Gözaltına alınanlarla hiç tanışmasak da ne bizler onlara ne de onlar bize yabancıydı. Ali Fuat Yılmazer'le hiç karşılaşmadım mesela, Yurt Atayün'ü hiç görmedim.
Ama bir dönemin anlı şanlı Emniyet Müdürleri olarak bilir, yazdıkları fezlekelerin altındaki imzalarından tanırım kendilerini.
Bu isimler hakkında kaç kez suç duyurusunda bulunduğumuzu hatırlamıyorum.
Silivri yargılamalarında isimlerinin anılmadığı gün yoktu. Her gün ve her gün, tarafsızlığına inanmak istediğimiz Hakim ve Savcılar önünde yakındık durduk.
Ama serzenişimiz de hukuk mücadelemiz de sonuçsuz kaldı hep.
Bugün ise bu isimleri soran ve yorum isteyen gazetecilere "yorum yok" diyorum.
BUGÜN KONUŞMAYACAĞIM
Bu kişilerin Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK, Devrimci Karargah ve daha birçok soruşturma süreçlerinde yaşattıkları zulme şahitlik ettim.
Evet, 1 Temmuz 2008'den beri şahidim. Oradaydım, gördüm!
Ama bugün konuşmayacağım. Çünkü bu soruşturmalarda gerçekleştirdikleri hukuka aykırı uygulamalar sebebiyle gözaltına alınmadılar.
Geçmişte yaşatılan zulümden elbette hesap sorulmalı. Ama bu başka davalara payanda haline getirilmemeli.
Aksi halde hukukun başkalarının amaçları doğrultusunda eğilip bükülmesinde bizim de payımız olur.
Geçmişte Yılmazer, Atayün, Köse, Akyürek, Ekizoğlu tarafından yapılan hukuksuz uygulamaların, bugün Selam Tevhid Örgütü Soruşturması'nda onlara yapılmasına ise gönlüm razı olmaz.
Evet, razı olmaz. Ne olursa olsun "adil" olarak yargılansınlar.
Silivri ve Beşiktaş Adliyelerinin koridorlarında bizlere yaşatılanları onlara reva görmem, göremem.
Ama yaşattıklarının hesabının sorulmasının takipçisi olmaya da devam ederim.
ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİN HAKİM VE SAVCILARI HUKUKSUZLUĞUN PARÇASI OLDULAR
Asıl kızgınlığım ise onlara değil.
Aynı okullardan mezun olduğumuz kişilere.
Polisin yasadışı uygulamalarına göz yuman Hakim ve Savcılar, aldıkları eğitimi ve Hukukun Genel İlkelerini bir kenara bıraktılar.
Bugün göz altına alınan Emniyet Müdürleri önlerine ne getirdiyse imzaladılar ve bu hukuksuzun ortağı haline geldiler.
Hiçbir ayrım yapmıyorum.
İstanbul'daki Özel Yetkili Mahkemelerde görev alan Hakim ve Savcılar, birkaç istisna hariç, hukuksuzun parçası haline geldiler.
Kanunsuzluk karşısında direnmediler.
Silivri koridorlarında yankılanan "hukuk herkese bir gün lazım olacak" sözünün anlamını bugün daha iyi anladıklarını zannediyorum.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'nun bugün yapmış olduğu basın açıklaması, soruşturmanın Savcı ve Hakimleri de kapsayacak şekilde genişleyeceğini gösteriyor bizlere.
Öyle ki polis, savcı izin vermezse, savcı da Hakim karar almazsa bu uygulamaların hiçbirini gerçekleştiremezdi.
O yüzdendir ki asıl Savcılara ve Hakimlere yönelik operasyon kapıda demek yanlış olmaz.
Ancak hiçbir şikayetimizi işleme koymayan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda egemen olan taassup ortamı varlığını sürdürdükçe, bu ne kadar mümkün olur bilmiyorum.
Hukuksuzluğa kol kanat gereken bir yapının ne ölçüde adil olabileceğinin değerlendirmesini ise sizlere bırakıyorum. Hüseyin Ersöz
(SBK)