Erdoğan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Akademik Yıl açılış töreninde konuştu. Erdoğan'ın özellikle 49 rehinenin kurtarılmasına ilişkin sarfettiği sözler adete itiraf niteliğindeydi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon Atatürk Alanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde vatandaşlara hitap etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında Kobani eylemleri ve artan şiddet olaylarına değindi.
Soğukkanlı olunmasını isteyen Cumhurbaşkanı, içerideki maşaları kullanarak sokakları terörize etmek isteyenler olduğunu belirterek ''Bunu başaramayacaklar, hesabını soracağız" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kobani tezkeresi önerisine de yanıt veren Erdoğan, ''Anamuhalefet partisinin başındaki zat Esed'i korumak için mi bu adımları atıyor. Şimdi çıkmış akıl veriyor, 'Kobani'ye yönelik tezkere' sen o aklı kendine sakla. Böyle konuşmak istemezdim bu makamdan ama artık bir cumhurun başı olarak bunları söylemek, konuşmak durumundayız'' şeklinde konuştu.
Konuşmasına Bingöl'deki silahlı saldırıda şehit olan polislere rahmet, yaralananlara acil şifalar dileyerek başlayan Erdoğan, Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker ile telefonda görüştüğünü belirterek, durumunun iyi olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Emniyet birimlerimiz bu hainleri ölü ele geçirdi, diğer sorumluların yakalanması için operasyon devam ediyor. Milletimizin ve emniyet teşkilatımızın başı sağolsun" diye konuştu.
'TÜRKİYE KARARLI ŞEKİLDE HEDEFLERİNE DOĞRU İLERLİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi büyütmek için, şehirlerimizi imar, ihya etmek için inşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gece gündüz demeden koşturmaya devam edeceğiz. Türkiye hamd olsun ekonomisiyle, demokrasisiyle huzurlu iç politikası, aktif ve barışcı dış politikasıyla çok kararlı şekilde hedeflerine doğru ilerliyor" dedi.
Erdoğan, 19 gün sonra Cumhuriyet'in kuruluşunun 91. yıl dönümünün kutlanacağını, 9 yıl sonra da 100. yıl dönümünün idrak edileceğini belirterek, 2023 için belirlenen hedeflere adım adım ilerlendiğini vurguladı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ekonomide büyüme devam ediyor. 12 yıl önce 230 milyar dolardan aldığımız milli gelir şu anda 820 milyar dolar. 2023'e kadar çok çalışacak, inşallah bunu 2 trilyon dolara kadar yükselteceğiz. Kişi başına milli gelir 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolara çıktı. Daha çok çalışacağız, inşallah 2023'te 25 bin dolara hep birlikte yükselteceğiz. İhracaatımız 12 yıl önce 36 milyar dolardı, şu anda dün açıklanan rakamlarla bu yıl sonu itibarıyla bunun 160 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Şu anda 157 milyar dolardayız, ama 160 milyar dolara çıkması tahmin ediliyor. İnşallah bu gayretle bunu da gerçekleştireceğiz. İhracaatımızı da katlayarak artıracak 500 milyar dolar rakamına inşallah 2023'te ulaşmış olacağız. Sadece ekonomi de değil demokratikleşme de, özgürlükler de, toplumsal barış, huzur ve kardeşlikte de Türkiye'yi kat kat büyütecek ve bölgesinde önder, lider, örnek bir Türkiye'yi daha güçlü inşa edeceğiz."
'TÜRKİYE TARAF DEĞİLDİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin son derece hassas ve kritik bir süreçten geçtiğine dikkati çekerek, Irak ve Suriye'de son derece kanlı çatışmalar yaşandığını hatırlattı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bütün bu hadiseler karşısında biz Türkiye'yi güvenli, istikrarlı ve huzurlu bir şekilde inşallah güçlendirmeye çalışıyoruz. Trabzon'dan tüm ülkeme, tüm milletime, tüm dünyaya açık açık ifade ediyorum; Türkiye bölgemizde yaşanan çatışmaların hiçbirinde taraf değildir. Türkiye hiçbir mezhebin, hiçbir etnik kökenin yanında ya da karşısında değildir. Bütün bu krizler başladığından itibaren bizim tarafımız hep barış oldu, diyalog oldu. Bizim tarafımız hep insanların özgürce ve emniyet içinde yaşamaları oldu."
Suriye ve Irak'ta Arap, Türkmen, Kürt, Ezidi, Süryani hiçbir ayrım yapmadıklarını, Şii, Sünni, Nusayri, Müslüman, Hristiyan, Musevi gibi ayrımlara asla prim vermediklerini vurgulayan Erdoğan, "Çünkü biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdiğimizi hep söyledik ve söylüyoruz. Bizi ne ülkemizin belli bir kısmı ne de dünya ülkeleri hala anlamadı, anlamamakta ne yazık ki direnenler var" diye konuştu.
'HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALDIK'
Bölgedeki tüm terör örgütlerine karşı son derece ilkeli, son derece sorumlu ve dik bir duruş sergilediklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çünkü biz ülkemizde 30 yılı aşkın bir süredir bölücü terör örgütüne karşı, PKK'ya karşı çok insanımızı kaybettik. Aynı şekilde şimdi de Irak'ta başlayan Suriye'de palazlanan ve hala Irak'ta ve Suriye'de terör estiren IŞİD'e karşı da aynı tavrımızı sürdürüyoruz. Bunun dışındaki terör örgütleri, onlar da bizim için bir tehdittir ve onlara karşı da her türlü tedbiri aldık, alıyoruz ve alacağız."
Irak ve Suriye'deki çatışmalardan kaçanlara Türkiye'nin kapılarını açtığını, imkanlarını seferber ederek 1.5 milyon insanı misafir ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Niye Bu, bizim insanlık anlayışımızdır. Vicdani anlayışımızdır, İslami anlayışımızdır. Biz bundan dolayı bunları yaptık" dedi.
Ülkelerinden kaçanların terörist eylemlerin, kurşunların, bombaların altında bırakılamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Katil, devlet terörü estiren bir Esed rejiminin altında bırakamazdık. Onlar, bu ülkeye hicret ediyorlarsa biz onlara ensar olmaya mecburduk. Biz de bunu yaptık, hala yapıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin bugüne kadar 4.5 milyar dolar harcama yaptığına işaret eden Erdoğan, Avrupa'da 130 bin sığınmacı bulunduğunu ve Avrupa ülkelerini bundan dert yandığını, Türkiye'nin ise 1.5 milyon sığınmacıyı misafir ettiğini, Batı'ya göre Türkiye'nin farklılığının da buradan kaynaklandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Suriye ve Irak'taki hiçbir etnik köken, hiçbir mezhep arasında ayrım yapmıyoruz. Aynı şekilde terör örgütleri arasında 'Bu iyidir, bu kötüdür' gibi bir ayrıma asla gitmiyoruz. Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren bu hadiseler karşısında, uluslararası hukuk içinde, ilkeli, sorumlu, sağduyulu bir tavır sergiliyoruz. Bölgede akan kanın bir an önce durması, insanların evlerine dönebilmesi, Irak ve Suriye'de herkesi kucaklayan, adil sistemlerin kurulması için elimizden ne geliyorsa yaptık, yapıyoruz. Tereddüt etmeden yapıyoruz."
Kurban Bayramı'nın son gününde İslahiye'deki kampı ziyaret ettiğini ve mültecilere seslendiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, ülkelerine dönmelerinden bahsettiğinde yükselen alkışın görülmeye değer olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Kimse kolay kolay gurbette evindeki huzuru bulamaz" ifadesini kullandı.
'SURİYE HALKI KARDEŞİMİZ'
Kamptaki çadırları ziyaret ettiğini, onlarla dertleştiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onların hepsi Türkiye'ye, bizlere dua ediyorlardı. 'Siz bizi Esed'in zulmünden kurtardınız' diyorlardı. Bazı komşu ülkelerin kalkıp da Esed rejimini korumak için hala elinden geleni yapmaları akla ziyandır. Örgüt olarak teröristler olduğu gibi, devlet bazında da devlet terörü estirenler var. İşte bunun örneği de Suriye'dir, Suriye'nin şu andaki yönetimidir, rejimidir. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Bizim Suriye halkıyla bir sorunumuz yok ama Suriye yönetimiyle, evet, terör estirdiği için bir sorunumuz var. 250 bine yakın insanı öldüren böyle bir rejime biz nasıl alkış tutabiliriz?
