Sözcü yazarı Necati Doğru Gülen'den sonra sıranın Gül'de olduğunu iddia etti.
Altın madeni sahibi Koza İpek Holding’e ve onun medyası; televizyon kanalları, radyoları, gazetelerine el konulduğunu ifade eden Doğru, Gülen'cilerden sonra sıranın Abdulah Gülcü'lere geleceğini iddia etti.
İşte Doğru'nun o yazısı;
Kitabına uydurmaya; “yasal kayyum atandı” deniyor ama “kayyum kılıklı iktidar gaspı” demek doğruyu yazmak olur.
Koza İpek Gülenci.
ESKİDEN TAYYİPÇİYDİ
O yürek sıkıntılı ve hayıflanmalı “Allah ocağınıza ateş düşürsün” bedduası edilinceye kadar Fethullah Gülen ve Tayyip Erdoğan birdi, bütündü. Türkiye’yi 2023’e ve 2071’e birlikte dönüştürerek götürecek kadar birbirlerini sayıyorlardı. Güçlerini birleştirmiş, iş bölümü yapmışlardı. Koza İpek’e devlet teşvikleri yağıyordu ve onun medyası da “Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye Allah’ın lütfu bir muhafazakar demokrat lider” olduğunu yazıp duruyordu. Ne zaman ki, Gülen ile Erdoğan birbirini boğazlayacak kadar kinli oldular Gülen’in yanında duranlara akan devlet hortumları tıkandığı gibi elinde ne varsa geri alınması için düğmeye basıldı.
* * *
Dün beraber oldukları Koza İpek ve onun medyasına “terör örgütlerine silah sağlama kanaati oluştuğu” gerekçesiyle el konuldu.
Silahlar kimden alınmış.
Kimler aracı olmuş.
Silahlar kime verilmiş.
Bağlantı nasıl kurulmuş.
Kara para nasıl ödenmiş.
Bunlar net değil.
Net olan; “1 Kasım seçimlerine bir hafta kala gazete ve TV’nin Türkiye’de suç aleti” yapılması.
Bundan sonra ne!
Seçimler iptal edilir.
Partiler kapatılır.
Holdinglere el konur.
Onurlu gazeteciler yok edilir.
Sivil toplum susturulur.
Anayasa atılır.
Kanunlar kaldırılır.
Bunları bile yapabilir.
Çıldırmış durumda!
* * *
Çıldırma “aldatıldığına inananların” sarıldığı ezme, biçme, yok etme, malına el koyma, itibarını çürütme yöntemidir. Aldatılmak ağır bir duygudur. Seni iktidarımın balkonunda ağırladım, sen kalktın evimin penceresine taş attın duygusu.
Sonu çıldırmayla geliyor.
İktidarı mı eleştiriyorsun.
Makul şüphelisin. PKK’lısın. IŞİD’cisin.
Dün polis, çalışanları joplayarak ve biber gazı sıkarak başkent Ankara’da Koza İpek Holding binasına girdi. “Fethullah Gülenci” lerden sonra sıra “Abdullah Gülcü” lere gelecek. Yarın, öbür gün “Bülent Arınç’ın da gizli terör örgütü üyesi olduğu” ilan edilirse şaşmayın.
* * *
Aslı “Kayyim” dir.
Yanlış söylenir.
“Kayyum” denir.
Kayyum: Cami hizmetçisine denir. Hukuk dilinde ise bir malın idaresi ve bir işin yapılması için görevlendirilmiş kişilere kayyum adı verilir. Koza İpek’e, bağlı 22 şirkete, gazete ve TV’lerine atanan kayyumlara bak.
Kayyum Hüdai Bal:
Havuz medyasından.
Kayyum Ümit Önal.
Alo Fatih medyasından.
Kayyum Arif Yalçın:
AKP Çankaya İlçe Teşkilatı’ndan.
Kayyum Nevzat Demiröz.
AKP Beylikdüzü İlçe Teşkilatı’ndan.
Kayyum Ali Yazlı.
AKP Ümraniye Belediye’sinden.
Bütün kayyumlar iktidarla içli dışlı isimler. Koza İpek’in sahibi Akın İpek, “şirketlerimin içini boşaltacaklar” diyor. Gülen’den sonra sıra Gül’e gelmiş olmalı. Gül’den sonra da sırada Bülent Arınç ve ondan sonra da Murat Ülker olmalı. Çıldırmış olmalı.
SARAY'DA BAL KABAĞI
Cumhurbaşkanı AK Saray’da eline kepçeyi aldı, kocaman kırmızı bal kabağının içindeki aşureye daldırdı. Çağrılı alkışçı muhtarlara dağıttı. Foto-haber olarak basına dağıtıldı. Alevi dernekleri, aşurenin Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da katledilmesinin yası nedeniyle dağıtıldığını hatırlatarak; “bal kabağı içinde aşure dağıtılmasına” tepki gösterdi. Balkabağı Hıristiyanların kutladıkları ve Holloween Day dedikleri kutsal günün simgesi imiş. Holloween Günü’nde bütün Hıristiyan azizleri anılırmış. Saray’da bal kabağının ne işi var?
YAZIYI KAYNAĞINDAN OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