1893 yılında Şikago'da zihninde kurguladığı cinayetleri işlemek için özel olarak tasarladığı bir otel açan
Dr. Henry Howard Holmes, 200 civarında insan öldürmüştü. H.H. Holmes cinayetleri o dönemin en çok konuşulan konularından biri oldu. Hikayesi gazetelerde dizi halinde yayınlandı.
2003 yılında ise yazar Erik Larson, bu cinayetleri konu alan ve çok satanlar listesine giren bir kitap yazdı. Türkçeye çevrilmeyen kitabın adı,
"The Devil in the White City: Murder, Magic, and Madness at the Fair That Changed America" idi.
Leonardo DiCaprio ise yayınlanır yayınlanmaz kitabın film haklarını satın aldı.
Yıllarca hikayenin üzerinde çalıştı ve yönetmenlik teklifini Martin Scorsese'ye götürdü.
Deadline'ın haberine göre, Scorsese filmin senaryosunu
"Flightplan",
"The Hunger Games" gibi önemli filmlerde imzası olan Bill Ray ile birlikte yazacak. DiCaprio ise filmin yapımcısı olacak.
Bu, DiCaprio ile Scorsese'nin birlikte çalışacağı altıncı büyük proje. İkili daha önce"Gangs Of New York", "The Aviator", "The Departed",
"Shutter Island" ve "The Wolf Of Wall Street" filmlerinde beraber çalışmış ve büyük başarılar elde etmişti.
DiCaprio "The Aviator" ve "The Wolf Of Wall Street" filmlerinde sergilediği performansıyla iki Oscar adaylığı kazanmıştı.
Dr. Henry Howard Holmes, 1886 yazında Şikago'dayken bir eczaneye gelir ve iş ister; kısa sürede de iyi bir çalışan olduğunu ispatlar. Bir süre sonra eczaneyi satın alır.
Yaptığı anlaşmaya göre eczanenin eski sahibi bayan Holton üst kattaki dairede kalmaya devam edecektir. Kısa bir süre sonra bayan Holton esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolur. Holmes insanlara onun
Kaliforniya'daki akrabalarını ziyarete gittiğini söyler. İnsanlar bayan
Holton'un ne zaman döneceğini sormaya başladıklarında ise onun Kaliforniya'yı çok sevdiğini ve orada yaşamaya karar verdiğini söyler.
Holmes daha sonra eczanenin karşısında daha sonra buraya kuracağı ve çevredekilerin "kale" diyeceği üç katlı binayı inşa edeceği yeri satın alır. Bu bina 1893 yılında
Dünya Fuarı ziyaretçilerinin kullanması için bir otel olarak açılır.
Kalenin en alt katı Holmes'un eczanesi ve diğer mağazaları için kullanılır, diğer üst katlarda ise kişisel ofisinin yanı sıra, 100'den fazla penceresiz oda ile dolu bir
labirent, tuhaf şekilli koridorlar, hiçbir yere çıkmayan merdivenler, sadece dışarıdan açılabilen kapılar ve diğer birtakım ilginç dolambaçlı yapılar vardır.
Holmes inşa esnasında sürekli inşaat ustalarını değiştirir. Kalenin tasarımını sadece kendisi bilmek ister.
Kaynak: Hürriyet