Uzun yıllardır kendisini takip ederim.
“Bana yazı yazmayı sevdiren kişi” desem
yalan da olmaz hani.

O da geçmişte benim gibi
futbol oynamış.

Neyse fazla uzatmamayım.
Rauf Tamer’in son birkaç haftadır
yazdığı yazılar Benim tanıdığım kişinin
kaleminden çıkmıyor gibi…
                   ***
Ortada duran, etliye sütlüye pek
karışmayan yılların Tamer’i açık açık
Recep Tayyip Erdoğan propagandası
yapıyor.

Dünkü yazısında,
hemen her fırsatta kurumlara kızan,
‘cüppeni çıkart in meydanlara’ diye yol
gösteren Erdoğan’a tek laf etmemesi,
muhalefete çakması,
Başkanlık sistemini,
nasıl bir başkanlıksa, desteklemesi
kafamda ciddi soru işaretleri
oluşturdu.

Pek net söylemiyor ama,
açık açık Kemal Kılıçdaroğlu’na
kalem sallıyor.

Bakın işte böyle;

“Eskiden uzun ömürlü hükümetler
bütün kurumlarla kavgalı olurdu.
Şimdi muhalefet herkesle kavgalı...
Önüne gelene fırça çekiyor. Yargıtay’a,
Danıştay’a, Sayıştay’a, HSYK’ya, TSK’ya,
YSK’ya, TOBB’a, sendikalara…

Velhasıl TÜSİAD hariç her tarafa,
herkese hakaret…

Sevenleri teskin eder durur:
-Deme bey, söyleme. Suç bunlar.

-Söylerim, hapse atsınlar. Atmazlarsa
şerefsiz ve alçaktırlar.

-Yapma bey, kanunlar var.

-Kanun da neymiş?

-Söyleme bey, savcılar var.

-Savcı da kimmiş?

Öyle ya. Herkes satılık,
herkes şerefsiz, namussuz, alçak…

Bunları yazmış. Bir de sonunda
not olarak şunu eklemiş;

Binali Yıldırım için Cumhuriyet tarihinin
en başarılı Ulaştırma Bakanı diyorlar.
Kemal Bey, Kemal Bey!
Düşük profilli buysa, yüksek profilliden
sizi Allah korusun...

                   ***

Şimdi lütfen kendinizi
benim yerime koyun.

Yıllarca takip etmişsin,
düştüğü duruma bakın hele.

Ne diyeyim şimdi ben Rauf Tamer’e
yazıklar olsun demekten başka…