"Semih'in istikrarsızlıkları başkalarının eseri gibi yansıtmakta bir kopya kedi olarak, mide bulandırıcı bir başarısı var"
Nokta dergisi yazarı Perihan Mağden gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ardı arkası kesilmeyen şehit haberlerine değinen Mağden, kendini özel harekatçı sanan nasyonalist spikerlerin savaş alanlarından propaganda şovları yaptığını iddia etti!
İşte Perihan Mağden'in o yazısı;
O kadar korkunç ki gündemimiz!
Haberlerde ardı arkası kesilmeyen şehit haberleri.
Ağlayan eşler, nişanlılar, babasına son kez dokunabilsin diye, elleri tabutlara dokundurulan kucaklardaki bebeler, minnacık kızlar, oğlanlar.
Güneydoğu'da yıkılan, yakılan, harabeye çevrilen iller, ilçeler, semtler.
Tek yanlılık. Oralarda HAKİKATTE ne olup bittiğinden bir türlü haber alamayışımız.
Kendini özel harekatçı sanan nasyonalist spikerlerin savaş alanlarından propaganda şovları.
Bunların yakıcılığı, yıkıcılığının akabinde; öldürülen kadınlar, tacize uğrayıp intihar eden kızlar, ne idüğü belirsiz yurtlarda sistematik olarak cinsel istismara maruz bırakılan küçücük oğlanlar.
Mühim olan bu yaralı kuzular değilmiş gibi, ağzından çıkanı kulağı duymayan bir kadın bakanın onuru etrafında kopartılan suni fırtınalar.
Biz de insanoğluyuz. Bunlardan, bu doz aşımından kaçmamız, tropiklerde ıssız bir adaya saklanmamız lazım.
Bizler de Survivor Adasına kaçıyoruz haftada dört gece.
AKP'nin popüler kültür bakanı Acun Ilıcalı'nın bizler için maharetle hazırladığı uyuşturucuda kendimizi kaybetmek üzere, Dominik Cumhuriyetindeki o olağanüstü güzel adaya ışınlanıyoruz.
Üstelik koltuklarımızın üstünden kalkmadan. Hiç aç, kolasız, uykusuz kalmadan. Üşüyüp kavrulmadan, yarışlarda tiridimiz çıkmadan tüymüş oluyoruz.
Ama Acun Ilıcalı'nın Survivor'ında bizleri acı bir sürpriz bekliyor!
Burdaki aslından kaçtığımız ''şeye'' orda yakalanıveriyoruz.
''Oh, gündemden bir nefes!'' derken sinirden nefessiz kalıyoruz.
Zira adada bizi Tayyip amcasının miniskül bir kopyası bekliyor: Huzursuzluğunuzda Semih Öztürk!
Acun Ilıcalı maharetle bu korkunç irritanı adaya yarışmacı olarak yerleştirmiş meğer.
Ayrıca amcasının modeli, Gönüllüler arasında her hafta birinci çıkıyor! Halk onu seçiyor.
Yani onu adadan yollamanın, kurtulmanın imkan ve ihtimali yok.
Bu denli pis ''oynayan'', amcasının tüm taktiklerini uygulayarak halkının teveccühlerini her hafta kazanan Semih, sinirlerimizi lime lime lime etmeyi başarıyor. Ağır çekim çenesi bi dakka kapanmıyor.
Semih sayesinde anlıyoruz ve biliyoruz ki; bize kaçıp kurtuluş yok!
Hiç kimse Türk Halkıyla irrasyonalitesinin, bakar körlüğünün, feci tercihlerinin, özdeşleşmeyi yeğlediğinin arasına giremez!
Semihler kazandıkça, bizler küçülüyoruz. Büzüşüyoruz.
Stadımızın açılışını, en illet olduğumuzun yapması, bizlerin içeri sokulmaması gibi aynı.
Sağolsun; Acun Ilıcalı'nın başarılı implantı sayesinde, bu memlekette sürekli NELERE maruz kaldığımızı / kalacağımızı unutmanın, bir nefesçik olsun dahi almamızın imkansızlığını, yüzümüze gözümüze yiyoruz.
