Yasin Hayal bugünkü duruşmada, Dink Ailesi’nden ve Orhan Pamuk’tan özür diledi.
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink suikastına ilişkin olarak, "Kamu görevlilerin ihmali olduğu" iddiasıyla ana davayla birleştirilen toplam 35 sanıklı davanın 4. duruşması devam ediyor. Yasin Hayal bugünkü duruşmada, Dink Ailesi’nden ve Orhan Pamuk’tan özür diledi. Tahliyesini isteyen Hayal'e Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar "Sen zaten tutuklu değil, hükümlüsün" diye cevap verdi.
Tutuksuz sanık olan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay’ın savunmasının ardından, hükümlü sanık Yasin Hayal söz aldı. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanan Hayal, "İstemdışı sarf ettiğim sözlerden dolayı Dink Ailesi’nden ve Orhan Pamuk’tan özür diliyorum. Kullanılan silah sadece bana aitti. Böyle bir olayın içinde kullanılacağını bilseydim, Ogün’e vermezdim. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar ise "Sen zaten tutuklu değil, hükümlüsün" diye cevap verdi.
HRANT DİNK DAVASINDA DÖNEMİN TRABZON EMNİYET MÜDÜRÜ SAVUNMA YAPTI
Ana davayla birleştirilen toplam 35 sanıklı davanın 4. duruşmasında, tutuksuz sanık dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay da savunmasını yaptı.
40 yıllık meslek hayatında tertemiz bir sicile sahip olduğunu belirten Altay, "7 ilde il emniyet müdürlüğü görevini icra ettim. Meslek hayatımın çoğu terörle mücadeleyle geçmiştir. Legal ya da illegal cemaat, teşkilat, partiyle ilişkim olmamıştır. Meslek hayatım boyunca uyarma cezası dahi almadım. Soruşturma savcısına içtenlikle cevap verdim. Hrant Dink davasında sanık olarak yargılanmamdan dolayı büyük hicap ve üzüntü duyuyorum" dedi.
"TRABZON’DA GERÇEKLEŞEN OPERASYONLARLA İLGİLİ BANA HERHANGİ BİR BİLGİ VERİLMEDİ"
2006 yılının Mayıs ayında Trabzon’a atandığını belirten Altay, "Benden önce görevde bulunan Ramazan Akyürek de İstihbarat Daire Başkanlığı’na atanmıştı. Trabzon’da gerçekleşen operasyonlarla ilgili bana herhangi bir bilgi verilmedi. O dönem Rahip Santoro cinayeti, bir profesörün öldürülmesine teşebbüs edilmesi ve ardından öldürülmesi, Trabzonsporlu futbolcuların otomobillerinin kurşunlanması ve Mc Donalds’ın kurşunlanması olayları ’Trabzon’da neler oluyor’ diye kamuoyunda hassasiyet oluşturmuştu" ifadelerini kullandı.
"ENGİN DİNÇ BANA BİLGİ VERMEDİ"
"Bu nedenle göreve başladığım günün ertesi başta istihbarat şube olmak üzere sırayla bütün birimlerden brifing yaparak mevcut durumu öğrenmeye ne gibi tedbirler alınması gerektiğini tespit etmeye çalıştım" diyen Altay, "Aldığım tüm brifinglerde Dink’e yönelik Suikast girişiminde bulunulacağına ilişkin istihbarat alındığına dair tarafıma hiçbir bilgi verilmemiştir. Göreve başladıktan bir müddet sonra Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç makamıma gelerek ’...Bir yardımcı istihbarat elemanının sorunlu olduğunu ve bilgi vermediğini, sürekle para talep ettiğini bu agresif yapısıyla istemediğimiz bir olaya karışabileceğini söyledi. Bu elemanın hangi konularda bilgi getirdiğini sordum. Bana bu elemanın Karadeniz Bölgesi’ndeki radikal dini gruplara ilişkin haber alma faaliyetleri yürüttüğünü söyledi. ’Elemanın motivasyonunun sağlanması için eğer benim görüşmemin bir yararı olacaksa bende görüşeyim’ dedim.
Engin Dinç ’Siz zahmet etmeyin ben görüşürüm’ dedi. Engin Dinç, yardımcı istihbarat elemanının (Erhan Tuncel) Yasin Hayal grubunun Dink’ e yönelik bir eylem tasarladıkları hakkında bilgi getirdiği konusunda bana hiçbir bilgi vermedi. Trabzon’dan tayin olup gidinceye kadar da ne yardımcı istihbarat elemanı ne de Dink’e yönelik yapılması düşünülen eylemler hakkında bir daha benimle konuşmadı" şeklinde konuştu.
