İdris Baluken, fezlekelerle ilgili "Görüşülen dosyaların içeriğiyle ilgili kamuoyunun şeffaf bir şekilde bilgi alması sağlanmalı" diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun CHP, MHP ve HDP'ye çağrıda bulunarak, "Gelin, 506 dokunulmazlık fezlekesinin tamamını kaldıralım" teklifinde HDP'den yanıt geldi.
T24'e değerlendirmelerde bulunan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Bu konuda partimizin sunduğu iki tekliften birincisi zaten bu yönde bir karar alınmasıydı. O bakımdan Davutoğlu'nun çağrısını olumlu karşılıyoruz" dedi.
"Görüşülen dosyaların içeriğiyle ilgili kamuoyunun şeffaf bir şekilde bilgi alması sağlanmalı" diyen Baluken, "Bizim ikinci teklifimizde 550 milletvekilinin dokunulmazlıklarının tamamının kaldırılmasıydı. Bu konuda da ilerleyen günlerde bir adım atılırsa destek verilecektir" diye konuştu.
HDP’Lİ BİLGEN: ZATEN BAŞINDAN BERİ DİLE GETİRİYORUZ
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dokunulmazlık dosyalarının tamamının görüşülmesine ilişkin açıklamalarını, “Eğer dokunulmazlıklar her halükarda gündem alınacaksa, bizim ilkesel tavrımız net, herkesin dokunulmazlığının kaldırılarak, herkesin işlediği iddia edilen suçtan dolayı yargılanmasına zaten başından beri çağrılarımızla dile getiriyoruz” ifadeleriyle değerlendirdi.
Kendi tavırlarının çok net olduğunu söyleyen Bilgen, “Türkiye'nin çok ciddi sorunları var acil reform ihtiyacı var dolayısıyla ülke gündemini dokunulmazlığa odaklamak, dış politikada ve diğer bütün alanlardaki sorunların aslında gündemden kaçırılmasına işaret ediyor. Türkiye'nin parlamentosunun bu gündeme değil de, ülke sorunlarına değil de, kendisine, siyasete, siyasetçiye endekslemesi hiçbir sorunun çözümüne katı sağlamaz. Ama eğer dokunulmazlıklar her halükarda gündem alınacaksa, bizim ilkesel tavrımız net, herkesin dokunulmazlığının kaldırılarak, herkesin işlediği iddia edilen suçtan dolayı yargılanmasına zaten başından beri çağrılarımızla dile getiriyoruz” dedi.
“OLUMLADIĞIMIZI SÖYLEDİK ZATEN”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bir an önce toplansın, bir an önce yapılsın” gibi dayatmalarıyla, Meclis'in iradesinin üzerinde irade oluşturması gerektiğini belirten Bilgen, “İlkesel ve herkesi kapsayan, ayrıcalık sergilemeyen, ayrımcılık sergilemeyen yaklaşımları biz destekliyoruz” diye konuştu.
“Dosyalar Meclis'e geldiği takdirde destekleyecek misiniz?” sorusuna Bilgen, “Başından beri bütün dosyalar, parti ayrımı gözetmeksizin, dosya ayrımı gözetmeksizin genel dokunulmazlıklarla ilgili hukuki düzenleme, isterse dosyası bulunanlarla ilgili bir genel tavır her ikisini de olumladığımızı söyledik zaten” ifadelerini kullandı.
Bu konunun Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında görüş ayrılığını yansıttığına yönelik yorumları da değerlendiren Bilgen, “Çok açık bir tablo var ortada. Bu konu Cumhurbaşkanı'nın yetki ve görev alanı içerisinde bir durum değil. Kendi kişisel yaklaşımını yansıtacaksa da yemin ettiği Anayasadaki tarafsızlığa uygun davranarak ancak bunu dile getirebilir, bunun dışındaki her yaklaşım suçtur. Bunun dışındaki her yaklaşım, yargı üzerinde parlamento üzerinde, siyaset üzerinde, siyasi partiler üzerinde baskı oluşturmaktır. Dolayısıyla burada biz Türkiye'nin aslında geleceğini tehdit eden, geleceğini riske atacak bir pozisyonla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. Cumhurbaşkanı'nın bu konuda sergilediği tavrın aslında kendi geleceği, kendi planları, kendi başkanlık gündemine odaklı bir manipülasyon olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
“TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINA TERS BİR POZİSYON ALMAKTIR”
Şu anda Türkiye'nin Mayıs ayı başına kadar yetiştirmesi gereken serbest dolaşımla ilgili Avrupa Birliği'yle ilgili taahhütleri olduğunu belirten Bilgen, “Bu demokratikleşmeye dair düzenlemeleri yapak yerine, dokunulmazlıkları gündeme almak Türkiye'nin çıkarlarına, Türkiye toplumunun beklentilerine ters bir pozisyon almaktır. Bunun ne siyasi meşruiyeti var, ne de uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilebilir bir tarafı var” dedi.
Bu konularda, sorumluluğun Cumhurbaşkanı’nda değil, Başbakan’da olduğunun altını çizen Bilgen, “Türkiye'deki Anayasal düzen açısından hukuki yapı açısından muhatap, partilerin başkanları yani en yüksek oy alan partinin başkanı olarak, iktidar partisinin genel başkanı ve Başbakan olarak da Sayın Davutoğlu'dur. Eğer bir takım dayatmalara, baskılara boyun eğerek bir tavır takınırsa bunun faturasını siyaseten de kendisinin ödeyeceği bir durumdur. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın emrivakileri, baskıları aslında doğrudan doğruya Türkiye'de Meclis'i, Türkiye'de siyasi partileri tehdit etmektedir. Ya bugün o süreçte doğru yerde durmak ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için olumlu katkı yapmak ya da buna seyirci kalmak, buna göz yummak, Türkiye'nin bir felakete sürüklenmesine suç ortağı olmakta son tercihi Sayın Başbakan kendisi yapacak” diye konuştu.
Kaynak: t24.com.tr - ANKA