Ş.O., eşinin kendisinden AIDS hastası olduğunu saklayarak evlendiğini belirterek boşanma davası açtı. Koca ise tedavi sürecinde kendisini terk ettiğini iddia etti.
İstanbul Sarıyer’de yaşayan 36 yaşındaki Ş.O., avukatı aracılığıyla mahkemeye yaptığı başvuruda eşi S.O. ile 1997 yılında severek evlendiklerini, ancak ilerleyen süreçte eşinin HİV virüsü taşıdığını öğrendiğini kaydetti.
"EVLENİP ÇOCUK YAPACAĞIM DİYEREK TERK ETTİ"
Eşinin 1993 yılında askerlik muayenesi sırasında yapılan testlerde ortaya çıkan bu durumu evlenirken kendisinden gizlediğini, bunun dışında uyuşturucu bağımlısı olduğunu, zaman zaman şiddet uyguladığını hem ailesinin hem de kendisinin hakaretlerine maruz kaldığını kaydetti. Evliliklerinin artık çekilmez bir hale geldiğini kaydeden Ş.O., 20 bin TL maddi, 200 bin TL manevi tazminat, aylık bin lira yoksulluk nafakası ile düğündeki takıların kendisine iadesini talep etti. Davalı koca S.O. ise Almanya’da yaşadığı dönemde uyuşturucu kullandığını, Türkiye’ye tedavi için geldiğini ve bir daha geri dönmediğini kaydetti. Aids hastalığının yanı sıra evlendikten bir yıl sonra beyin tümörü teşhisi konulduğunu kaydeden S.O., “Eşim tedavi aşamasında ilk zamanlar destek olurken ilerleyen süreçte ‘eşyalarımı alacağım evlenip çocuk yapacağım’ diyerek terk etti” diyerek davanın reddini talep etti.
YARGITAY, ÇİFTİN EŞİT ORANDA KUSURLU OLDUĞUNU BELİRTTİ
Yerel mahkeme dinlenen tanıkların da ifadeleri doğrultusunda davalı kocanın HIV virüsü taşıdığını eşine bildirmediği, evlilik birliğini etkileyecek nitelikte sayılabilecek bir bulaşıcı hastalığını saklayarak kusurlu olduğunu, belirterek tazminat talebini reddedip çiftin boşanmasına karar verdi. Davacı kadın Ş.O. ise kararı temyiz etti. Dosyayı inceleyen Yargıtay, çiftin eşit oranda kusurlu olduğunu belirterek tazminatsız boşanmasına yönelik kararı onadı. Ancak davacı kadının nafaka ile düğün takılarını geri verilmesine ilişkin talebin yeniden değerlendirilmesi yönünden kararı bozarak yerel mahkemeye iade etti.