Karşı Gazete
#DemokrasiDüşmanlarınaKARŞI
Zaman ve sevmek arasındaki ilişki
Zaman öyle bir şey ki hem boldur hem dar. Zaman ve sevgi arasındaki ilişki üzerine yazmaya karar verdim. Öncelikle kendim bu konuyu belki daha iyi anlarım diye yazıyorum. Yazmak benim için farklı bir çeşit düşünmek.
En sevdiğiniz insanla sohbet ederek yürüyorsunuz, yemek yapıyorsunuz, şarap ve şarküteri tabağınızla koltuğa geçmişsiniz, yanına uzanmışsınız onun ve hülyalara dalmışsınız. Zaman ne kadar hızlı akıyor değil mi? Başka kimse, hiçbir sorun, düşünce yok değil mi. Zaman az geliyor size.
Simdi başka bir senaryo düşünelim. Gösteriş budalası bir arkadaşınıza kibar davranmak zorunda kalıyorsunuz, sıkıcı bir tanıdığınız sizi egzersiz rutinini anlatarak esir ediyor, sevgisiz saygısız bir toplantı ortamında egosu şişik iş arkadaşlarınıza yanıt vermek zorunda kalıyorsunuz. Zaman geçmiyor degil mi?
Bu örneklere bakarsak zaman sevdiğimiz insanlarla, sevdiğiniz şeyleri yaparken hızla geçiyor. Sevmediğimiz seyleri sevmediğimiz insanlarla yaparken ise zaman duruyor, geçmek bilmiyor. Bu çıkarımın bana düşündürdüğü şey zamanı hissediyorsak daha çok sevdiğimiz şeylere yönelme zamanımız gelmiştir. Bunu peki nasıl başarabiliriz? Ben bunu sevmediğim ortamlara sevdiğim seyleri enjekte ederek başarıyorum. Sıkıcı toplantılara roman, makale ve en olmadı sosyal medya okuyarak katılıyorum artık ki beni ilgilendirmeyen kısımlarda zaman daha hızlı geçsin.
Bir arkadaşım 20'li yaşlarımda bana şunu söylemişti: sevdiklerimiz için hep zaman bulunur. O nedenle sevdiğim insanlara ve şeylere hep zamanım olur. Buradan daha büyük bir ders çıkartmak mümkün mü? Evet. Hayatın farklı alanları arasındaki suni duvarlar ancak biz bu duvarlara müsade ettiğimiz sürece varlar. Hayatın sıkıcı ve sevgisiz kısımları ancak biz onları bu şekilde korursak oradalar. Sevmediğimiz iş, aile ve arkadaş ortamlarına direnmemiz ve kaçamasak bile sevdiğimiz şeyleri bunlara eklememiz mümkün. Sevdiğimiz seyler için mücadele etmenin bir yöntemi de onları sevmediğimiz ortamlardan ayıran bariyerleri yıkmak ve sevgisiz sevimsiz zamanlarımıza sevginin sızmasını sağlamak ki ömrümüz bir su gibi akıp gitsin.
En sevdiğiniz insanla sohbet ederek yürüyorsunuz, yemek yapıyorsunuz, şarap ve şarküteri tabağınızla koltuğa geçmişsiniz, yanına uzanmışsınız onun ve hülyalara dalmışsınız. Zaman ne kadar hızlı akıyor değil mi? Başka kimse, hiçbir sorun, düşünce yok değil mi. Zaman az geliyor size.
Simdi başka bir senaryo düşünelim. Gösteriş budalası bir arkadaşınıza kibar davranmak zorunda kalıyorsunuz, sıkıcı bir tanıdığınız sizi egzersiz rutinini anlatarak esir ediyor, sevgisiz saygısız bir toplantı ortamında egosu şişik iş arkadaşlarınıza yanıt vermek zorunda kalıyorsunuz. Zaman geçmiyor degil mi?
Bu örneklere bakarsak zaman sevdiğimiz insanlarla, sevdiğiniz şeyleri yaparken hızla geçiyor. Sevmediğimiz seyleri sevmediğimiz insanlarla yaparken ise zaman duruyor, geçmek bilmiyor. Bu çıkarımın bana düşündürdüğü şey zamanı hissediyorsak daha çok sevdiğimiz şeylere yönelme zamanımız gelmiştir. Bunu peki nasıl başarabiliriz? Ben bunu sevmediğim ortamlara sevdiğim seyleri enjekte ederek başarıyorum. Sıkıcı toplantılara roman, makale ve en olmadı sosyal medya okuyarak katılıyorum artık ki beni ilgilendirmeyen kısımlarda zaman daha hızlı geçsin.
Bir arkadaşım 20'li yaşlarımda bana şunu söylemişti: sevdiklerimiz için hep zaman bulunur. O nedenle sevdiğim insanlara ve şeylere hep zamanım olur. Buradan daha büyük bir ders çıkartmak mümkün mü? Evet. Hayatın farklı alanları arasındaki suni duvarlar ancak biz bu duvarlara müsade ettiğimiz sürece varlar. Hayatın sıkıcı ve sevgisiz kısımları ancak biz onları bu şekilde korursak oradalar. Sevmediğimiz iş, aile ve arkadaş ortamlarına direnmemiz ve kaçamasak bile sevdiğimiz şeyleri bunlara eklememiz mümkün. Sevdiğimiz seyler için mücadele etmenin bir yöntemi de onları sevmediğimiz ortamlardan ayıran bariyerleri yıkmak ve sevgisiz sevimsiz zamanlarımıza sevginin sızmasını sağlamak ki ömrümüz bir su gibi akıp gitsin.
OKUYUCU YORUMLARI
YAZARIN DİĞER YAZILARI