"SUİKASTLA İLGİLİ OLARAK FARUK SARI TARAFINDAN BANA HİÇBİR BİLGİ VERİLMEMİŞTİR"
2006 yılının Temmuz ayının sonlarında Faruk Sarı’nın Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak göreve başladığını söyleyen Altay, "Göreve başlamasından cinayetini işlendiği tarihe kadar suikastla ilgili olarak Faruk Sarı tarafından bana hiçbir bilgi verilmemiştir. 2006 Kasım ayında Faruk Sarı, yardımcı istihbarat elamanı olarak çalışan Mehmet Kurt kod adlı kişinin (Erhan Tuncel) agresif olduğunu, buluşmalara gelmediğini, herhangi bir bilgi vermediğini, başka istihbarat kurumlarıyla da ilgisinin olduğunu söyleyerek istihbarat elemanlığından çıkarılması gerektiğini anlattı. Daha öncede Engin Dinç de bahsettiği elemanında aynı kişi olduğunu anladım. Mehmet Kurt’un yardımcı istihbarat elemanlığından çıkarılması için üst yazısını hazırlayarak İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderdim. İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından elemanın çıkarılmasına karar verildi" diye konuştu.
"OGÜN SAMAST’IN BABASIYLA GÖRÜŞTÜM"
Dink Cinayetinin ardından 20 Ocak 2006 tarihinde Ogün Samast’ın babasının karakola giderek, televizyonda izlediği kişinin kendi oğlu olduğunu bilgisini verdiğini aktaran Altay, "Bunun üzerine bu şahısla ben de görüşme yaptım. Bütün birim amirlerini makama çağırdım. Kısa bir mülakat sonucu televizyonda fotoğrafı gösterilen kişinin oğlu Ogün Samast olduğunu bir kaç gün önce İstanbul’a gittiğini, Yasin Hayal’le ilişkisi olduğunu ve iyi görüştüklerini söyledi. İstanbul’da kalabileceği yerlerin bilgisini aldıktan sonra dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ı arayarak bilgi verdim. Ayrıca Yasin Hayal ve çevresinde kim varsa gözaltına alınmaları talimatını verdim. Gözaltına alınan şüpheliler, İstanbul’a uçakla gönderildi" dedi.
"ERHAN TUNCEL’İN YARDIMCI İSTİHBARAT ELEMANI OLDUĞUNU CERRAH’TAN ÖĞRENDİM"
Celalettin Cerrah’ın kendisini aradığını aktaran Altay, "Cerrah, ’Erhan Tuncel’in sorgusunda Trabzon’da yardımcı istihbarat elemanı olduğunu, Dink cinayetine yönelik Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevlilerine bilgi verdiğini anlattığını söyledi. Cerrah’ın söylediği ana kadar Erhan Tuncel’in ’Mehmet Kurt’ kod adlı yardımcı istihbarat elemanı olduğunu, Dink’e yönelik bilgi getirdiği hususunu bilmiyordum. Erhan Tuncel’in, Dink cinayeti ile ilgili olarak emniyet teşkilatına yardımcı istihbarat elamanı olduğunu İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’tan aldığım bilgi dahilinde öğrendim. Cerrah ile görüşme yaptığım sırada İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in de yanında olduğunu öğrenerek onunla görüşmek istedim. Akyürek’e cinayetin Yasin Hayal grubu ile ilgili olduğunu söylememe rağmen bu konuda bana hiçbir bilgi vermedi" şeklinde konuştu.
"TARAFIMA YÖNELTİLEN SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM. BERAATİMİ TALEP EDİYORUM"
Görevde kaldığı 7 aylık süre boyunca ’Mehmet Kurt’ kod adlı yardımcı istihbarat elamanı ile ilgili olarak iki tane ‘F3 buluşma raporu’na imza attığını belirten Reşat Altay, bunların ekinde ’F4 raporu’ bulunmadığını söyledi. Üye hakimin sorusu üzerine Dink cinayetine ilişkin istihbarat bilgilerinin kendisinden saklanmasının özel bir amacı olup olmadığını sorması üzerine Altay, "Dink cinayetini gerçekleştirmek isteyenler, Türkiye’de nasıl bir sonuç yaratmayı amaç edinmişlerse, o sonucu arzu edenlerin bu konuyu da belirleme noktasında görev yapanlardan gizleme gayretinin sonucudur" dedi.
Mahkeme Başkanının, "Cinayetten sonra nasıl bir sonuç ortaya çıkması amaçlanmıştır?" sorusu üzerine ise Altay, "Hrant Dink gibi bir insanın bu şekilde öldürülmesi toplumsal barış açısından olumsuz sonuçları var. Allah’tan fail hemen ertesi gün yakalandı. Cinayet aydınlatılmasaydı, failleri yakalanamasaydı toplumda kaos ortamı ortaya çıkardı. O dönemde emniyet teşkilat içinde belli bir cemaatin insanlarının ağırlık kazandığına ilişkin yaygın bir fikir vardı" dedi. Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar da "Asıl siz ne düşünüyorsunuz?" demesi üzerine "O görüşe ben de katılıyorum" diye cevap verdi.
Cinayetin ardından görevden alındığını anlatan Altay, "Tarafıma yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum" dedi. Duruşmaya, Altay’ın çapraz sorgusuyla devam ediliyor.
Kaynak: DHA