2016 Kaos Yılı ve “Reis-ül Haphap”

6 Ocak 2016 - 00:00
Prof. Dr. Öner Samanlı
karsigazete.com.tr
Siyaset Bilimi Uzmanı 
Yazar Gazeteci


İsterdim ki 2016 yılında ilkyazımı siyaseten Türkiye’yi güzelliklerin beklediğine dair bir sürü müjdeli cümlelerle yazabilseydim. Ama olması kesinlikle olası olmayan bir kara tabloyu nasıl sahte sözlerle ve cümlelerle yandaş medyadaki gibi ak gösterebilirim ki?

Doğru düşünen beyinlere soruyorum, yalaka ve yandaşlara değil bu sorum.

Türkiye’de siyaseten ak bir şey var mı?

Tabi, bizim bildiğimizce adı “AKEPE” olan o partinin, güya adını kendi penceresinden bakarak, “AK” görmesinden başkaca. 
Türkiye’yi iç ve dış politikada 2016 yılında nelerin beklediğini değerlendirdiğimizde siyaset bilimi uzmanı bir gazeteci olarak karamsar bir sürece girildiğini ve geçtiğimiz yıl başlayan çatışma ve gerilimler tablosunda ağır bedellerin ödeneceği tahmininde bulunuyorum.

Yandaş yazar kalem de olmadığım için bu açıdan kalemime (şimdi klavye) ihanet de edemem.

Üç gün önceki bir konferansımda katılımcılardan gelen dikkat çekici soru şuydu; “Hocam 2016 yılında Türkiye’yi dış politika ve güvenlik sorunları açısından neler beklemektedir?

Bende bu soruya yanıtımı verirken, politik ve askeri olarak yetki sahalarında olan kişilerin basına yansıyan düşüncelerini onlara aktararak görüşlerimi izah etmeyi yeğledim.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Binbaşı rütbesinden emekli ve güvenlik alanında uzman akademisyen Metin Gürcan, önümüzdeki dönemle ilgili endişeli bir tabloyu çok net olarak www.halkses.net “Siyaset Gündemi” nde açıklamışlar.

Metin Gürcan, 2016 yılında 2015 yılı gibi hızlı gelişmeler yaşanmasını beklediğini belirterek, “Bir alacakaranlık kuşağı diye tanımlıyorum. Bu kuşak etkinliğini arttıracak. Kritik nokta gelecek Kasım ayındaki Amerikan Başkanlık Seçimi. 2016 yılını seçim öncesi ve sonraki dönem olarak ikiye de ayırabiliriz” diyor.

Bu çerçevede dış politikayı yorumlayabileceğini kaydeden Gürcan, Rusya’nın Irak’a yönelik taşma çabasını, Rusya ile İran arasında giderek artmakta olan ortak komuta merkezi kurulması gibi askeri işbirliği olduğunu, ayrıca Ermenistan, Dağıstan yani Hazar Denizi’nden Doğu Akdeniz’e kadar Şii karakterli Rusya liderliğinde bir eksen gördüğünü ifade ediyor..

Türkiye’nin Rusya liderliğindeki bu eksene karşı geçen yıl 24 Kasım’da Rus uçağının düşürülmesinden sonra Suriye’nin hava ve kara sahasında bağımsız bir aktör olarak oyun kurma yeteneğini kaybettiğini söyleyen Gürcan, Türkiye’nin NATO ve ABD’ye yakınlaşmak durumunda kaldığını kaydediyor.

Gelecek Kasım’daki başkanlık seçimine dek ABD yönetimini “topal ördek” dolayısıyla da biraz çekingen görmeyi beklediğini belirten Gürcan, “Isırmayan Dev” olarak adlandırdığı NATO’nun da çok ön planda olmamayı tercih ettiğini dile getirerek; “Türkiye bölgesindeki gelişmelerde yalnız” diyor.

Bu ne demek?

Bu durum; Türkiye’nin 2015’in son haftalarında yoğunlaştığı Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler ile ittifak arayışlarını 2016’da da devam ettireceği ve durum buraya odaklanınca da, Türkiye’nin yakın düşmanlarının gözünde ne kadar küçük bir lokma olarak görünerek siyaseten düşürüldüğü aczinin, AKEPE’ce onaylanmış, muhalefeten de desteklenmiş belirgin sonucudur, demektir!

Bu köşenin yazarı olarak onayladığımız üzere, 2016 yılında çatışmalar Batı’ya doğru taşabilir!

www.halkses.net “Siyaset Gündemi” nde yaptığı açıklamalarında, Kürt güçlerinin IŞİD ile mücadelesi nedeniyle PKK’nın da kendisini uluslararası kamuoyunda daha görünür hissettiğini kaydeden Metin Gürcan, “Şu anki çatışma hali kent karakterli. Mevcut çatışmalardan kaynaklı maliyeti çok fazla, sosyo-ekonomik yıkım çok yüksek düzeyde. Hem Ankara hem de PKK bunu değerlendiremiyor. Çatışma Batı’ya taşabilir” diyor.

Kesinlikle bu sava katılıyorum. Çünkü PKK’nın sözcü örgütlerince yapılan açıklamaların vermek istediği mesaj gayet nettir. Bunu anlamamak gibi bir siyasi cehalet ise bugünün iktidarına aittir!..

Cizre, Silopi, Diyarbakır-Sur’daki çatışmaları Batı’ya taşımak gerektiği ve ‘bedel ödenecekse herkes ödemeli’ görüşlerini içeren çok sert “PEKAKA” açıklamalarına nasıl bir önlem alındığını da esasen çok merak ediyorum.

Aylar süren güneydoğudaki çatışmalar şayet batıya doğru kayacak olursa, üç beş çapulcu ile güneydoğuda baş edemeyen, oradaki insanların hak ve özgürlüklerini engelleyerek savaş halinde bulunan siyasi erk acaba ne yapacaktır?..

Emekli askeri uzman Gürcan’da; ”PKK’nın Doğu’da sıkıştıkça çatışmayı Batı’ya taşıyabileceğini söylüyor” ve devam ederek daha da ilginç bir konuya işaret ediyor.

“2016’nın ilk aylarında PKK’nın sorumluluğu almadığı, hatta kınadığı eylemler görebiliriz. Türkiye’nin çok da alışık olmadığı yeni bir mücadele anlayışı olacak” diyor.

Türkiye’yi zor bir dönem beklediğini artık iktidarıyla, muhalefetiyle özüyle de, ülkenin ulus milletiyle herkesin görmesi, hissetmesi ve doğru siyasi önlemler hususunda çözümler ile barışçıl bir masadan sonuçla kalkması gerekiyor.

Ülke bu denli bir ciddi sorunların içerisinde iken yani; hamama su çok az gelirken, odunlar tükenmişken, tellaklar ücret alamadıklarından kazan kaldırmışken, hamamdakilerin “Reis-ül Haphap”ın(*) seçilme derdine düşmeleri ise abesin daniskasından başkaca bir şey değildir!..

Bu makalemizin devamını “Türkiye, Alacakaranlık Kuşağından Geçerken” başlığı altında yarınki günlerde sizlerle paylaşacağım.

2016’ya girdiğimiz bu günlerin geleceğinde, daha güzel bir Türkiye’de buluşmak dileklerimle, saygı ve sevgilerimle…
 
(*) Haphap: Anadolu’da hamamda kullanılan ağaç nalın, takunya.

    :

    :

    :

    :

    "2016 Kaos Yılı ve “Reis-ül Haphap”" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete