'Çözüm süreci'nin gelinen noktasında yaşanan olayların perde arkasını kaleme alan Takan, Fidan ve Öcalan arasındaki daha önce basına hiç yansımamış olan diyaloğu anlattı.
Ahmet Takan'ın yazısındaki ilgili kısım:
“Çözüm süreci” nin fırıl fırıl dönen aktörü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Öcalan bunları yakalasa sopayla kovalar” dedi. Bir de gördük ki; günün birinde HDP heyeti KDGM Müsteşarı ile görüşmüş. Orada da “Öcalan’ın HDP’ye de, PKK’ya da, AKP’ye de çok kızgın olduğu mesajı verilmiş.” Yani: Öcalan herkese kızmış, Recep Erdoğan hariç. Aa!.. Üstelik bir de bakıverdik Selahattin Demirtaş, Brüksel’e uçuvermiş, başlamış “Öcalansız olmaz” açıklamalarına, “Mandela” örneği çözüm formüllerine...
Ben size tezgâhın perde arkasını anlatayım mı?..
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinden önce “Kürt sorunu” yoktur diyip elleriyle kurdurduğu Dolmabahçe masasını tekmelediydi ya!.. Bakın o sıralarda İmralı’da neler oluyordu?.. İmralı canisi kendisi ile görüşmeye gelen MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a neler söylüyordu;
“PKK içinde Sünni, ben ve Murat Karayılan kaldı. Selahattin Demirtaş uluslararası bir projeydi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde uluslararası güçler tarafından parlatıldı. Ben bu topraklardan çıktım. Millîydim. Selahattin Demirtaş’ı parlattınız. Artık gidin sorununuzu onunla çözün .Bir daha benimle görüşmeye gelmeyin.”
KDGM’den HDP heyetine verilen mesajın doğruluk payı vardı. Hakan Fidan İmralı’daki bu kapışmanın ardından bir daha adaya gitmedi. Cani ile görüşmeler alt düzey bir memur ile devam ettirilmeye çalışıldı. Şöyle bir bakın; “çözüm süreci” rafa kalktı da Hakan Fidan ve MİT neden ortada yok? Öcalan kaprislerinin eseri mi bu çıkışı yaptı. Yoksa danışıklı bir dövüş müydü?...
YAZININ TATAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...