Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington Ofisi'nin (SETA DC) 5'inci yıllık konferansında konuştu. Kalın, konuşmasında Türkiye'nin Suriye meselesine yaklaşımı, IŞİD, AB, ABD ve Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerinin yanı sıra birçok konuya değindi.

Kalın, "Şimdi Suriye meselesinde yeni bir momentum var. Bir kaç ay önce ABD ile imzaladığımız Suriyeli ılımlı muhaliflerin eğitilip donatılmasına yönelik program üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz, program şu anda faaliyette ve yakın bir zamanda sonuçlarını göreceğiz" dedi.

IŞİD'in ilerleme sağlamasından Suriye'de rejimin yarar sağladığına vurgu yapan Kalın, rejimin Suriyehalkına yönelik katliamlarına devam ettiğini ve komşu ülkelere yönelik güvenlik tehdidinin azalmadığına dile getirdi. Bu noktada IŞİD'in niçin Suriye rejimine karşı savaşmadığının sorgulanması gerektiğini kaydeden Kalın, "DAEŞ niçin bugün bile Esed rejimine karşı ciddi bir savaş vermiyor? Niçin onlar rejimin güçlü olduğu başkent Şam'a doğru ilerlemiyor? Buna karşılık Esed rejimi de DAEŞ grubuna yönelik herhangi bir saldırıda bulunmuyor? Her gün onlarca insani öldüren rejim bu terörist grubu karşı önemli bir saldırı yapmadı. Bunun sebebi Esed rejiminin DAEŞ'i Suriyeli muhalifleri dağıtmak ve zayıflatmak için kullanmasıdır" diye konuştu.

IŞİD'i yenilgiye uğratmak için Suriye'de savaşın sona erdirilmesi ve rejimin saf dışı bırakılması gerektiğini dile getiren Kalın, bunun da ancak Suriye'de ılımlı muhaliflere ciddi destek verilmesi ve Irak'ta da toplumun tüm unsurlarının kendilerini içinde görebileceği bir birlik hükümetiyle sağlanabileceğini anlattı.

Kalın, Türkiye'nin 1 milyon 700 bin civarında Suriyeliyi, yaklaşık 200 bin civarında da Iraklı sığınmacıları ağırladığını ancak mültecilerin her geçen gün artarak gelmeye devam ettiğini söyledi. Bu noktada Avrupalı ülkelerin mülteci konusuyla baş etmede yardımcı olmadığına dikkati çeken Kalın, 500 milyondan fazla insanı barındıran Avrupa'nın bugün sadece 150 bin Suriyeli mülteciye kapılarını açtığı bilgisini verdi. Birleşmiş Milletler ve diğer insan hakları organizasyonlarının çağrılarına rağmen Avrupalı ülkelerin bu rakamı yukarılara taşımaya yanaşmadığına değinen Kalın, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu mültecilere ev sahipliği yapan ülkelere de yeterince yardım yapılmadığını vurguladı. Kalın, "Suriyeli mültecileri gücümüz ölçüsünde en iyi şekilde ağırlamaya devam edeceğiz" dedi.

"ENDİŞE DİLE GETİRMEK MESAJ GÖNDERMİYOR"

Mısır'da devrik lider Muhammed Mursi'ye yönelik 2013 yılındaki darbe ve sonrasında yaşananların Mısır'ın geleceğine yönelik umutları kararttığına vurgu yapan Kalın, Abdulfettah Sisi yönetiminin onlarcası cezaevinde bulunan binlerce kişiyi öldürdüğünü, gazete ve medya kuruluşlarını kapattığını, haksız toplu idam kararları verdiğini hatırlattı. Kalın, "Geçen hafta Muhammed Mursi ve 105 kişiye verilen idam kararı bazı insan hakları örgütlerinin de ifade ettiği gibi adalet sistemi faciasıdır" dedi.

İdam kararına sessiz kalındığına da işaret eden Kalın, mahkemenin kararından sadece endişe duyulduğunu ifade etmenin Mısır yönetimine güçlü bir mesaj göndermediğini kaydetti.

ÇÖZÜM SÜRECİ HAKKINDA...

Kalın, Kürt sorunun çözümünde PKK'nın ön koşulsuz olarak silahsızlandırılmasının önemli bir unsur olduğunu söyledi. Türkiye'nin PKK ile mücadelesine ilişkin tarihsel bilgiler ve rakamlar sunan Kalın, sorunun çözümünde son yıllarda hükümetin ekonomik, sosyal ve medya alanlarının da aralarında bulunduğu birçok konuda attığı adımlardan söz etti.

"Ancak güvenlik ve silahların bırakılması konusu hala en önemli safha olmayı sürdürüyor" diyen Kalın,  PKK'nın son iki yılda Nevruz günlerinde yapılan çağrılara rağmen silahları bırakmaya reddettiğini dile getirdi.

"EĞİT-DONAT'IN SONUÇLARINI..."

Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Kalın, Suriye krizi ekseninde Ankara ileWashington arasındaki işbirliğinin sorulması üzerine, Suriye meselesinin başlangıcından itibaren Türkiye ve ABD'nin aynı anda birçok zorluklarla yüz yüze kaldığını hatırlattı. Bu doğrultuda Türkiye'nin, ABD'nin yanı sıra Avrupa ve körfez ülkeleriyle de işbirliği içerisine girdiğini anlatan Kalın, Suriye'deki insani durumun da aralarında bulunduğu birçok konuda birlikte çalışmalar yürütüldüğünü dile getirdi.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin geçtiğimiz haftalarda Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Halid Hoca ile bir araya geldiğini anımsatan Kalın, "Şimdi Suriye meselesinde yeni bir momentum var. Bir kaç ay önce ABD ile imzaladığımız Suriyeli ılımlı muhaliflerin eğitilip donatılmasına yönelik program üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz, program şu anda faaliyette ve yakın bir zamanda sonuçlarını göreceğiz" diye konuştu.

Bunun yanında Suriye'nin kuzeyinde uçuşa yasak bir bölge oluşturulması konusunda daABD ile görüşmelere devam ettiklerini ifade eden Kalın, mülteciler konusuna değindi veTürkiye'ye her gün çok sayıda Suriyelinin gelmeye devam ettiğini söyledi. Kalın,Türkiye'nin de mültecileri kabul etmeye devam ettiğini ve üzerine düşeni yaptığına vurgu yaparak, "Açıkçası bu bir çözüm değil. Ülkelerini terk etmeye devam 10 milyon insana sahip olamazsınız. Onları Suriye'de, ülkelerinde tutacak bir çözüm bulmak zorundayız" ifadesini kullandı.

"MISIRLILAR ÜLKEMİZE GELEBİLİR"

Kalın, Türkiye-Mısır ilişkileri üzerine yöneltilen soruya verdiği yanıtta, Türkiye ile Mısırhalkı arasında bir problemin bulunmadığının altını çizdi. Son günlerde Mısıryönetiminin, halkının Türkiye'ye gidişine kısıtlamalar getirdiğini aktaran Kalın, "Mısırhalkıyla hiçbir sorunumuz yok, ne zaman Türkiye'ye gelseler onlara 'ehlen ve sehlen (hoşgeldiniz), burası sizin eviniz diyeceğiz' dedik. Ne zaman isterlerse ülkemize gelebilirler. Mısır gibi büyük bir ülkeyi hapsedemezsiniz ve Mısır, Arap ve İslam dünyasında en önemli ülkelerden biri. Açıkçası Mısır daha iyisini hak ediyor. İnsanların siyasi görüşlerinden dolayı hapiste olmadığı zamanları görmek istiyoruz, onların bu komik idam cezalarını vermediği zaman da halkla olduğu gibi Mısırlı yetkililerle de daha iyi ilişkilere sahip olacağız" diye konuştu.

"SURİYE'DE HİÇ BİR GRUBA SİLAH GÖNDERMEDİK"

Kalın, Türkiye'nin Suriye'ye silah gönderdiği iddialarına yönelik bir soru üzerine de, "Suriye sorununun başlangıcından itibaren cumhurbaşkanımız, başbakanımız, dışişleri bakanımız Türkiye'nin hiçbir zaman Suriye'deki herhangi bir gruba silah göndermediği dile getirdi. Bunlar insani yardımlardı. Bu noktada resmi açıklamaları dikkate alın" değerlendirmesinde bulundu.

YASİN AKTAY NE DEMİŞTİ?

AKP Siirt milletvekili adayı ve partinin Dışişleri'nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Hatay ve Adana'da Suriye'deki cihatçı gruplara mühimmat taşıdığı şüphesiyle durdurularak aranan MİT TIR'larının Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) gittiğini itiraf etmişti.

"MİT TIRLARINI ÖSO'YA GÖNDERDİ"

Siirt’te esnaf ziyaretine çıkan AKP milletvekili adayı Yasin Aktay, vatandaşların tepkisiyle karşılaşmıştı. Vatandaşların AKP'nin IŞİD'e destek verdiği ve MİT TIR'larıyla IŞİD'e silah taşındığı şeklindeki suçlamaları üzerine ise Aktay hükümeti savunarak, “MİT TIR'larını ÖSO’ya gönderdi” demişti.
 


BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKINDA...

Kalın'a Türkiye'deki medya özgürlüğüne ilişkin soruları da yanıtladı. Türkiye'nin gazetecileri tutukladığı iddialarının haksız bir şekilde abartıldığına işaret eden Kalın, son yıllarda bunun siyasi propaganda aracı yapıldığını vurguladı. Kalın, medya alanındaki bazı uluslararası kuruluşların Türkiye'deki tutuklu medya çalışanlarına yönelik bir liste hazırladığını ve yanlış bilgilerden dolayı listelerini birçok kez yenilemek zorunda kaldığını aktardı. Şu anda 11-12 medya çalışanın hapiste bulunduğunu söylediklerini belirten Kalın, bu rakamın da tartışmalı olduğunu, çünkü bu isimlerin bazılarının 1990'lardan beri terör eylemleri nedeniyle tutuklu bulunduğu bilgisini verdi.

Kalın, Türkiye'de her gün çok sayıda gazete ve derginin, onlarca televizyon kanalının görüşlerini serbestçe dile getirdiklerini anlattı. Bazı medya organlarının CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan'ın kişiliğini, ailesini ve özel yaşamını hedef aldığını iddia eden Kalın, dünyanın hiçbir yerinde demokratik toplumlarda böyle seviyesizce saldırıların, karalama kampanyalarının ve şantajın yaşanmadığını söyledi.