Melia, temaslar için geldiği Ankara’da gazetecilerle biraraya geldi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Melia, Türkiye için ilginç mesajlar verdi.
ABD Dışişleri’nin insan hakları ve çalışma hayatından sorumlu Müsteşar Yardımcısı Thomas O. Melia, sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için yargılananlara ilişkin “16 yaşında bir öğrencinin düşüncesini açıkladığı için endişelenmesi problemli” dedi. Melia, Meclis’te sert tartışmalara yol açan ‘iç güvenlik paketi’yle ilgili olarak da “İnsanların duyduğu endişeyi paylaşıyoruz” diye konuştu.
Hürriyet’te yer alan Zeynep Şafak’ın haberine göre ABD Dışişleri Bakanlığı demokrasi, insan hakları ve çalışma hayatından sorumlu Müsteşar Yardımcısı Thomas O. Melia, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Barack Obama’nın eskisi kadar sık görüşmemelerine ilişkin, “ABD’de tüm toplum karar alma sürecinde tartışır. Biz de bu yöntemi diğer ülkelere aktarırız. Bazen bu diyaloglarda hayal kırıklığı yaşarız” dedi. Melia, özgür toplumun liderlerini eleştirebileceğini belirtirken, kamuoyunda çok tartışılan ve TBMM’de kavgalara neden olan iç güvenlik paketine ilişkin ise, “Birçoklarının duyduğu endişeyi paylaşıyoruz” açıklamasını yaptı.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde yapılan toplantıda Melia, gündeme ilişkin soruları şöyle yanıtladı:
"LİDERLERDEN ŞİKAYET EDİLEBİLİR"
(Erdoğan’a yönelik sosyal medyadaki sözlerden yargılamalar yapılması) Bu konuda çok endişeliyim. Demokratik bir ülkede insanlar düşüncelerini ifade ettikleri için cezalandırılmamalı. Özgür toplumlar da liderlerinden şikayet edebilir, yaptıklarını eleştirebilirler. Taksi şoförü ya da 16 yaşında bir öğrenci düşüncesini açıkladığı için endişelenmesi problemli. İnsanların durumları hakkında bu da bizi endişelenen unsurlardan biri. Yalnız değiliz. Uluslararası toplumda başkaları da bu endişeleri yaşıyorlar.
"ENDİŞEYİ PAYLAŞIYORUZ"
(İç güvenlik paketi) Birçoklarının iç güvenlik paketi konusunda duyduğu endişeyi paylaşıyoruz. Polis otoritesinin arttırılarak fazla kovuşturma yapılması konusunda diğerlerinin endişesini paylaşıyoruz. Ek gözaltı süreleri, sınırsız gözaltılar ve bunun sonuçlarına dönük barışçıl gösteri yapanların endişelerini paylaşıyoruz. Uluslararası toplum ve Türk vatandaşlarının duyduğu endişeyi paylaşıyoruz. Eşitlikçi ve kapsayıcı bir vatandaşlık önemli. Bunların tekrar değerlendirilmesi gerek. Bizim işimiz hükümete doğru yasamayı göstermek değil. İşimiz dostça tavsiye vermek. Uluslararası deneyimler yaralı olabilir.
"HAYAL KIRIKLIĞI YAŞARIZ"
(Erdoğan-Obama ilişkisi) Biz Türkiye’nin istikrarlı, başarılı, haklara saygı duyan bir ülke olmasını istiyoruz. Türkiye gibi ABD de çok kompleks bir ülke. Türkiye ile ilgili ekonomik ve güvenlik çıkarlarımız var. Eşit, kapsayıcı vatandaşlık gerekli. ABD’de tüm toplum karar alım sürecinde tartışır. Doğru yola ulaşmanın yolu kamuoyu tartışmasıdır. İfade özgürlüğü din özgürlüğü gibi 230 yıl önce oluşturulan ifadeleri bugün en iyi şekilde uygulamak için hala tartışıyoruz. Bazen ulaştığımız sonuç çok net olmaz. Ama böylece halkın nasıl oy kullanacağı belli olur. İstikrar ve refah için bu bir reçetedir. Biz de bunu diğer ülkelere aktarırız. Bazen bu diyaloglarda hayal kırıklığı yaşarız.
"ELEŞTİREL MEDYAMIZ VAR"
Birçok başkanlık sistemi modeli, anayasa var. ABD elbette tek örnek değil. Bu karar Türk toplumunun ve seçilmiş temsilcilerinin vereceği bir karar. ABD sisteminde başkanın yetkilileri, kontrol ve denge sistemine dayanır. 2 ayaklı parlamentomuz var. Dolayısıyla hiçbir başkan, kongre kararı olmadan bir kanunu tek başına uygulayamaz. Başkanın yetkilerini sınırlayan iki önemli kurumumuz daha var. Yargı. Bu çerçevede Yüksek mahkeme genel olarak anayasamıza, yasaların uyup uymadığını düzenli olarak denetler. İkinci olarak da medyanın rolü. Medya, başkanın her adımını irdeler, inceler bizim sistemimizde. Bazıları bağımsız ve eleştireldir. Hükümet yanlısı bir medya yoktur. Onlar başkanla beraber uçağında seyahat edebilirler, her gün basın toplantısında soru sorabilir, röportaj yapabilirler. Onlar eleştirel ya da yarı eleştirel soru sorarlar. Bizim denge ve denetleme sistemimizde yetki birkaç ele bırakılmaz. Farklı medya grupları her gün basın toplantılarına davet edilmeli. Ve basın toplantılarında soru soranlar yönetimin arkadaşları değil ve herkes soru sorabilir.
"TOPLUM BİLİÇLENDİRİLMELİ"
Kadına karşı şiddet sadece Türkiye’ye yönelik değil. Sessiz şiddet, kapılar arkasında evlerde yaşanıyor. Kadınlar daha savunmasız. Toplumun eğitilmesi, genç erkeklerin kadınlara nasıl davranmaları gerektiği konusunda biliçlendirilmesi gibi yapılması gereken şeyler var. Dünyanın her yerinde bu sıkıntı var. Burada olan son vakalarla daha fazla tartışılıyor. Her ülke bu konuda çözüm bulmak için farklı yöntem uygulayabilir. Bu tabii ki ele aldığımız tek konu değildi.
"FIRSATI DEĞERLENDİRİN"
Tarihi kayıtların uzlaşma için daha fazla çaba harcanmasının kabul edilmesi Türk ve Ermeni haklarının yararı için önemli. Türkiye de bu sorulara işaret etmek için daha fazla şey yapabilir. Türk halkı ve Türk toplumu 1915’in 100. yıldönümünde bu fırsatı değerlendirmeli.”
Kaynak: Zeynep Şafak / Hürriyet Gazetesi