CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, muhalefen partilerinin Çanakkale Savaşları'nın 100'üncü yıldönümü kutlamalarına çağrılmamasını eleştirdi.
Seçim çalışmaları kapsamında yurtdışındaki seçmenlerle bir araya gelmek üzere dün Almanya’ya giden Kılıçdaroğlu, uçaktaki sohbetinde özetle şunları söyledi:
(CHP tabanından HDP’ye kayma olduğu iddiasıyla ilgili) Tabanımızdan oy kayması bir yana, gelecek oylar var. Sorun yaşayan ve sorunu aşmak isteyenler CHP’ye oy verecek.
(Koalisyon tartışması) Oy versinler tek başımıza iktidar olalım. Bu sorunları birlikte aşalım. O yüzden bu aşamada koalisyon tartışmanın doğru olduğunu sanmıyorum.
(Kaynak tartışması) Tartışılması seçim bildirgemizin gücünü gösterir. Kaynak elbette tartışılır ama bu tartışmayı en son yapacak olan iktidar partisidir.
Cumhuriyet hükümetlerinden 1 trilyon 90 milyar dolar daha fazla kaynak kullanacaksınız sonra CHP’ye ‘Kaynak nerede’ diyeceksiniz. Türkiye zengin bir ülkedir, kaynağı vardır. Ek kaynak 57 milyardır o da GSMH’nın 2.9’udur. İktidar hedefi güden bir parti olarak GSMH’nın 2.9’unu halk lehine kullanamayacaksanız niye iktidar oluyorsunuz? B
ütün saygın iktisatçılar, seçim bildirgemizin doğru ve kaynak açısından da sorunsuz olduğunu zaten kabul ediyor. Karşı çıkan sadece AKP...
HESABINI VERMELİ
AKP’nin oy kaybını herkes gibi Sayın Cumhurbaşkanı da görüyor. Yeni bir iktidarın, kendisi ve AKP için nasıl bir fatura çıkaracağını da çok iyi biliyor. O yüzden partisinin muhalefete düşmesini istemiyor.
Herhalde 17-25 Aralık yolsuzluklarının hesabı sorulacaktır.
SARAY’A GİTMEM
(Çanakkale’ye muhalefetin davet edilmemesi) Çanakkale’ye niye çağırılmadığımızı hükümete sorun. Elbette Çanakkale’de olmak isterdik. Çanakkale hepimizin ortak duygu alanını oluşturuyor.
Abdullah Gül beni davet ederdi, ara sıra görüşürdük. Elbette bu, Erdoğan beni davet ederse gideceğim anlamına gelmez. Olağanüstü bir durum yoksa davetine icabet etmeyiz. Saray’a gitmem.
Bina kaçak, devletin başı hukuk devletinde kaçak yerde oturmaz. (Cumhurbaşkanı’na hakaret tutuklamaları) Kim olursa olsun hakareti uygun görmüyoruz.
Eleştiri sınırları içinde insanların kendi düşüncelerini açıklaması demokrasinin gereği. Ancak bazen sert eleştiri hakaret olarak algılanıp insanlar hapse atılıyor. Bizim karşı çıktığımız bu.
Politikacı sert eleştirilere tahammül etmek zorundadır. Sert eleştiriye muhatap siyasetçinin de dönüp, kendisini de sorgulaması gerekir.
Cumhurbaşkanı’nın toplumu kucaklaması lazım. Siz bir kesimini kucaklayıp diğer kesimini dışlarsanız bu tür tepkiler kaçınılmazdır.
Kaynak: Hürriyet