Semih bir yıl boyunca yarıştığı Ütopya'nın (1 başka Acun Ilıcalı eseri) ikincisiymiş. Meğer.
O yarışmadan kimler kimler gitmiş; ama Semih hep kalmış. Hep başa yarışmış.
Ben Ütopya'yı hiç izlemediğim için, Semih'i Google'ladığım anda o yarışmadaki Masturbasyon Skandalının kahramanı olarak çıktı karşıma!
Orda bir yarışmacı kızla feci yakınlaşıyor (halen de sevgilisiymiş o kız) ikisi bir koltuktayken harbiden ''Aaa, herif resmen 31 çekiyor!'' dedirten görüntüleri ortalığa saçılıyor.
İlginçtir (Ilıcalı productions!) milli televizyonumuzdaki bu skandalda yer yerinden oynamıyor.
Feci bi öz-savunma usstası olan Semih baygın ve bayıltan üslubuyla kendini savunuyor, Acun Ağbisi ona inanıyor ve Semih hayran kitlesinin gönüllerine (bu vakasıyla da olsa gerek!) taht kuruyor.
32, 33, 34- yürrü Semih! Denilmiş olsa gerek. Vazgeçilemiyor bu oy ve reyting makinesinden.
E, Türklere lider/ rol model gerek. Kendilerine benzeyenle özdeşleşmesinler de- ne halt etsinler?
Semih'i Google'lamak zorunda kaldım; zira sürekli ''Semih Öztürk şudur! Semih Öztürk budur!'' diye atıp tutup çok mühim ve meşhur biriymiş gibi davranıyor.
Kıskanıldığını, altının oyulduğunu, mücadeleden yıldırılamayacağını ilan etmelere doymak bilmiyor.
Ele güne karşı yapayalnız tiyatrosu. Semih'in Semih'den başka dostu yok dünyada. Stratejik derinsizliğinde (yancıları hep dibinde ama) bir asil başına!
Sanırsınız Ertuğrul Özkök'ün veliaht prensi!
Sanki Aydın Doğan kapıp Semih'i; E. Özkök'ten beri tammm doldurulamayan Melanet Boşluğunu onla dolduruyor,
dolduracak.
Zira çok ünlüymüş, mühimmiş, herkes onu kıskanıyormuş, ününden kuduruyormuş sanrılarıyla kavrulan Semih'de fizik
de yok, müzik de.
Marmara Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunuymuş!
Ama birbirine yakın şehla gözleri (şaşı demeyelim), hafif kambur duruşu, çakma hamasi çeyrek lümpen yavaştan yavaştan konuşma stiliyle Semih burda ve dünya piyasasında tek bir rolde oynayabilir.
Düşünüp taşınıp anca bulabiliyorum.
O da, Dimitri Karamazov'un dövdüğü sefih adam rolü: Hani İlyuşa'nın babası.
Bir temiz dövülen adam rolü, Dostoyevski tarafından Semih'e (mi) yazılmış yani.
Onun dışında oynayacağı başka bir rol olmadığından olsa gerek, Semih bir yılını mı ne, Ütopya yarışma mekanında geçirmiş. Birkaç ayını da Survivor adasında geçirdi, geçirecek.
Atamazsın Semih'i girdiği bünyeden.
Onun işi bu yani: kıl olmak. Kıl etmek. Geçimini inatçı geçimsizliğiyle temin etmek.
Semih'in alameti farikası, haksızken haklıymış GİBİ yapmak esasında.
Haklıyken haksız çıkmanın adaletsizliğiyle, her Allahın günü unufak edildiğimiz bu ülkede; Semih yüzsüz ve arsız külliyen haksızların, öyleyken haklıymış pozunu iffetsizce takınanların şansız bayrağını dalgalandırıyor.
Bilmem bu özellikler size birilerini, birilerini hatırlatıyor mu?
Diyelim hayranları (insanı asıl kahreden bu ''unsurlar'') Semih'in sürekli büyük haksızlıklara uğradığı konusunda, ısrarcı mı, kararlı. Nuh diyor, adalet, hakikat demiyorlar.
Yarışmanın ta başında, yok diğer yarışmacılar Semihciklerinin yemeğini yere bırakmışlarmış, yok ona önyargılı ve nezaketsiz yaklaşmışlarmış! (Muhtar bile olamazsın demişlermiş.)
