Cennetin Delikanlısına Mektup

5 Temmuz 2016 - 11:21
Sadece ülkemizin değil, kültürümüzün sınırlarını aşarak tüm dünyanın namuslu insanlarının saygınlığını ve sempatisini kazanmış bir bilge insan olan Yaşar Nuri Öztürk’ün delikanlılığının aydınlık izdüşümünde fikri beyanda bulunmak istedik bugün.

“Dilimizde, erkeğin çocukluktan bir sonraki dönemine zahiri anlamda delikanlılık dense de kültürümüzde gerçek manada saygın ve sempatik bir yeri vardır delikanlılığın.

Bilgi birikiminden aldığın cesaretinle, cehaletle savaşındaki azim ve kararlılığınla, namussuzlara karşı dik duruşunla bunun en sahici örneği de sendin delikanlım.

Sana ‘delikanlı’ dememizin nedenine gelince: Konuk olduğun televizyon programlarının ekseriyetinde boşa atıp tutan, yalan söyleyen, sözünde durmayan gereksiz kişilere hitaben sıkça “İnsan biraz delikanlı olur!” derdin. Bu sözlerinin arkasında, her daim ilkeli duran bir kişiliğin varlığını görüyorduk. Bu hoşumuza gidiyordu. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o ise eğer, denebilir ki bu dünyada neyse öbür dünyada da odur insan. Bu yüzdendir, fani dünyada delikanlı olana sonsuz cennette de delikanlı deyişimiz.     

Tanrı’nın cennetini, ölümlü olduğumuzu fark ettiğimizden beri, oraya gidip de tekrar aramıza dönen olmadığı için bilmiyoruz.

Öyle ise senin cennette olduğunu bize hissettiren nedir dersin? Birincisi, Allah’ın emirlerinin manzumesi olan Kuran’dan öğrendiklerimizdir. Allah’ın verdiği aklı ve vicdanı onun buyruğu olan Kuran’ın bildirdiği şekilde kullanan insanların her iki cihanda da cennetle müjdelendiklerini en iyi senin yorumlarından öğrendik. Onun için ‘mekânın cennet olsun’ da demiyoruz ardından. Çünkü cennetin, sonsuza kadar senin ve senin yüreğini taşıyanların mekânı olsun diye yaratıldığını zaten biliyoruz. 

Sen Tanrı’nın cennetine gideli çok olmadı ama haberin olsun; memleket, bıraktığından daha da kötüye gidiyor. Hazırladıkları cehennemin ateşini bir hayli harladılar. Memleketi yönetenlerin, sözde ‘iyi niyet taşlarını döşediğimiz bu yollardan sizi cennete götüreceğiz’ afyonlaması ve yaptıkları her benzeri ihanetin doğal sonucu öyle bir cehennem oluşuyor ki memlekette, memleketi bundan kurtarmak, pire için yorgan yakmak kadar ağır bedeller doğuracakmış gibi görünüyor bugünden.

Sen, “Yobazın olmadığı her yer cennettir” demiştin. Yobazdan yobaza da fark varmış be delikanlım. Bu topraklar hiç yobazsız kalmadı, çok da yangın gördü. Ama muktedirler, iktidarlarının uzun ömürlü olmasına hizmet etmeleri için yetiştirdikleri yoz sürülerini, ellerine tutuşturulan ateşlerle memleketi topyekûn bir yangın yerine dönüştürmekle görevli kılmış bulunmaktadırlar.

İbrahim’den beri envai idelerle sürdüğümüz bu kadim topraklarda yetiştirdiğimiz ekinlerin harmanından arzuladığımız cenneti bir türlü kuramadık. Kuramayınca da zorbalara, şeytanlara ve din bezirgânı şarlatanlara gün doğdu. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar kul hakkı yeseler de, yedikleri boğazlarına dizilse de onların değil, meşinden olmadığı için yine bizim yüzümüz yangın yerine dönüyor, onlarla aynı hayatın içinde bulunmaktan, aynı havayı teneffüs etmekten duyduğumuz utançtan.