Halkı Müslüman olan bazı ülkeler, eğer Esed rejimine sahip çıkıyorlarsa bunun hesabını bu dünyada da ebedi alemde de veremezler. Hala bunlar üzerinden parasal destekten bahsedenler, silah, mühimmattan bahsedenler bunun hesabını veremezler. Dürüst olmaya mecburuz. Esed rejiminin kimyasal silahlarla, konvansiyonel silahlarla insanları katletmesinin hiçbir izahı olamaz."
Erdoğan, 1.5 milyonu Türkiye'de, 1.5 milyonu Lübnan'da, 1 milyonu Ürdün'de, bir kısmı da Irak ve diğer ülkelerde olanlarla yaklaşık 5-6 milyon Suriyelinin vatanları dışında yaşadığını anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye'nin bölge meseleleri karşısında ilkeli, dik ve hukuk içindeki duruşu hem Türkiye içinde hem dünyada bazı çevreleri ciddi şekilde rahatsız ediyor. Büyüyen Türkiye ekonomisi hem içeride hem dışarıda birilerini ciddi şekilde rahatsız ediyor. Demokratikleşme alanında attığımız adımlar, özellikle de kardeşliğimizi güçlendirecek çözüm süreci, içeride ve dışarıda birilerini rahatsız ediyor. Önce 'Türkiye teröre destek veriyor' diye algı operasyonu yaptılar, başarılı olamadılar. Ardından Türkiye ekonomisine karşı algı operasyonu başlattılar, başarılı olamadılar. Kredi derecelendirme kuruluşlarını devreye soktular, onunla başarılı olmaya çalıştılar, onda da başarılı olamayacaklar.
'GEZİ'DE BAŞARAMADILAR ŞİMDİ DE...'
Şu anda da içerideki piyonlarını, maşalarını kullanarak sokakları terörize etmek gibi alçakça bir yöntemi uygulamaya başladılar, inanın bunu da başaramayacaklar. Gezi olaylarında başaramadılar, 17 Aralık, 25 Aralık darbe girişimlerinde başaramadılar. 30 Mart seçimlerinde, 10 Ağustos seçimlerinde başaramadılar. Şimdi de bu kirli oyunlarında başarılı olmayacaklar."
Son birkaç gündür yaşanan şiddet, Vandallık ve yağmacılık olaylarında 31 kişinin hayatını kaybettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu binalarına, belediye otobüslerine, esnafın işyerlerine, Kızılay'ın kan araçlarına bile alçakça saldırıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türk bayraklarına haince saldırdılar. Atatürk'ün büstünü kırdılar, yıktılar. Ne yazık ki ana muhalefet partisi, bakıyorsunuz, bunlara sahip çıkıyor. Aynı şekilde, yine parlamentoda bir parti ne yazık ki bunlarla beraber hareket ediyor, eylemlerde bunlarla beraber hareket ediyor. Ana muhalefet partisi ile bu parti, tezkere olayında da beraber hareket ettiler. Orada tezkereye karşı çıkanlar, şimdi Türkiye'nin Kobani'ye asker göndermesini konuşuyorlar. Biz, Kobani'den 200 bin insanı içeri aldık, onların insani yardım ve bakımlarını üstlendik.
'O AKLI KENDİNE SAKLA'
Olay sadece Kobani mi, olay sadece Kobani'deki Kürt kardeşlerimiz mi Suriye'de 200 bin, 250 bin insan öldürülürken sesi çıkmayan ana muhalefet partisi ile bu muhalefet partisi, şimdi ne oldu da bunların sesi çıkıyor Anamuhalefet partisinin başındaki zat Esed'i korumak için mi bu adımları atıyor Şimdi çıkmış akıl veriyor, 'Kobani'ye yönelik tezkere'. Sen o aklı kendine sakla. Böyle konuşmak istemezdim bu makamda. Ama artık bir cumhurun başı olarak bunları söylemek, konuşmak durumundayız. Türkiye, bu şiddete, bu vandallık ve yağmacılığa asla boyun eğmez. Tarih boyunca boyun eğmedi, bugün de eğmez, yarın da eğmeyecek. Bunların canı yanmıyor."
'HESABI SORULACAKTIR'
Konuşmasında izinsiz gösterilere değinen Erdoğan, ''O Vandallar, o yağmacılar, Türk bayrağına saldıran o hainler er ya da geç bulunacak, hepsinden de bunların hesabı sorulacaktır' dedi.
