IŞİD’ın Suriye sınırındaki Tel Abyad’dan, PYD birliklerince yenilgiye uğratılıp gönderilmesi, Türkiye’nin çıkarlarına uygun bulunmakla birlikte; “etnik temizlik” iddiaları sebebiyle, PYD bakımından bir “sınav alanı”na dönüştüğü vurgulandı.
Bu “sınav” kapsamında PYD’den, “Niyetimiz Kürtleştirme değil” taahhüdü ve buna uygun eylemsellik bekleniyor.
“Suriye’ye müdahale” tartışmalarına “netlik kazandırma” amacıyla Ankara’nın güncel yaklaşımlarına ilişkin bilgi veren üst düzey bir yetkili, “Türkiye’nin ulusal güvenliğinin gerektirdiği her türlü tedbirin, sırası geldikçe” alınacağını vurguladı.
IŞİD ile kıyaslandığında, PYD’yi bölgede “konuşulabilir, rasyonel bir oyuncu” diye tanımlarken, “PYD ile kanalların açık olduğunu, mesajların gelip gittiğini” kaydeden yetkili, şu değerlendirmeyi yaptı:
“PYD ile Türkiye’nin ilişkisi, PYD”nin alacağı tutuma bağlı. PYD eğer burada yapıldığı söylenen ve görünen etnik temizlik, fütuhat gibi uygulamaları sadece DAEŞ ile mücadele kapsamında olduğunu, yani ‘onların bayrağını indirdiğimiz için bizimkini koyduk; Tel Abyad’ı Kürtleştirme gibi bir niyetimiz yok’ derse mesele yok. Ama Kürtleştirme gibi bir niyet varsa, mesele var. Kürt-Arap çatışmasını fitili, Türkiye’nin sınırları boyunca ateşlenirse, bu ateş Türkiye’yi de yakar.”
DÖNÜM NOKTASI
Hükümete bakıldığında, IŞİD’e yönelik bugüne kadarki “ılımlı” tutumunda belirgin bir değişim yaratan dönüm noktası da gün yüzüne çıkmaya başladı:
Şam rejiminin
“Halep’in kuzeyini bıraktık” dediği IŞİD’in muhtemel bir saldırısı sonucu Türkiye’ye yönelecek yeni ve şiddetli bir göç tehdidi tehlikesi.
Ankara’yı alarme eden gelişme şöyle: İdlib’in düşmesinin ardından Haseke’de bir toplantı gerçekleşiyor. Toplantı tarihi: 28 Mayıs. IŞİD ile Suriye rejiminin “adamları” arasında. Rejim
“rejim yetkilileri” IŞİD’e “Buraya harekât yaparsanız biz de size havadan destek veriyoruz” diyor.
Aslına bakılırsa, Şam rejiminin bugüne dek başka noktalarda da IŞİD’e hava desteği verdiği biliniyor. Yani ilk değil. Ancak bu kez tarif edilen bölge çok yakınımızda. (Öncüpınar ve Cilvegözü sınır kapılarına yakın.)
4 milyon kişilik bir nüfusu kapsıyor. İşte Ankara, rejim destekleri bu olası IŞİD saldırısının ilkinden de geniş ve şiddetli bir göç dalgası sonucu doğuracağını hesaplayarak diğer koalisyon güçlerini de harekete geçiriyor.
Bu doğrultuda ABD’nin IŞİD’e yönelik bir hava harekâtı gerçekleştirdiği kaydediliyor. (Ancak kalkış noktası İncirlik Üssü olmadığı notunu düşelim.)
Diğer yandan, bu gelişmeye bağlı olarak, Türkiye’den yönelen bir topçu atışı da yok. Fakat bu durum belirtilirken “henüz” ifadesi kullanılıyor...
Yetkililer, Türkiye’nin sınırındaki ulusal güvenlik konusunda zaten uzun süredir değişik kademelerde (askeri, idari, hukuki) tedbirler alındığını anımsatarak, “her türlü tedbirin sırası geldikçe alınacağını”, devlet olmanın bunu gerektirdiğini yineliyor.
51. MADDE ANIMSATILIYOR
Peki, hukuki altyapı ne kadar sağlam?
Bu soruya “hukuki zeminin var olduğu” yanıtı geliyor. Irak’ın vaktiyle, IŞİD tehdidi bağlamında 51. madde kapsamında BM’ye başvurduğu anımsatılıyor.
Üst düzey yetkili, IŞİD ile El Kaide arasındaki farkı ise El Kaide’nin Batı hedeflerine yönelik olduğunu, buna karşılık IŞİD’in böyle bir “territory” yerine biat isteyen bir yapıda olmasıyla izah ediyor.
Türkiye’nin ISİD’e destek olduğu yaklaşımını kabul etmeyen yetkili, IŞİD’in Türkiye’de tabanı olmadığını ancak Türkiye’nin coğrafi olarak tıpkı uyuşturucu gibi yabancı insan geçişinde de transit bir ülke konumunda olduğunu, yanı sıra 2 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan
“açık kapı” politikasıyla birlikte, IŞİD’in küresel network becerisinin de yabana atılmamamsı gerektiğini belirtiyor.
ORGENERAL HUDUTİ KİLİS'te
2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti dün askeri helikopter ile Kilis’e gitti. (sağda) Kilis Valisi Süleyman Tapsız’ı (solda) makamında ziyaret etti. Daha sonra Orgeneral Huduti ve beraberindekiler,
öğleden sonra da sınır hattındaki hudut karakollarını denetledi.
Kaynak: Çiğdem Toker / Cumhuriyet |