Semih ajan provokatörlüğün el kitabını her gün yeniden yazıyor bu arada!
Hiç durmayan ağır çekim çenesiyle millete demediği laf, sokmadığı an yok.
Yarı siyahi bir yarışmacı olan Efecan'a günlerce Çitlenbik diye hitap etti, elemek için ismini Efecik diye yazdı mesela.
Dünyanın en efendi yarışmacısı olan Gizem Memiç'e ''Şehvetli'' lakabını taktı! Diğer yarışmacılara Obur, Tembel, Sinsi, Öfkeli lakaplarını takarken!
Yani Semih'in sözel saldırganlığının ve pis irritanlığının sonu gelmeyecek, gelmiyor.
Dokunulmazlık yarışlarında yancısı Tuhaf Kadın'la birlikte kıllık olsun diye (Survivor tarihinde bir ilkmiş) yarışmıyor.
Gıcık gıcık oturup fısır fısır takım arkadaşlarına bok atıyorlar.
Yarışlar esnasında dahi münafıklık ve sinir bozuculuk düğmesini 1 an olsun kapatmıyor Semih. Aksine.
Ama hayranlarına göre o onurunu, gururunu koruyan bir kahraman! Müdafaada bi aslan! Tapmalara doyamadıkları pek zeki, çevik ve duruşlu bi süper insan!!
Birinci olduğunda korkunç nasyonalist bir şiir okudu. Arif Nihat Asya'nın ''Bayrak'' şiiriymiş.
''Bayram değil, seyran değil; bu nasyonalist bizi niye öptü'' dememize kalmadı-
Meğer, rol modeli Tayyip Amcası (Semih diğer yarışmacıların amcası olduğunu iddia ediyor zira ikide bibuçukta) stat açılışında Bursaspor'a okumuş bu kıymetli şiiri!
Semih de Bursalı. Hem ordan, hem Tayyibistlerden gelecek oyları çarpacak yani.
Böyle de 1 Şark kurnazı!
Oy devşirme ayak oyunlarının, mutlak üstadı.
Daha önce de 1 Necip Fazıl şiiri okudu. Şair tercihleri de çakalca ve nokta atışçı yani.
Kütlesinin sinir ayarlarıyla oynayıp, oy toplamada eline su dökemiyor CHPli İzmirli çocuk kimliğindeki diğer Gönüllüler.
Yarışlarda, en güçlü yarışmacı olan Atakan'ı yalnızca 2 (iki) kez yenmişliği var. Mesela.
Diyelim Atakan ve Yattara'nın dörder kez kazandığı Kıbrıs'a bilet kolyesini daha bir kez dahi kazanamadı.
Ama yakında kazanacakmış ve sonra daima o kazanacakmış! Bunları sırıtarak söylemekten imtina etmiyor.
Aksine. Çok başarılı bir yarışmacı olduğu ilüzyonunu da çene azmiyle yarattı. Yalnızca en zayıf yarışmacılarla yarışarak istatistiğini de fena tutmuyor ayrıca.
Böyle hesap kitaplarda acayip iyi Semih. Küçük Sezar'ın hakkı, amcasına.
Aynı rol modeli gibi, büyük hezimetleri kapıda bekleyen başarı, yarattığı tüm çalkantıları nefsi müdafaa, neden olduğu tüm istikrarsızlıkları başkalarının eseri gibi yansıtmakta 1 kopya kedi olarak, mide bulandırıcı, sinirden göz karartıcı bir başarısı var yani.
Semih Semih'tir. Besbelli tedaviye muhtaç, öz önemsemeden, aşağılık ve yükseklik kompleksi sarkaçında gidip gelmekten başı dönmüş bir gariban, acıklı vaziyette biri.
Peki ya Semih'in; onun ve modelinin önüne habire yatmaktan imtina etmeyen hassstaları? Hayranları?
Şakşakçıları? Zafere taşıyıcıları?
O kadar çok ve o kadar körlüklerine adanmışlar ki-
Yanmışız biz.
Survivor adasında da hakikat müptelalarına huzur, rahat yok yani.
YAZIYI KAYNAĞINDAN OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