Gülelim gülmeye de; “Son gülen iyi güler” derler…

1 Kasım 2015 - 06:00
Prof. Dr. Öner Samanlı
karsigazete.com.tr
Siyaset Bilimi Uzmanı 
Yazar Gazeteci


Türkiye’mizin Kaderini Siz Belirleyeceksiniz!

Bugün; 1 Kasım 2015, yani Türkiye’nin yarından sonraki kaderinin belirleneceği bir gün.

Türkiye seçmeni sandığa giderek ya halen başındaki despotizm yanlısı iktidarı ödüllendirerek devam diyecektir yahut da onlara dur diyerek yeni bir sayfanın açılmasına destek verecektir.

Yeni bir sayfanın açılabilmesi için iki muhalefet partisinin, üçüncü ortak olmaksızın iktidara gelebileceği milletvekili sayısına ulaştırılması gerekmektedir.

Sayısal olarak seçilecek milletvekili sayısı 550, bunun en az 276 ve üzeri bir milletvekili sayısını muhalefetin bir partisinin yahut da iki partisinin toplamla elde etmesi gerekmektedir.

Böyle bir durum olmadıkça, mevcut gayrı meşru cebri hükumet, hükumet olmaktan çekilmeyecek ülkeyi yeniden, yeni bir seçime daha sürükleyecektir.

Şu an, Ortadoğu’nun toprak ve nüfus olarak en büyük coğrafyasında yer alan Türkiye yönetim boşluğu içerisindedir.

Dileğimiz, ülkemizin 80 milyona yaklaşan nüfusu içerisindeki halklarının refah ve mutluluk içerisinde yaşamasını sağlayabilecek yepyeni demokratik ilkelerle donanmış  bir hükumetin oluşumudur.

Ülkemiz siyasetinde söz sahibi olmuş, “dün dündür, bugün bugündür”, “bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” gibi sözlerle tarihe mal olmuş sözlerin duayeni, şimdilerde Hakk’a yürümüş “Çoban Sülü” Süleyman Demirel’in aktardığı bir karakuşi fıkrasıyla, karanlık günlerin inşallah son yazısı olsun istediğimiz bu yazımızla okurlarımı şenlendireyim istedim.

Şenlik yapalım ki şenlikler bize kavuşsun!

..
Geçmiş bir seçim arifesinin yaşandığı günlerden birinde, hayli kalabalık bir toplantıda gazeteci, Süleyman Demirel'e ‘ülkenin durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?’ diye sormuş.

Süleyman Demirel’de soruyu yönelten gazeteciye;  "Bak sana bunu bir fıkrayla anlatayım da seçim öncesi bir nebze neşe olsun" demiş.

Süleyman Demirel'in aktardığı fıkra şöyledir;

Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü karakuşi adında bir kadı varmış.
Bir gün karakuşi kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.

Görmüş ki, fırının vitrininde koca bir güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir kaz var....

Karakuşi kadı, fırıncıya:  'Ben bunu aldım' demiş.

Kadıya itiraz edilir mi?

Fırıncı hemen kazı paket yapıp kadıya vermiş.

Biraz sonra kazın asil sahibi gelmiş:

'Bizim kaz pişti mi, hazır mı?” demiş.

Fırıncı; “Tepsiyi elime aldım tam fırın atacaktım ki, senin kaz canlanıp uçtu gitti.”

Bu cevaba çok kızan kazın sahibi, eline geçirdiği bir odun parçasıyla başlamış fırıncıyı dövmeye.

O sırada bu kavgayı ayırmak için gayrı Müslüm bir yurttaş araya girmiş, fakat odunla dayaktan o da nasibini almış, hatta o sırada bir gözünden de olmuş.

Fırıncı bir pundunu yakalayıp kaçarken peşinden kazın sahibi ile gözü kör olan gayrı Müslim de, seğirtmişler.

Fırıncı önüne gelen bir duvardan atladığında, duvarın öte tarafında oturan doğumu yakın gebe bir kadının üzerine düşmüş.

Kadın can havli ile debelenirken fırıncıyı kovalayanlara gebe kadının kocası da takılmış.

Koşuşma sırasında, bu kez Yahudi bir satıcının tezgâhı devrilip, üzerindeki malları heba olmuş. Yahudi vatandaşta kovalayanlara katılmış.

Sonunda zaptiyeler kaçan fırıncıyı ve kovalayanları yakalayıp, karakuşi kadının karşısına çıkartmışlar.

Kadı afiyetle kazı yemiş, göbeğini okşayarak karşısında duranlara bakarak başlamış güya olayı sorgulamaya.

Kazın sahibi;  'Bu fırıncıya pişirsin diye misler gibi temizlenmiş, içerisi badem, ceviz, fıstık pilavı ile dolu kazımı götürdüm, almaya gittiğimde bana, kazımın uçup kaçtığını söyledi, kaz uçar mı kadı efendi, şikâyetçiyim? Demiş.

Karakuşi kadı, fırıncıya sormuş:

“Ne yaptın bu adamın kazını?”

Fırıncı ne diyebilir ki? “Kaz uçtu kaçtı kadı efendi” demiş.

Kadı, kara kaplı defterini açmış ve buyurmuş; “Kazın meali tayyar, tayyarın meali uçar kaçar, o halde kazın uçması suç değil normal.” diyerek fırıncıyı beraat ettirmiş.

Sonra, kavga sırasında bir gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa meramını sormuş.

Dinlediklerinden sonra yine kara kaplı defterine bakarak isabetle bir madde buluvermiş.

“Her kim, bir gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslim’in tek gözü çıkarıla...”

Davacı gayrı Müslim: “Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?” diye sorunca karakuşi kadı; “Şimdi, “fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.”

Bunu duyan gayri Müslim şikâyetinden derhal vazgeçmiş, fırıncıda o davadan da beraat etmiş.

Çocuğunu düşüren kadının kocasını da dinleyen karakuşi kadı: “Tamam haklısın demiş. Sonra kadının kocasına; “Karını fırıncıya vereceksin, illaki bu fırıncı adam, zayi olan çocuğun yerine, yeni bir çocuğu 9 ay içerisinde peydahlayacak, peyda edemez ise kafasına kırk satır vurulacak”

Kadının kocası bakmış karısı da elden gidecek şikâyetçi olmamış.

Şikâyetini çekince de fırıncı da o davadan beraat etmiş.

Sıra Yahudi vatandaşa gelmiş. “Senin şikâyetin nedir bre?'” demiş.

Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış; “Ne diyeyim ki kadı efendi, sen adaletinle bin yaşa e mi !” demiş.

..
Süleyman Demirel, bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen gazeteciye dönerek, kıssadan hisse: “Ananı "öpen" kadı ise, kimi kime şikâyet edeceksin, bugün ülkedeki durum bu!  Ağnadın mı?"

..
Rahmetli Süleyman Demirel’in karakuşi kadı fıkrası, bugünün fırıncılarına da, karakuşilerine de armağanımız olsun!..

Ayakları perdeli kazları bilemeyiz ama iki ayaküstündekiler sakın ha sakın kazlaşmasınlar!
….

12 cimiz seçilince, ben ne garsonum nede penguenim demeye getirerek, frak denilen o elbiseyi giymem, papyon da takmam, demişti.

Fıkra bu ya birazı gerçektir, birazı mizah.

Seçimlerden sonra balo veriliyordur. Her milletvekilinin akşam baloya fraklı gelmesi zorunludur.

Daha gün kararmadan görülür ki yeniler, frak smokinlerini giymiş saraya gelmişler bile.

Seçilmiş Başkan, ortalıklarda fraklarıyla dolaşanları görünce hiddetlenip çıkışıyor.

" Gün batmadan frak giyilmez! "

Giyenler; " Başkanım neden giyilmez? "

" Akşam olmadan giyildiğinde erkek penguenler uyumamıştırlar, sizlere musallat olurlar, kuyruğu kurtaramazsınız da ondan. "

Fraklı yeni milletvekilleri orta da dolaşan, diğer fraklıları, başkana göstererek sorarlar.

" Gün batmadan giyilmez de, bunlar neden giymişler? "

" Onlar daha önce denenmiş garsonlardır, giymeleri normaldir.

Bilmediğiniz bir husus var, erkek penguenler maymun iştahlıdırlar! "
….
..
Birazcık, karakuşi kadıdan.
Birazcık, penguenlerden.
Ülkemizin aydınlığı için doğru kararı vermek ise bizlerden.
Haydi, aydınlık Türkiye’ye.
Yarınlarda daha mutlu bir Türkiye görmeye…

Saygı ve sevgiyle...

    :

    :

    :

    :

    "Gülelim gülmeye de; “Son gülen iyi güler” derler…" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete