Anayasa Mahkemesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna elektronik haberleşme sektörüyle ilgili kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi veren kanun hükmünü,
“kişisel verilen korunması hakkının anayasal güvenceye bağlandığı ve böylece kamu makamlarının keyfi müdahalelerine karşı koruma altına alındığı” gerekçesiyle iptal etti.
Anayasa Mahkemesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) elektronik haberleşme sektörüyle ilgili kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi veren kanun hükmünü iptal etti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun söz konusu düzenlemeyi içeren 51. maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Başvuruyu esastan inceleyen Yüksek Mahkeme, Kanun'un bu maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline hükmetti. İptal hükmü, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek.
İptal kararının gerekçesi Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Kişisel veri kavramının belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade ettiğinin belirtildiği gerekçede, kişisel verilerin, ad, soyad, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler olmadığının altı çizilerek, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin kişisel veriler kapsamında yer aldığı anımsatıldı.
KİŞİSEL VERİLER EN ÜST SEVİYEDE KORUNMALI
Gerekçede, kişisel verilerin korunması hakkının, kişinin insan onurunun korunmasının ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak, bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçladığı vurgulandı.
Gerekçede, Anayasa’nın “özel hayatın gizliliği ve korunması” başlıklı 20. Maddeye atıfta bulunularak, kişisel verilen korunması hakkının anayasal güvenceye bağlandığı ve bu şekilde kamu makamlarının keyfi müdahalelerine karşı koruma altına alındığının vurgulandı. Yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesi gereğince, Anayasa'nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yürütme organına doğrudan ve ilk elden düzenleyici işlem yapma yetkisi verilmeyeceğinin belirtildiği gerekçede, “Elektronik haberleşme sektörüyle ilgili kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına yönelik usul ve esasları belirleme yetkisini Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna veren itiraz konusu kural, Anayasa’nın 20. maddesinde öngörülen kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların ancak kanunla düzenlenebileceğine ilişkin güvenceye aykırıdır” denildi. (SBK)