"Baba Çanakkale İçinde’yi çalsana" dedi oğlum…

18 Mart 2016 - 11:30
Anacığım ve babacığım! Mübarek ellerinizden hürmetle öperim. Yüce Allah’tan iyi olmanızı dilerim. Beni sorarsanız, çok şükür iyiyim. Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra nihayet Çanakkale’ye ulaştık.  Henüz cepheye gönderilmedik hiç birimiz, konakladığımız yerde her gün talim yapıyoruz. Çocukluktan beri yaşıtlarımdan büyük gösterdiğimden olacak, hiç kimse benim 16 yaşında olduğuma inanmıyor. Çok şükür, gücüm, kuvvetim yerinde hala. Cephedeki kardeşlerimizin ne tür zorluklarla yaşadığını tahmin ediyoruz hepimiz. O yüzden, tüm eksikliklerimize rağmen halimize şükrediyoruz.

Dün gece uyku tutmadı hiç birimizi. Yatsı namazından sonra, yarın cepheye gideceğimiz haberini alınca heyecanlanmadım değil. Çam ağaçlarının altında gökyüzüne seyrettim uzun uzun. Geçen sene harman yerindeki halim aklıma geldi. Yine böyle anızların üzerine uzanmış, gökyüzünü seyretmiştim. Toprak kokuyordu her yer. “Yarın gece de gökyüzünü görebilecek miyim?” diye düşündüm bir ara. Toprak kokusunu duyabilecek miyim kan ve barut kokuları arasında?

Uyuduğumda Boğazın sularında demirleyip üzerimize demir kusan gavur gemilerini gördüm.  Ölüm yağdırıyorlardı üzerimize. Bizim tarafımızdan da top ve tüfeklerle karşılık veriyorduk onlara. Koca gavur gemilerinin bizim toplarımızla batırıldığını gördüm baba. Olabilir mi dersin? Allah’ın izniyle olur!

Sabah namazıyla uyandık. Abdestlerimizi alıp namaza durduğumuzda uzaklardan top sesleri gelmeye başladı. Kahvaltılarımızı ettik, birbirimizle helalleştik. Kısacık bir sürede çavuşumdan sizlere bu mektubu yazmalarını rica ettim. Mektubu size ulaştıracağına söz verdi, sarıldık. 2 yaş büyük benden. Adı Mehmet benim gibi. Ya da Mehmet değil de, ilk geldiğimiz gün : “Sizler hepiniz Mehmetsiniz” diyen komutanımızın demesiyle Mehmet diyor kendine. Ne fark eder ki, artık kan kardeşi sayılırız onunla.

Bu karmaşadan sağ çıkmamın mümkün olmadığını biliyorum. Sizleri üzmek istemem ama rüyamda kendimi gördüm dün gece üzerimize bombalar yağarken.  Yerde yatıyordum, gözlerim açıktı ve gülümsüyordum.

Hakkınızı helal edin!  Benim için her gece gökyüzüne bakın olur mu? Toprak kokusunu çekin içinize, toprağa girecek oğlunuzun hatırına. Anacığım, yaktığın kınanın kokusu burnumda, sen kokuyorum şu anda biliyor musun?

Oğlunuz Mehmet.

****

“Baba, baba!”

Yazarken dünyadan koptuğumu, 3 yaşındaki oğlumun sesiyle irkildiğimde anladım.

“Ağlıyor musun?”

“Duygulandım biraz bebeğim, uykun gelmedi mi?

“Beraber yatalım mı?”

“Hadi!”

“Kaplumbağamı getirsene baba, hani yıldızları gösteren kaplumbağamı!”

Karanlıkta odanın duvarlarına ay ve yıldızları yansıtan oyuncağının ışıklarını yaktığımızda: “Baba Çanakkale İçinde’yi çalsana” dedi oğlum…

Bebekliğinden beri uyuturken hep Çanakkale Türküsünü çalıyordum ona ıslıkla ninni yerine. Tolga abisinin videosunu izledikten sonra sözlerini de öğrenmişti artık.

“Kapat gözlerini” dedim. “Sımsıkı ama.”

Gözlerini kapatmadan önce “İyi geceler babacığım” dedi oğlum ve sımsıkı kapattı gözlerini

“İyi geceler bebeğim” dedim…

“Çanakkale İçinde” türküsünü ıslıkla çalarken, ellerim bebek kokan saçlarını okşuyordu.

Yıldızların altında yatan bütün Mehmetleri düşündüm…

Ağlıyordum…
 
Not: Oğlumun Tolga Abisi Tolga Gülen’in “Çanakkale Türküsü” videosunu aşağıdan izleyebilirsiniz...

    :

    :

    :

    :

    ""Baba Çanakkale İçinde’yi çalsana" dedi oğlum…" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete