İç Güvenlik Paketinin yankıları sürerken, cezaevlerindeki tutuklulara yönelik benzer bir tasarı sessiz sedasız TBMM Genel Kurulu’na getirildi.
Genel kurulda 19 maddesi kabul edilen tasarıya göre, tutuklu ve hükümlülere “güvenlik” gerekçesiyle, eğitimli köpekler, kapalı alanda kullanımı yasak olan biber gazı, basınçlı su ve ateşli silahla müdahale edilebilecek.
Hayata Dönüş operasyonu ile 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’ndeki hak ihlallerinin yeniden yaşanacağına dikkat çeken avukat Gülizar Tuncer, “Tutuklulara açık bir savaş ilanı. Başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin gaspı, keyfiliğin ve de şiddetin sınırsız hale getirilmesi söz konusu.
Cezaevlerinde kimsenin görmediği duymadığı tecrit ortamlarında yaşanacak saldırıların varacağı boyutu düşünmek bile ürkütücü” dedi.
Tasarıyla ilgili “genel gerekçe” bölümünde, yasanın çıkarılma nedeni “... toplumsal yaşama karşı uyumsuzluk göstermiş kişilerin iç dünyalarına nüfuz ederek iyileştirilmeleri...” şeklinde özetlendi.
Tasarıya göre eğitimli köpekler, kapalı alanda kullanımı yasak olan biber gazı, basınçlı su ve ateşli silah temel müdahale aracı olarak karşımıza çıkıyor.
Güvenlik görevlileri, isyan, direniş, firar, firara teşebbüs veya asayişi bozan olayları önlerken veya “kanuna uygun bir emrin ifası sırasında aktif veya pasif direniş gösterilmesi” halinde zor kullanmaya yetkili olacak. Direnişin niteliğine göre uyarı yapılmadan da “zor” kullanılabilecek.
ATEŞ EDECEKLER
Müdahale birimi ve dış güvenlik görevlileri, cezaevi içine ateşli silahla girebilecek. “Karşı koymaya elverişli eşyaların teslim edilmesi istendiği halde teslim edilmemesi” bile silahlı müdahaleye neden olabilecek.
Uyarı amacıyla ateş edilecek. Kişinin eylemine son vermemesi halinde “ölçülü” ve “orantılı” şekilde ateş edilebilecek. Dış güvenlik görevlilerine saldırı teşebbüsünde “duraksamadan” ateşli silah kullanılacak.
KOLLUK GÜÇLERİ GİZLİ TUTULACAK
Hücrelerde, koğuşlarda, nakil aracı ve hatta hastanelerdeki mahkum koğuşlarına sınırsız arama yetkisi getirilirken, örgütü temsil ettiği gerekçesiyle her türlü afiş, yazı, resim nedeniyle hapis cezası öngörülecek.
Ziyaretçi görüşmeleri kayıt altına alınacak. Hastanelere sevk dahil kelepçeli sevk ve nakil uygulaması esas hale gelecek. Tasarı, cezaevlerinin dış koruma görevini, Jandarmadan alarak Adalet Bakanlığı’na devrediyor.
Cezaevindeki olaylara müdahale eden güvenlik görevlileri ile kolluk kuvvetlerinin kimlik bilgileri gizli tutulacak. Direniş gibi olayların yaygınlığına göre, mülki amirin talimatıyla kolluk güçleri de müdahalede bulunacak.
PASİF DİRENİŞE BİLE SİLAH
Gülizar Tuncer, “direniş”, “kanuna uygun bir emrin ifası sırasında aktif veya pasif direniş” tanımının açık olmadığını belirterek, “Örneğin, onur kırcı ve aşağılayıcı çıplak aramaya karşı çıkmak, açlık grevleri bile her türlü zor kullanım aracını, görevlinin takdirine bırakıyor.
Silah kullanımı da keyfiyete bırakılmış” diye konuştu. Tuncer, tutukluların koğuşlarını da gören kamera uygulamasına dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Tutuklular bu kameraları özel yaşam ihlali nedeniyle kırıyorlar. Haklarında dava açılıyor. Bu tasarı, kamera kırma eylemini silahlı müdahale kapsamına sokuyor. Eğitimli köpek uygulaması, 12 Eylül’ü hatırlatıyor.
Tecrit altında, daracık mekânlarda tutulan mahpuslara yönelik basınçlı su veya biber gazı ve tasarıda ne olduğu açıkça ifade edilmeyen “tozlar”ın kullanılacak olması, dışarıdan ve hatta birbirlerinden habersizce zehirlenerek, boğularak öldürülmeleri anlamına gelecektir. Bu, kimyasal silah kullanımı demek.”
Kaynak: Hilal Köse / Cumhuriyet