5 Aralık 2015 - 06:00
Geçtiğimiz günlerde TBMM’de yaptığım bir basın toplantısında, uluslararası medyada yer alan haberlere binaen bir soru sormuştum. İddialarda ismi geçen Berat Albayrak’a, IŞİD petrolü ile bir ilgisinin olup olmadığını, soru vezninde sormuş, ilgili iddiaları gündeme getirmiştim.
***
Bu açıklama öncesinde, ilgili hadiseyle alakalı ciddi bir araştırma yapmış, TIRların hangi şirkete ait olduğunu, bu şirketin Türk ve Arap ortaklarını tespit etmiştim. Basın açıklamamı, soru kalıbında yapmak bu bağlamda daha uygun olacaktı. Ve öyle yaptım…
***
Açıklamamın hemen akabinde, SABAH gazetesinden ‘FETÖ’cü, İran ajanı’ gibi ithamların yer aldığı bir saldırı gerçekleşti. Ertesi gün, AKİT gazetesi; Metiner’i konuşturmuş, Kerbela’da Yezid’in yanında saf tutuyorum diyen bu şahıs, benim İran ajanı olduğumu, dolayısıyla deli saçması bir soru sorduğumu söylemişti.
Ve ertesinde TAKVİM gazetesi, Berat Albayrak’ın avukatının şahsımla alakalı yaptığı hakaretamiz açıklamayı haber yaptı. Haberin girişinde; ‘ABD bayrağını öven, İngiliz aşığı, Rus ajanı, Roj TV’ye çıkarım diyen, İrancı, Paralel yapının suflörü’ gibi uzun bir cümleyle beni tanıtma ihtiyacı hissetmişlerdi.
***
Sorduğum bir soru üzerine sırasıyla; ‘ABD, Rusya, İngiltere, İran, Paralel yapı, PKK, İsrail’ ajanı oldum. Peki neden?
***
Hadi tanıyanlar bilir ne olup olmadığımı da, bu ithamların nedeni; tanımayanların bilinçaltında gedikler açmak ve bir siper oluşturmaktı. Bu siper ve hendek kazma girişimi niçin yapılır? Bir gerçeğin yaratacağı etkiyi azaltmak için yapılır.
Demek ki, doğru bir soru sormuşuz. Ki panikten tüm bu iftiraları düzerek; bir gerçeğin etkisini azaltmak adına algı operasyonuna başladılar.
***
Bu haberlerin yapılışı akabinde, basın açıklamamda ‘uluslararası basındaki iddialar ve duyumlar ekseninde Berat Albayrak ismi geçiyor, nedir bu işin aslı’ diye sorduğum sorunun doğru bir soru olduğunu gördüm. Ve havuzun bu panik saldırısının, halkta şahsımla ilgili bir önyargı yaratma telaşının, sorunun doğruluğuyla doğru orantılı olduğunu net bir şekilde tespit ettim.
Dolayısıyla havuz, bu cinnet hali üzerinden bir ilan yapmış oldu.
Malumun ilanı.. Belli ki o petrol tankerlerinin kime ya da kimlere ait olduğunu havuzcular biliyor. Ve müthiş bir panikle, bir milletvekilini ‘ABD, İngiltere, İsrail, Rusya, PKK, Paralel, İran’ ile tanımlayarak, itibarsızlaştırıp, halka oluşacak tepkiyi önlemeye çalışıyorlar.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz…
BİZ DANSÖZ DEĞİLİZ, SİZ ETRAFINIZA BAKIN!
Berat Albayrak’ın avukatı bir açıklama yapmış. ‘Eren Erdem bize iftira etti umarım mahkemede bu iddialarının arkasında durur’ şeklinde bir cümle ile tamamlamış açıklamasını…
Arkadaş bizi tanımıyor anlaşılan. Bizim aracımızda 5 ileri vites vardır. Geri vites yoktur…
Bugüne kadar, yazdığım hiçbir yazı, yaptığım hiçbir haber tekzip edilmemiştir. Eğer, dün söylediği ile bugün söylediği çelişen birilerini arıyorsanız, çevrenize bakın. Biz, dansöz siyasetini bilmeyiz. O siyaset, sizin mensubu olduğunuz partinin temel ideolojik siyasetidir…
Bizi mahkum etmek için açacağınız, ama bizzat mahkum olacağınız o mahkemeyi dört gözle bekliyorum…
METİNER DENİLEN MECZUP!
Eren Erdem demiş ki; ‘Türkiye ile İran savaşırsa İran’ın safında olurum..’ Vay vay vay.. Şu vatan düşmanına bakın hele! Türkiye düşmanlığının son raddesi…
Şahıs bir TV programında; ‘biz Kerbela’da Hüseyin’e karşı yezidden yanayız’ demiş, ve yezidin mazlum olduğuna işaret etmişti. Anlayış ortada.. Zihniyet malum. Bu ülkenin Alevisiyle Sünnisiyle, her kesiminin karşı olduğu biz zalime methiyeler düzen, Allah Resulü(a.s)’nün evlatlarının katliamıyla tescillenmiş bir zihniyete duyduğu büyük muhabbetle tanınan bir meczup, 2013 yılında İzmir Kitap Fuarında verdiğim bir konferansta; ‘bir şahsın görüşünü aktardığım’ konuşmamın (uzun bir konuşmadır) sosyal medyaya aktarılması ile birlikte, o alıntı bölümü kesip, şahsımla özdeşleştirerek komik bir hezeyana düşmüş..
Acaba neden? Bu korkunun sebebi ne?