı bin liradan, altı ay vadeli fiyatı bin beş yüz liradan, bir yıl vadeli fiyatı da iki bin liradan olmak üzere değişik fiyat seçenekleriyle satışa sunulsa, müşteri de bu seçeneklerden birini tercih edip kabul etse yapılan bu alış-veriş caiz olur. Zira bu uygulamada satıcı, akitten önce peşin ya da farklı vadelere göre değişik ödeme seçenekleri ile malın fiyatını belirlemekte, alıcı da bunlardan birisini tercih edip kabul etmektedir. Böylece akit esnasında malın fiyatı taraflarca kesin olarak belirlenmiş olmaktadır. Ancak, alıcı seçeneklerden birisini seçip kabul etmeden, ‘tamam aldım' der ve bu şekilde birbirlerinden ayrılırlarsa, akitte semen (fiyat) belirlenmediği için bu satış fasit olur.”
“TARAFLAR ARASINDA YAPILAN AKİTLERİN KAYDA GEÇİRİLMESİ ZORUNLU MUDUR?”
Taraflar arasında yapılan akitlerin kayda geçirilmesinin zorunlu olup olmadığı şeklindeki bir soruyu da değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu, İslam’ın yapılan akitlerin, hiçbir şekilde tartışmaya meydan vermeyecek şekilde net ve belirli yapılmasına itina gösterdiği gibi, çıkması muhtemel anlaşmazlıkların çözümünde de elde net kanıtların bulunmasına önem verdiğini vurguladı. Diyanet ayrıca şu bilgileri verdi:
“Tarafların akit sırasında akitte gerekli olan şartlara riayet etmemeleri ve öne sürdükleri şartları belgelememeleri, günümüz ticari hayatında karşılaşılan olumsuzlukların en önemli nedenlerindendir. İslâm, alış veriş ve borçlanma işlemlerinin yazılmasını tavsiye etmiştir. Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak: ‘Ey inananlar, belli bir süreye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın... Bu Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir.’ buyrulması, ticari işlemlerin kayıt altına alınmasının önemine işaret etmektedir. Bir sonraki âyette ise, ‘Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Allah’tan sakınsın.’ buyrularak diğer alanlarda olduğu gibi ticari alanda da güven duygusunun çok önemli bir unsur olduğu ve bunun kötüye kullanılmaması gerektiği mesajı verilmektedir. Bakara suresi 282. ayetindeki borçlanma durumunda senet yapılması emri, ilim adamlarının büyük çoğunluğu (cumhur) tarafından vücûp (gereklilik için) değil, tavsiye olarak değerlendirilmektedir.
Ancak güven duygusunun, doğruluk ve dürüstlüğün olabildiğince zedelendiği günümüzde, ticârî işlem ve akitlerin kayıt altına alınması, karşılaşılabilecek anlaşmazlıklarda hukuki açıdan belge niteliği taşıyabilecek vasıtaların kullanılması, önem arz etmektedir. Bu bakımdan yapılan akitlerin yazılı hale getirilmesi, dini bir zorunluluk olmamakla beraber; tarafların Kur’an’ın tavsiyesine uyarak ticari iş ve işlemlerini kayıt altına almaları daha uygun olur.”
“EMLAKÇININ KOMİSYON ALMASI HELAL MİDİR?”
“Emlakçının komisyon alması helal midir?” sorusunu da cevaplandıran Kurul, “Dinen helal olan bir malın veya hizmetin alım satımında aracı olan kişinin, yaptığı hizmetin karşılığında alıcı veya satıcıdan yahut her ikisinden tespit edilen oranda ücret alması caizdir. Ücretin, önceden belirlenmemiş olması halinde ise, mevcut uygulama ve örfe göre hareket edilir. Bu itibarla emlakçının, yaptığı iş karşılığında, alacağı komisyon ücreti helaldir” ifadelerini kullandı.