Suriye sınırındaki Kilis’in her gün yeni bir roket saldırısının hedefi olması Ankara’yı alarma geçirdi. Uzmanlar Türkiye'deki terör tehdidinin daha riskli bir boyuta taşınacağı görüşünde.
Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarının bölgede incelemelerde bulunması bölgede çok daha sıcak gelişmeler yaşanacağının işareti sayılıyor. DW Türkçe’ye konuşan uzmanlar; IŞİD’le çatışmaların artacağını, bunun da Türkiye genelindeki terör tehdidini daha riskli bir boyuta taşıyacağını söylüyor.
Suriye sınırındaki Kilis’in kent merkezine sınırın öte tarafındaki IŞİD kontrolündeki bölgelerden ateşlenen roketlerle ilgili Ankara’da tam bir teyakkuz havası hâkim. TSK, roketler konusunda düzenli açıklamalar yaparken angajman kuralları çerçevesinde roket saldırılarının bertaraf edilmesine dönük çalışmaların yürütüldüğünü açıklıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu çalışmaların boyutunu “Misliyle ve daha fazlasıyla mukabele ediliyor” sözleriyle dile getirdi. Bu geri püskürtmelere karşın IŞİD roketlerinin arkasının bir türlü kesilmemesi üzerine Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Kilis’e giderek yerinde incelemelerde bulunmayı tercih etti. Akar ile Fidan’ın ziyareti konusunda “Sahada her zaman bu tür incelemeler yaparız. Olayın hem askeri hem de istihbarat boyutu var” açıklaması yapan askeri yetkililer, sınır güvenliğine dönük planlamaların sürekli gözden geçirildiğine dikkat çekiyor. Ankara’nın bu gözden geçirme işleminde sınırda bir ‘güvenlikli bölge’ oluşturma ve her durumda koalisyon güçleriyle birlikte hareket etme düşüncesi öne çıkıyor. Peki bu düşünce gerçeğe dönüştürülebilecek mi? Sınırdan patriotlarını çeken koalisyon güçleri Ankara’nın tezlerine ne kadar karşılık verebilir? Dahası; tam olarak Kilis’te neler yaşanıyor?
"ÇATIŞMALAR TÜRKİYE'YE GELİYOR"
Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Mehmet Özcan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı’nın Kilis’i ziyaret etmesinin temel nedeninin ‘halka güven vermek’ olduğunu söyledi. “Elbette ki işin bir de istihbarat boyutu var ki; Ankara zaten yaptığı meşru müdafaa, misilleme gibi savunma stratejilerine ek olarak neler yapılabileceğinin boyutunu da yerinde görmek ve anlamak istiyor. Roket saldırılarına cevap vermenin ötesinde kaynağının kurutulması gerekiyor ki, bu konuda nasıl önlem alınabilecek belirlenmesi gerekir” diyen Özcan’a göre Ankara; Akar ve Fidan’ın ziyaretiyle birlikte kendine “Tehdidin ortadan kaldırılmasıyla ilgili yapılanlar yeterli mi” diye de sormaya başladı ve araştırmalarını derinleştirdi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın bölgeye gitmesinin ‘anlamlı’ olduğunu söyleyen Özcan, bu anlama ilişkin analizini de şöyle açtı: “IŞİD teröründen kaynaklanan bir tehdit var ama bunu bilmek yeterli değil. Oradaki sorunu netleştirmek ve ona göre önlem almak gerekiyor. Her gün yeni bir roket düşüyor çünkü çatışmalar sınıra gün geçtikçe daha yaklaşıyor, bu da tehdidin arttığı, daha da artacağı anlamına geliyor. Türkiye’nin haklı kaygıları var. Sınırda yaşanan çatışmalar ülke güvenliğine büyük tehdit oluşturuyor. Çatışmalar önlenemez bir şekilde Türkiye’ye doğru geliyor. Türkiye’nin sıcak bir şekilde yanıt verme hakkı da var. Çatışmalar daha da derinleşebilir ve daha farklı, sert önlemler alınması gerekebilir. Türkiye de bu noktada NATO’yla birlikte hareket etmek istiyor. Türkiye; sınırda bir güvenlikli bölgenin oluşması konusunda ısrar ederken bunları da hesaba katmıştı ancak bir türlü uluslararası alanda görüşünü kabul ettiremedi. Bir noktada; güvenlikli bölge için yeni bir istihbarat çalışmasının da yapıldığını söylemek mümkün.” Müttefiklerin Suriye’deki hedefleri vurduğunu ancak bu işlemi Türkiye’nin savunması kapsamında gerçekleştirmediğini söyleyen Özcan; çatışmaların boyutunun artmasıyla birlikte müttefiklerin de savunma planlamalarını Türkiye’nin savunması konseptine çevirmesi gerektiğine dikkat çekti. Özcan, “Türkiye’nin Suriye politikasına eleştiriler yöneltilebilir ancak askeri anlamda Türkiye hep Suriye’de sıcak çatışmadan kaçındı ve her ne yaparsa yapsın müttefiklerle hareket etti. Batı da Türkiye’nin güvenlik ihtiyacını görmek durumunda ve dikkatini Türkiye’nin ihtiyaçlarına çevirmeli” derken, Türkiye’nin hem askeri hem de istihbarat anlamında özellikle sahada yapılacak yeni çalışmalara hazır olduğunu dile getirdi.
"WASHINGTON SONRASI OLDU"
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Mehmet Akif Okur da “Neden Kilis’e düşen roketlerin arkası kesilmiyor” sorusunu yanıtlarken, sınırdaki askeri hareketliliğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington ziyaretinin ardından arttığına dikkat çekiyor. “Tam da sınırda Türkiye’nin destek verdiği gruplar aktif taarruza geçti. Güvenli bölgenin kurulacağı yerle ilgili de askeri bir hareketlilik var. Amerikan yönetimi bölgedeki askerlerin yakınlarını ülkelerine çağırdı. Bölge boşaltılıyor diyehaberler yapıldı” diyen Okur, tüm bu gelişmelerin IŞİD’e karşı bir askeri harekâtın işaretçisi olduğunu anlattı. Okur, “Kilis’te de; sınırdaki sıcak çatışmaların yansıması görülüyor. Ve bu daha da artacak. Türkiye ciddi güvenlik riski içinde” derken, bu riskin artma ihtimaline karşın tüm önlemlerin alındığına ilişkin de işaretler gelmeye başladığını anlattı. Okur, bu işaretleri de şöyle anlattı: “Ciddi ulusal güvenlik sorunuyla yüz yüzeyseniz Genelkurmay Başkanının yanı sıra MİT Müsteşarının da bölgeye gitmesi şart olmuştur. Hulusi Akar ile Hakan Fidan’ın Kilis’te görünmesi IŞİD kuvvetleri karşısında bir caydırıcı unsur olarak da değerlendirilmelidir. Ama net olan şudur ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington ziyareti sonrasında IŞİD’e karşı tüm askeri planların gözden geçirildiği ve Türkiye ile Batılı güçler arasında da bir uzlaşmaya varıldığı, bu uzlaşmanın da her türlü operasyonu beraberinde getireceğidir. Bölgedeki çatışmalar artacak ve sonrasında da çok daha riskli bir döneme girilecektir. Koalisyon güçleri de bunu anladığı için bölgede yeniden bir yapılanma içine girmişlerdir.”
Kaynak: Hürriyet