Ayan beyan yalan söylemekten çekinmiyorlar. Sonra da biz Muhammed’in ümmetiyiz diyorlar. Peki, sen Muhammed’in “Yalan söyleyen benim ümmetimden değildir” dediğini söylememiş miydin bize delikanlım? Buna rağmen hilaf yoldan gidip de Muhammed’in şefaatinden nasiplenmeyi bekleyen kandırılmış güruhların uyuşturulmuş bellekleridir bizi akılsızların cehenneminde yaşatan.

Biz Dostoyevski gibi, cenneti, insanların yüreğindeki sevginin çokluğu ile tanımlarken, harama doymayanlar sözde Müslümanlık adına köşklerle, hurilerle ihya ettikleri cennetlerine bu yakada kavuşmuşlar bile. Salt kendilerine âşıklar. Arsızları, yalakaları kul, haysiyetlileri de düşman bellemişler kendine. Hele sabilerin ve her yaştan sahipsizlerin malı da, canı da, ırzı da güvencede olmaktan tamamen çıkmış durumda.

Oysa şahsi menfaatlerini milletin çıkar ve beklentilerinin yerine koyduktan sonra kendi ihtiraslarına kapılarak, kendisine oy verenlere şirin gözükmek maksadıyla ve sebepsiz yere Hıristiyan’a, Yahudi’ye kafa tutanların, bunun yutulur lokma olmadığını anlayınca da burnu yerde, tükürdüğünü yalayanların tanrılaştırıldığı yer, olsa olsa bir yeryüzü cehennemidir. Dış politikada bu iş bilmezlerin burnunun sürtülmesi değil, milletimizin, devletimizin itibarının yerlerde sürünmesinin kahreden ateşidir yüreğimizi yangın yerine çeviren.

Bunlar, ölümden sonra Tanrı’nın ödül olarak verdiği sonsuz cenneti asla hak etmedikleri gibi, bu dünyada toplumun huzuru ve mutluluğu ile temiz ve güzel bir çevrenin birleştirilerek kaynaştırıldığı bir küresel cennet de yaratamamaktadırlar.       

Biz müminler her şeye rağmen ve hiçbir şekilde sırtımızı memleketin ahvaline dönmeyeceğiz. Tıpkı senin yaptığın gibi delikanlım, ses verirken fikir yerine salya akıtan cehennem köpeklerine ve onları kendi saltanatları uğruna üstümüze salan münkir ve müşriklere inat memleketimizi cennet yapmaya çalışacağız. Aksi halde, haramileri yaptıklarıyla bırakıp sinersek ya da kaçarsak, Ali Şeriati’nin dediği gibi bıraktığımız yer ile gittiğimiz her yer bizim için cehennem olacaktır.

Sen ki, sakalında barındırdığı bir değil bin iblisin marifetiyle insanları Allah ile aldatan zebanilere karşı, ay ve güneşin aynı gökyüzünü paylaştığı gibi gerçek İslam’ın da laik ve demokratik cumhuriyetle pekâlâ aynı hayatın içinde yer alabileceğini bir bilim adamı titizliği ile bu millete ispatladın ya!

Şimdilik belki sana iyi haberler veremedik. Ama sen de bilirsin ki delikanlım, bu hal her dem böyle gitmez. Bu millet, dünyanın tek dişi kalmış en güçlü canavarlarını dahi yenmiş, başından defetmiş bir millettir. Muhammed Mustafa’nın ve Mustafa Kemal’in de hepimizden daha iyi bildiği tanıdığı bu müşriklerin, bir daha geri gelmemek üzere gitmeleri ve yaktıkları cehennem ateşinin sönmesi belki yarın belki yarından da yakındır.

Ruhun şad olsun delikanlım. Biliyoruz, iki cihan size sığsa da siz cihana sığmazsınız. Hikmetine eremediğimiz sır da iki cihana sığmayan sizleri, kendi kalbimize sığdırabiliyor olmamızdır.

Kalbimizin başköşesinde yerlerini bulan her iki Mustafa’ya ve sizler gibi şavkı evrenin sonsuzluğunda yol alan tüm kandillere selam olsun.”

    :

    :

    :

    :

    "Cennetin Delikanlısına Mektup" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete