'Erdoğan dünyanın gerçek olgularıyla bağını her gün biraz daha kopararak, kendi kafasında kurduğu bir dünyada yaşamaya yöneliyor'
“Söylenti” diye bir şey vardır: ortaya bir hikâye çıkar. Anonimdir. Nereden, nasıl çıktığını da bilemeyiz, çünkü oluşum sürecinde daha henüz “söylenti” haline gelmediği için, varlığının farkında bile değilizdir.
Ağızdan ağıza, değişerek, büyüyerek yayılır. Artık “söylenti” haline gelmiştir. O zaman, koşullara göre, yayılmasına bilinçli olarak katkıda bulunanlar da çıkar.
FAZLASIYLA SÖYLENTİ ÖĞESİ VAR
Kabataş’ta saldırıya uğrayan başı örtülü ve çocuklu kadın… Deri elbiseli birileri saldırıyor, hakaret ediyor, üstüne işiyorlar… Ya da birileri Taksim’den kaçıyor, Dolmabahçe Camii’ne giriyor, orada bira içiyorlar…
Bu hikâyelerde “söylenti” ögesi fazlasıyla var. Dolayısıyla “Böyle böyle olmuş” diye başkalarına aktarmadan önce birtakım nesnel olgular barındırıp barındırmadıklarına dikkat etmekte yarar var –tabii, sözünüzün doğru olmasına önem veriyorsanız yarar var.
HİKAYENİN KENDİSİNDEN DAHA MANTIKLI GELİYOR
Taraf bazı etmenler sayıyor: görgü tanığı yok, “çişli” bir giyim verilmemiş yetkililere vb. Bunlar ne kadar doğru, onu da bilmiyorum ama hikâyenin kendisinden daha mantıklı geliyor kulağa.
Cumhurbaşkanı’na öyle gelmiyor. O, kadının hikâyesini nesnel doğru haline getirmiş, “O kadına hakaret ettiler” diye üstüne yeni hikâye yazıyor.
Bunun şaşırtıcı bir yanı kalmadı. Cumhurbaşkanı’nın çeşitli konularda nesnel dayanakları zayıfladıkça, söylediği sözlerin şiddeti artıyor. Örneğin, Abdullah Gül, “Türk tipi başkanlık iyi olmaz” diyor. Cevap, “Bal gibi olur!” Hani çocuklar parkta, kreşte ağız dalaşı yapar: “Benim babam senin babanı döver!” “Nah döver!” “Bal gibi döver!”
BU DA ONUN KADAR İNANDIRICI
Belli ki Cumhurbaşkanı’nın Kabataş’ta olduğu söylenen olaya ihtiyacı var. Anladığım kadarıyla bunun bir kanıtı bulunamamış, kameralarda kaydı bulunamamış, avukat çıkmış asılsız olduğunu söylemiş. Ama Tayip Erdoğan dinlemiyor.
Amerika’yı Müslümanlar’ın keşfetmediği söylendiği zaman onu da dinlemiyor; on altı Türk devletinin sonradan uydurulmuş bir efsane olduğu söylendiğinde onu da dinlemiyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