Türkiye'nin iç ve dış politikasını teröristlerin, sokak serserilerinin şiddet eylemleriyle belirleyecek bir ülke olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Hem sokaktaki o maşalar, hem de onların iplerini tutan efendileri bilsinler ki Türkiye sokak eylemlerinden korkup istikamet değiştirecek bir ülke de değildir" görüşüne yer verdi.
Gereken ne ise devletin onu yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Sokaktaki şiddet durduğunda da bu şımarıklığın, hukuk içinde hesabı mutlaka sorulacak. Ben buradan Trabzon'dan, tüm Karadenizli kardeşlerimden, 81 vilayetimizdeki tüm vatandaşlarımdan bu olaylar karşısında soğukkanlı, itidalli olmalarını rica ediyorum. Bakın tuzak çok açık. Kobani'yi bahane ederek sokağa çıkıyorlar. Aslında amaçları huzuru bozmak, ülkenin huzurunu kaçırmak, öfkeyi büyütmek, nefreti büyütmek, kardeşliğimizi sabote etmek. Parlamentoda malum siyasi partinin dışındaki partilerden bakıyorsunuz bir tanesi aynen onunla hareket ediyor, bir diğeri de maalesef bir temkinli duruş zannediyoruz, o da bakıyoruz hala yine iktidarla uğraşıyor. Ya bırak, sen iktidarla uğraşmayı. Şimdi hep birlikte, birlik beraberlik zamanı olan böyle bir dönemde, bu yapılan teröre karşı el birliği zamanıdır, güç birliği zamanıdır. Bu tuzağa düşersek kaybeden hep birlikte millet olur. Ama biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Öfkesine yenilen, bu hainler karşısında sabrını, itidalini muhafaza edemeyen, inanın bunların tuzaklarına düşmüş olur, bunların ekmeğine yağ sürmüş, bunların arzularını yerine getirmiş olur''
Erdoğan, ''Bunlar istiyorlar ki Türk ile Kürt birbirinden nefret etsin, bunlar istiyorlar ki Türk ile Kürt birbirine öfke beslesin. Bunu tarihin hiçbir döneminde başaramadılar. Bugün de başaramayacaklar. Biz de aziz milletimizle, sağduyumuz ve itidalimiz ile bu kirli tuzağı bozacağız'' dedi.
''Kobani diyorlar, Allah aşkına Kobani'ye Türkiye'den başka yardım eli uzatan ülke var mı Kobani'yi Türkiye'den başka dert edinen ülke var mı ''diye soran Erdoğan, Halep'i, Humus'u, İdlib'i, Dera'yı, Lazkiye'yi, Musul'u, Kerkük'ü Erbil'i ne kadar kendimize dert edindiysek, Kobani'yi de o kadar kendimize dert edindik'' ifadelerine yer verdi.
Kobani'den sadece birkaç gün içinde 200 bin insanın Türkiye'ye sığındığını anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Onlara kapımızı açtık, ekmeğimizi suyumuzu onlarla paylaştık. 'Türkiye Kobani'ye yardım etmiyor' diyerek, hem içeride hem dışarıda Türkiye'yi hedef yapmak en başta nankörlüktür.
Hem Mecliste tezkere oylanırken karşı çıkacaksın, hem de 'Türkiye Kobani'ye yardım etmiyor' diye, şımarıkça şiddet çağrısı yapıyorlar. Kimler yapıyor bunu Bakıyorsun işte o. Maalesef partinin milletvekilleri... Ve kalkıp şu anda iktidar partisine doğru yürüyerek, molotoflar atarak, bu molotofkokteyleriyle, bunu atmak suretiyle bombalama. Maskeler, nedir o maskeler Demek ki sen teröristsin. Eğer terörist değilsen o maskeyi çıkar yüzünden. Tabii bunlara yönelik ayın 14'ünden sonra gerekli tüm tedbirler alınacaktır ve azami ölçüde yasalarda gerekli değişiklikler yapılacaktır. Bu kervan, barış kervanıdır. Barış kervanını tehdit eden hangi unsurlar varsa, bunlara karşı hukuki zemin çok daha güçlü hale getirilecektir. Kusura bakmasınlar bu tür alçakça hareketlere prim vermeyiz.''
'ÇÖZÜM SÜRECİ, ŞIMARIKLIĞA GÖZ YUMMAK DEĞİLDİR'
Erdoğan, "çözüm sürecinin şımarıklığa göz yummak olmadığını" vurguladı ve ''Çözüm süreci gayrimeşruluğa, illegaliteye müsamaha göstermek değildir. Çözüm süreci boyun eğmek değildir, tehditlerden korkup geri çekilmek değildir. Eğer birileri çözüm sürecini böyle şımarıklık olarak anlıyorlarsa çok büyük bir yanılgının içindeler" görüşüne yer verdi.
