‘Böcek Komisyonu’nun CHP’li üyesi Aksünger bugün tartışılan birçok gerçeğin komisyon çalışmalarında ortaya çıktığını, ancak önemsenmediğini söyledi. Aksünger, dinlemelerin AKP ve Cemaat’in ortaklığı ile yapıldığını vurguladı.
Emniyet’te 22 Temmuz’da başlayan operasyonun ardından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın evinde ve ofisinde ‘böcek’ bulunduğu haberleri üzerine TBMM’de 12 Şubat 2013 tarihinde kurulan yasadışı dinlemelerle ilgili araştırma komisyonunun çalışmaları bir kez daha gündeme geldi. Komisyonda görev yapan CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’le yasadışı dinlemelerle ilgili olarak çalışmaları sırasında tanık olduklarını ve AKP’den kaynaklanan sorunları konuştuk.
Aksünger, yasadışı dinleme iddialarına rağmen komisyonun ancak Cemaat’le başlayan kavgadan sonra kurulabildiğini söyledi. Ancak sonraki süreçte “Cemaat’le barışma beklentisi ya da işin ucunun iktidara uzanacağı” kaygısıyla ‘ipe un serildiğini’ belirten Aksünger’in değerlendirmeleri satır başlarıyla şöyle:
GEÇMİŞTE SES ÇIKARMIYORLARDI
»Türkiye’de yasadışı dinlemeyi devletin imkanlarını kullanmadan yapmak mümkün değil. İktidarı paylaşanların etkin olduğunu kurumlarda yaptıkları suistimaller vardı. Bugün kendi aleyhlerine bir durum ortaya çıktığı için ‘Yasadışı dinlemeler yapıldı’ diye şikayetçi olanlar, geçmiş dönemde yapılanlara ses çıkarmıyorlardı.
BARIŞMA ÜMİDİ
»Komisyon Şubat 2013’de kuruldu. O dönemde AKP ile cemaat arasında ayrışma başlamıştı ve bir ‘böcek’ hikayesi uyduruldu. “Başbakan’ın ofisinde böcek bulundu’ diye ortalık ayağa kaldırıldı. AKP, ancak böcek olayından sonra bu komisyonun kurulmasına yanaştı. O ara birbirlerini tehdit ediyorlardı belki, komisyonu da Kavgayı sürdürürseniz biz bunların üzerine gideriz” diye başka bir tehdit unsuru olarak kurmak istemiş olabilirler. Çünkü ayrışma vardı ama kavga kesin olmadığı için bir yandan da barışma sevdasındaydılar.
BORSAYA MÜDAHALE İÇİN BİLE...
»O güne kadar yasadışı dinlemeler yapıldığı Ergenekon, Balyoz gibi dava süreçlerinde ayyuka çıkmıştı. Sadece bu tür davalara konu kişiler dinlenilmiyordu. İhalelere ve borsaya müdahale için bile dinlemeler yapılıyordu. Tablo inanılmaz korkunçtu. AKP, Cemaat, derin devlet bütün bu süreci işbirliği içinde yürütüyordu.
ENVANTER BİLE TUTULMAMIŞ
»Komisyon sürecinde çok kişiyi dinledik. Dinlediğimiz pek çok insan geçmişten, derin devletin yaptığı dinlemelerden, fişlemelerden söz ediyordu. Bu dönemde emniyetten iki önemli isim olan Sabri Uzun ve Emin Arslan’ın yaptığı açıklamalar çok önemliydi. Emin Arslan, Hrant Dink cinayeti dahil nasıl yasadışı dinlemeler yapıldığını ve kayıtların sonradan nasıl yok edildiğini anlattı. Komisyon çalışmaları sırasında incelemelerde bulunmak üzere Emniyet İstihbarat’a gittiğimizde ise ‘geçiştirme’ hali hakimdi. 2010 yılından sonra Emniyet İstihbarat’da bir demirbaş listesi, envanter tutulmadığını öğrendik. Dinlemeler için kullanılan tam donanımlı 11 aracın kaybolduğundan bahsediliyordu. Bu araçlar envantere kayıtlı değildi.
TİB OLMAYINCA MİT
»Aslında AKP, Cemaat’le barışma beklentisiyle mi yoksa arka planda ucunun kendilerine dokunacağını gördüğü için mi komisyon çalışmalarını işlevsiz hala getirdi bilmiyorum. Erdoğan’ın arka bahçesi MİT, TİB’i de yönetmeye başladı. Başbakan’ın da ‘TİB’e gerek yok MİT onun yaptığını yapıyor zaten’ diye açıklaması bir itiraftır. Dinleme ile ilgili fiberoptik uçlar TİB’e aktarılırken bir çıkış da MİT’e veriliyordu zaten. MİT denetime açık bir kurum değil. TİB’de ne yapsalar nüfuz edemediklerini fark ettikleri için alternatif arayışla yapıyorlar bütün bunları.