Türkiye bu sabaha, Ergenekon, Balyoz ve KCK soruşturmalarının ‘dalga dalga’ sürdüğü dönemlerdekini hatırlatan haber ve görüntülerle uyandı. Geçtiğimiz yıl kasım ayında, hükümetin ‘dershaneleri kapatma’ planının ortaya çıkmasının ardından,
AKP ile Gülen Cemaati arasında baş gösteren gerilim, aralık ayındaki yolsuzluk, ocak ayındaki ‘TIR’ operasyonlarının ardından had safhaya çıkmış, Başbakan Erdoğan ‘paralel bir devlet’ kurmakla itham ettiği Gülen Cemaati mensuplarına yönelik operasyon için, neredeyse her fırsatta “inlerine gireceğiz” diyerek işaret vermişti. İşte o operasyon, kasımdaki ‘dershane gerilimi’nden tam 8 ay sonra, dün gece yarısı emniyetin bir dönemine ‘damga’ vurmuş isimlere yönelik gözaltı furyasıyla başladı.
Peki bu operasyon, bir yandan ‘herkesin beklediği’ büyük ‘cemaat operasyonu’ mu? Gözaltına alınan polislerden bazılarının, muayeneden çıkarken söylediği gibi ‘siyasi saiklerle intikam’ mı alınıyor? Operasyonlar ‘başka alanlara yayılarak’ sürecek mi? Arkasında hükümetin siyasi iradesi mi var? Bu gibi sorular etrafında, bu sabah başlayan operasyonu 6 temel başlıkta ele almaya çalıştık…
1. OPERASYONU ‘KİM’, ‘KİMLERE’ YAPIYOR?
İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimi Hulusi Pur'un kararı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla başlayan operasyon, emniyetin iki şubesi tarafından yürütülüyor: Terörle Mücadele ve Organize Suçlar…
Operasyon düğmesine basan Sulh Ceza Mahkemeleri yeni kuruldu. Her türlü tutuklama, arama, el koyma, tutukluluğa itirazları karara bağlayacak olan bu mahkemelerin hâkimleri ise HSYK tarafından 5 gün önce, 16 Temmuz gününde atanmıştı. Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi’ne atanan 6 sulh ceza hâkiminden biri olan Hulusi Pur, 17 Aralık yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan Halkbank'ın eski genel müdürü Süleyman Aslan’ın tahliyesine karar veren hâkimdi.
Operasyonun, aralarında, Antalya, Ankara , Diyarbakır, Erzurum, Malatya gibi illerin de bulunduğu 22 ili kapsadığı belirtiliyor. Ancak merkezinin İstanbul olduğu anlaşılıyor. İstanbul Başsavcılığının verdiği bilgiye göre, İstanbul’da 76 polis hakkında Terörle Mücadele, 39 polis hakkında da Organize Suçlar Şubesi'nin gözaltı ve arama kararı var.
Gözaltına alınanlar arasında yakın dönemin belli başlı davalarına dönüşen soruşturmaları yürüten polis müdürleri yer alıyor. El Cezire Türk’ün haberine göre gözaltı listesinin ilk sırasında, Emniyet’in eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer var. İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nin eski müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse, Müdür Yardımcısı Hayati Başdağ ile Mali Şube'de görevli Kazım Aksoy gözaltına alınanlar arasında.
2. GÖZALTINA ALINANLAR NEYLE SUÇLANIYOR?
Başsavcılık açıklamasında, gözaltına alınanlar için 'amaçlarının casusluk olduğu belirlenen emniyet görevlileri' ifadesi kullanılıyor.
Operasyonda dikkat çeken odak noktalarından biri de 'Selam-Tevhid' örgütüne yönelik soruşturma… Gözaltına alınan polislerin birçoğunun, 17-25 Aralık operasyonlarının ardından el değiştiren ve takipsizlikle sonuçlanan 3 yıllık Selam örgütü soruşturmasında görev aldığı belirtiliyor.
KCK, Ergenekon, Balyoz gibi çok sayıda kişinin gözaltına alındığı, tutuklandığı soruşturmaları yürüten polisler de bu sabah gözaltına alınanlar arasında. Bu polislere, "casusluk", "usulsüz dinleme", "resmi belgede sahtecilik", "suç uydurma", "özel hayatın gizliliğini ihlal", "konut dokunulmazlığını ihlal", "soruşturmanın gizliliğini ihlal" ve "delil üretmek" gibi suçlamalar yöneltiliyor.
3. BU OPERASYONUN ARKASINDA HÜKÜMET Mİ VAR?
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ operasyonlarla ilgili bir bilgiye sahip olmadığını ve gelişmeleri basından takip ettiğini söyledi. Adalet Bakanı’nın, olası bir ‘hükümet operasyonu’ algısını uzaklaştırmak istediği anlaşılıyor. Başbakan Erdoğan ise bu konuda daha inisiyatifli bir tutum aldı ve Meclis’te kendisine “Yapılan operasyon başka alanlara sıçrayabilir mi” diye soran gazetecilere "Tabi tabi" diyerek yanıt verdi.
Öte yandan, İstanbul istihbarat şubesinde görevli 39 şüpheli hakkında verilen arama, yakalama ve gözaltı talimatının gerekçesi ‘çok sayıda kişinin özel amaçla dinlenip kayda alındığı’ iddiası… Bu, geçtiğimiz ocak-mart ayları arasında kamuoyunun gündemini sık sık sarsan ve ‘hükümetin yolsuzluklarının belgesi’ olarak sunulan ‘tapeler’in de soruşturma kapsamında olabileceğini gösteriyor.
4. BU OPERASYONLAR, ÖNCEKİLERİN ‘RÖVANŞI’ MI, DEVAM EDECEK Mİ?
Terörle Mücadele Şubesi'nin eski müdürü Yurt Atayün, Emniyet Müdürlüğü'ne götürülürken gazetecilere, "Teslim olduk, arkadan kelepçelediler gördüğünüz gibi. Tamamen siyasi saiklerle..." dedi. Bu, en azından gözaltına alınan polislerin, operasyonu, kendilerine yönelik bir ‘intikam’ olarak algıladıklarını gösteriyor.
Eski Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Ömer Köse, ‘MİT krizi’ sırasında MİT'e koordinatör Emniyet Müdürü olarak görevlendirilen Hayati Başdağ ile yolsuzluk operasyonlarında rolü olan Mali Şube'de görevli Kazım Aksoy gibi rütbeli polislerin de kelepçelenmesi dikkat çekti.
Erdoğan’ın “operasyon başka alanlara sıçrayabilir mi” sorusuna derhal olumlu yanıt vermesi, operasyonların başka alanlara da sirayet ederek devam edebileceğini gösteriyor. Hükümetin yargı bürokrasisindeki ‘paralel dayanışma’dan da sıklıkla rahatsızlık bildirmesi, yeni adres yargıdaki unsurlar olabilir mi sorusunu akla getiriyor.
5. GÖZALTINA ALINAN POLİSLER OPERASYONDAN HABERDAR MIYDI?
İstanbul Mali Şube eski Müdürü Yakup Saygılı, bu sabah başlayan gözaltılardan yaklaşık 24 saat önce, sosyal medya aracılığıyla “Havada operasyon kokusu var” başlıklı bir metin paylaşarak, operasyonu adeta saati saatine ‘haber’ vermişti.
Twitter’da Fuat Avni mahlasıyla kullanılan hesaptan da, dün akşam saatlerinde, operasyona ilişkin pek çok ayrıntılı bilgi paylaşıldı.
Savcılık kaynaklarından gelen, operasyonun, sabah erken saatlerde yapılacakken, ‘dışarıya sızdığı’ gerekçesiyle gece yarısına çekildiği ve ‘sızdıran polisin de gözaltına alındığı’ bilgileri, operasyonun önceden bilindiği iddialarını destekler nitelikte.
6. ZAMANLAMANIN SİYASİ AÇIDAN BİR ANLAMI VAR MI?
Başbakan Erdoğan, yolsuzluk operasyonlarıyla birlikte Hükümet-Cemaat arasındaki iplerin kopmasının ardından siyasi söylemini ‘paralel yapı’ olarak adlandırdığı cemaate karşı kurmuştu. 30 Mart seçimlerindeki başarı, iktidar çevrelerinde ‘bu söylem ve karşıtlığın başarısı’ olarak da algılandı. Süreci yakından takip eden bazı isimler, Gülen cemaatine yönelik fiili bir operasyonu Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde beklemiyordu… Ancak bu sabah gerçekleşen operasyon, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de kampanyasında sık sık ‘paralel yapı’ vurgusu yapan Başbakan Erdoğan’ın, 10 Ağustos öncesi bu tür bir restleşmeden çekinmediğini gösteriyor. (SBK)