Şafak Yayla'nın memleketi Giresun'un Çanakçı İlçesi'ne bağlı Karabörk Köyü'ndeki mezarı, "Onu çıkarıp dereye atacağız" tehdidi nedeniyle ailesi tarafından üzerine ve çevresine beton dökülerek koruma altına alındı.
Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden ve operasyonda ölü ele geçirilen DHKP-C'li iki teröristten Şafak Yayla'nın 2 Nisan Perşembe günü toprağa verilmesi sırasında cenazenin köyde defnedilmesine karşı çıkan bir grubun evi taşlaması ile başlayan gerginlik giderek tırmandı.
Yayla ailesinin evine saldırı yapılacağı söylentileri sonrasında Jandarma ekipleri de çevrede önlem aldı.
ANNE YAYLA: ACIMI BANA YAŞATMADILAR
Gerginlikten yakınan ve evin jandarma tarafından koruma altında tutulduğunu belirten anne Aysel Yayla, hem cenaze sırasında, hem de sonrasında evlerinin taşlandığını söyledi.
Anne Yayla, "O günden bu yana jandarma tarafından korunuyoruz. Jandarma olmasa bize saldıracaklar. Birileri, ‘Akşam gelip, onu çıkarıp dereye atacağız' diyor. Oğlumu çıkarıp dereye atacaklarmış. Benim acımı bana yaşatmadılar" diyerek dert yandı.
"ELİMDE FENERLE SABAHA KADAR MEZARI BEKLİYORUM"
Cenazeyi toprağa verdikten sonra tedirgin günler geçirdiklerini ve tacize uğradıklarını anlatan Aysel Yayla, eve taşlarla saldırıldığını ve tehdit edildiklerini anlattı ve şunları söyledi:
"Ne olur ne olmaz diye, mezarın yanlarını ve üstünü betonla kapattık, üzerine de toprak döktük. Gece oğlumu oradan mezardan çıkarıp alırlarsa ne yapacağız? Dinimizde mezarı yaptırmak için 6 ay geçmesi lazım. Ama korkudan, ne olur ne olmaz diye bu tedbiri aldık. Sabaha kadar balkonda el feneri ile mezara bakıp oğlumu bekliyorum. Ben bir anayım, acılıyım. İçim yanmış. Aslan gibi 24 yaşındaki oğlum gitmiş. Niye gitmiş, ne olmuş? Niye bu hale geldiler? Onun için mezara beton döktürdük?"
BABA YAYLA: BU YAŞTA ÖLÜMÜ SEÇMİŞSE SAYGI DUYUYORUM
Baba Şinasi Yayla ise, çocuklarının merhametli insanlar olduğunu ileri sürerek, şunları söyledi:
"Maddi sebeplerden dolayı çocukluğumda elde edemediğim imkanları oğullarıma sunmaya çalıştım. Okumaları için telkinde bulundum, her zaman güzel yerlere gelmelerinin hayalini kurdum. Eğer oğlum bu yaşta ölümü seçmişse ona saygı duyuyorum. Ölen savcı kardeşime Allah rahmet eylesin. Ben oğlumun tarafında olmak zorundayım. Ama inanın, savcı kardeşime de üzüldüm. Onu da yetiştiren bir anne ve baba var. Fakültelerde dereceler alana kadar anne ve babası neler yaptı kim bilir? Savcı kardeşimin en çok annesine, babasına üzülüyorum. Onlar da bir düş içinde. Hayal kırıklığına uğramışlar. Belki hayalleri yarım kalmış. Çok üzülüyorum. Onlara da başsağlığı diliyorum."
"BAŞARILI OPERASYON DENİLMESİ AKILLA ALAY ETMEKTİR"
Güzel şeyler düşünerek hayata devam etmek zorunda olduklarını dile getiren Şinasi Yayla, "Benim oğlum kesinlikle oraya öldürmeye gitmedi. Çünkü öyle olsa girdiği gibi kafasına sıkar, çıkar gider. Bu olay benim için kötü bir tesadüf oldu. 6 saat pazarlık sürdü. Bu süre içinde her şey çözülürdü. Ülkeyi yöneten bir insanın üç kişi öldükten sonra, ‘Başarılı bir operasyondu' demesi sanki insan beyniyle, aklıyla alay etmek. Bir ülkeyi yöneten insan daha inandırıcı ve daha sağlam olmalı. Şimdi doğrular da söylense artık inanamam" dedi.
Kaynak: Hakan Kabahasanoğlu / DHA