Kendilerinin samimi olarak akan kanın durmasını, gözyaşlarının dinmesini, barışın ve huzurun tesis edilmesini istediklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
''Fakat bir taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çıkacaksın barıştan bahsedeceksin, sevgiden bahsedeceksin, saygıdan bahsedeceksin. Ondan sonra da sıkılmadan utanmadan milleti sokağa davet edeceksin. Ondan sonra kalkıp bir de 'ben bunu şiddete karışmak suretiyle demedim'. E ne diye dedin İşte o sokağa davet ettiklerin ellerinde taşlarla, sopalarla, molotoflarla ve silahlarla, polisimizin, askerimizin, tüm güçlerimizin üzerine saldıkları gibi kamu binalarını yaktılar yıktılar, aynı şekilde kamu araçlarını yaktılar, yıktılar, aynı şekilde vatandaşımızın araçlarını yaktılar, yıktılar, okulları yaktılar yıktılar, hastaneleri yaktılar, yıktılar. Bu kadar şeyler açıkça ortada. ''
Kendilerinin sorunların sokakta değil, dağda değil, silahla değil, konuşarak ve siyaset zemininde çözümünü istediklerini ifade eden Erdoğan, siyaseti değil, şiddeti ve terörü tercih edenlerin çözüm sürecine hiç bir katkı sağlamayacağını söyledi.
'ELİMİ, BEDENİMİ, CANIMI KOYDUM'
Erdoğan, ''Silahlı efendilerinden korkup, iradelerini ayaklar altına alanlar, gençlerin, çocukların arkasına saklanıp korkakça siyaset yapıyormuş gibi yapanlar, çözüm sürecine katkı sağlayamazlar. Bakın bu meseleye, çözüm sürecine, kardeşlik sürecine, elimi, bedenimi, canımı koydum. Her ne pahasına olursa olsun 77 milyonun kardeşliğini tesis etmek için, barış ve huzur için son nefesime kada da mücadele etmeye devam edeceğim. Çünkü biliyorum ki bu millet bizimledir" şeklinde konuştu.
Milletin çizdiği istikamette, hem Türkiye'yi hem kardeşliği büyütmek için mücadelelerinin asla kesintiye uğramayacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bizimle yol yürümek isteyenlerle, bu çözümü ortak akılla inşa etmek isteyenlerle biz yol yürürüz. Ama korkarak, ürkerek, silahlı efendilere boyun eğerek, her gün farklı bır kılığa girenlerle çözüme ulaşılamayacağını da çok iyi biliriz. Sizlerden tekrar rica ediyorum, aziz milletimizden tekrar rica ediyorum. Öfkesine mağlup olan, bu alçakların tuzağına düşer, kardeşine karşı nefret hissine kapılan bu hainlerin tuzağına düşer. Büyük bir ülkenin büyük bir milleti olarak bu şiddete, bu Vandallığa, bu ahlaksızlığa karşı dimdik fakat itidalli durmayı hep birlikte sürdüreceğiz. Kardeşlerim, şu anda Güneydoğu'da veya farklı yerlerde ölenler, öldürenler kim diye baktığınız zaman orada Kürt vatandaşlarımı göreceksiniz. Araçları yakılanlar kim, Kürt vatandaşları. Ve adeta nokta nokta herşeyi tespit etmişler, mağazaları yakıp yıkıyorlar. O mağazalar onların dünya görüşünü paylaşmadığı için sadece yakmakla kalmıyorlar, bir de yağmalıyorlar. Daha bunun özgürlükle, bunun barış ortamıyla ne alakası var ''
'GENÇLERİMİZİN KIŞKIRTMALARA DİKKATLİ OLMALARINI RİCA EDİYORUM'
Polisin, askerin istihbarat birimlerinin fedakarca çalıştıklarına işaret eden Erdoğan, ''Hem bu olayları durduracak, hem de tekrar ediyorum bunun hesabını sorumlularından soracağız. Özellikle gençlerimizin kışkırtmalara, tahriklere son derece dikkatli ve hassas olmalarını rica ediyorum. Onların istedikleri gençlerimizin sokağa dökülmesi, onların diledikleri öfkenin, nefretin büyümesi. Onlara istediklerini asla vermeyeceğiz'' ifadelerine yer verdi.
Hep birlikte çok çalışacaklarını, kardeşlik hukukunu ve bu hukukun içinde ekonomiyi, demokrasiyi, özgürlükleri daha da büyüteceklerini bildiren Erdoğan, ''Enerjisini boşa harcayan, gereksiz tartışmalara harcayan bir ülke değil, enerjisini birliğe, kardeşliğe, kalkınma ve ilerlemeye sarf eden bir ülke olacağız'' dedi.
Erdoğan, Rabia işareti yaparak, ''Her zaman söylediğimi yine söylüyorum. Tek millet diyorum, tek bayrak diyorum, tek vatan diyorum, tek devlet diyorum. Bizim bu Rabia işaretimizi kaybetmeyeceğiz. Bugün açılışımızı yaptığımız eser ve hizmetlerin Trabzon'a ve Trabzonlu tüm kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum'' şeklinde konuştu.
Başbakana, bakanlara bu hayırlı hizmetleri tamamladıkları için, Trabzon'a 10 Ağustos'ta kendisine verdiği güçlü destekten dolayı teşekkür eden Erdoğan, "Hiç durmayacağız, hiç duraksamayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Trabzon için Türkiye için eser ve hizmet üretmeye devam edeceğiz. Trabzon bizimle olduğu müddetçe, Trabzon'un hayır duası bizimle olduğu müddetçe bize durmak, duraklamak yok. Allah yar ve yardımcımız olsun, yolumuz bahtımız açık olsun'' diyerek sözlerini tamamladı.
‘ANLADIKLARI DİLDEN KONUŞACAĞIZ’
Şu anda Türkiye'de bakıyorum ki bazı siyasiler çıkmış şunu konuşuyor, 'Tezkereye oy vermedik ama yeni bir tezkere'. Nedir 'Sadece Kobani'ye yönelik bir tezkere yapabiliriz'. Ya insaf be. Şimdi Kobani'den 200 bin insanı Türkiye evine almış onlara ev sahipliği yapıyor ama sen 200 bin insanı öldüren Esed'i korumak için mi bunu yapıyorsun Suriye'de devlet terörü var ve bu devlet terörünün başı da Esed'tir.
'Biz Amerika'ya da söyledik, üç şeyi halletmediğiniz sürece bu işin içinde olmayız. Bir, uçuşa yasak bölge ilan edilecek. İki, güvenli bölge ilan edilecek. Üç, eğit-donat yapacağız. Bunlar başarılması halinde yaparız. Önemli olan bir şey daha var, o da bir defa Suriye'deki rejime yönelik adımları da kararlı bir şekilde atacağız. Eğer bunlar hedeflerin içinde varsa böyle bir şeye olumlu bakabiliriz. Bunlar olmadığı sürece biz burada yer alamayız, rol alamayız.
Bölücü terör örgütü bu işin baş sorumlusudur. Yani o çocukların eline molotofları verenler, taşları verenler bunlarla beraber hatta silahı verenler, işte polisimizi, polislerimizi şehit edenler ortada. Bütün bunlara karşı polisimiz ne yapacak, hala kalkan mı tutacak Kusura bakmasınlar, kimse de bu konuda bize akıl vermesin. Artık ne polisimizin ne askerimizin kalkanla bu işin önüne geçmesi mümkün değil. Gereği neyse askerimiz de polisimiz de bundan sonra onu yapacaktır.
Şehirlerimizi yangın yerine çevirmek isteyenler kimler? Okulları, hastaneleri yakıyorlar, bindiği araçları yakıyorlar. Anladıkları dil neyse o dille konuşacağız. Yapılması gereken neyse yapacağız. Malum siyasi parti kendi iradesini bir kez daha ayaklar altına almıştır.
'NE VERDİYSEK VERDİK, İŞİ BİTİRDİK Mİ ONA BAK'
Suriye ve Irak krizi karşısında soğukkanlı şekilde davrandık. Suriye bu kadar şımarıyorsa şımarmasının nedeni ona bu silahları veren ülkelerdir.
Bunlarda (IŞİD) her şey canice, o yüzden soğukkanlı davranmak gerekiyorduk. 102 sabırlı davrandık, 49 kardeşimizi kurtarmış olduk. Ne verdiysek verdik, işi bitirdik mi sen ona bak.