Ayşegül KASAP | KARŞI GAZETE

Dün Başbakan Davutoğlu, yeni ekonomik reform paketinin 9 maddesini açıkladı. Ancak açıklanan 9 madde ne halk nezdinde ne de ekonomistler bazında bir heyecan uyandırmadı. Halkta uyandırmadı çünkü, yıllardır önlerine sunulan ama sadece lafta kalan paketlerin aynısıydı. Ekonomistler de ise, bilimsel verilerle ele alındığında, reel düzlemde karşılık bulmadığından dolayı heyecan uyandırmadı ve bir çok eleştirilere sebep oldu.

İşin daha da ilginç kısmı, Davutoğlu ile bir gazeteci arasında geçen diyalogdu.  Özellikle yandaş basın ve maaşlı AkTroller tarafından ‘rezil oldu kız’ diye yorumlanan diyalogda aslında önemli bir satır arası vardı…

Soru sorabilmek için çırpınan kadın gazeteciye Davutoğlu, “Buyurun, çok istediğinize göre herhalde Türkiye ekonomisini kurtaracak bir soru soracaksınız” ifadesini kullanıyor. Yani Davutoğlu da Türkiye ekonomisinin ‘kurtarılmaya muhtaç’ bir durumda olduğunun farkında ve yine açıkladıkları yeni paketin de bir yaraya merhem olmayacağının bilincinde. Ki gazeteciye ‘Herhalde Türkiye ekonomisini kurtaracaksınız’ diyerek söz hakkı veriyor.

Üzülerek belirtelim; AKP hükümetinin Türkiye ekonomisini getirdiği bu noktada ‘kurtarıcı’ olabilecek bir gazeteci bulmak (çok iyi ekonomist gazeteciler olmasına rağmen) mümkün değil.

ÖNÜMÜZE KONAN PAKET İLE VADEDİLEN GELECEK ARASINDAKİ UÇURUM

Daha 2015 yılı sonu için 850 milyar dolar büyüyeceğiz diyen AKP hükümeti, dünkü açıkladığı pakette ‘1.3 Trilyon dolar’ büyüyeceğini söylüyor. Söylüyor ama bilimsel veriler ele alındığında bu mümkün görülmüyor.

MASAL ANLATIYORLAR, ÇÜNKÜ;

AKP iktidarı boyunca yılda yüzde 5 büyüyen ekonomi, 2007 yılından sonra büyüme oranını yüzde 3’e düşürdü. Şimdi bu veriler ışığında 850 milyar dolar hedeften 3 yıl sonra ‘1.3 trilyon dolar’a çıkılabilmesi için her yıl yüzde 15 büyüme gerekiyor. 

Peki bu mümkün mü?

•    Hukukun katledildiği, yargının hükümetin tekeline girdiği bir ülkede

•    Siyasi gerilimlerden dolayı dış yatırımcının kaçtığı bir ülkede

•    Cari açığın durmadan arttığı bir ülkede

•     Üretim olmadığı için dışarıdan gelecek sıcak paraya bağımlı bir ülkede

•     Demokrasinin değil otokrasinin hakim olduğu bir ülkede

•     Fen-Edebiyat fakültelerinin kapatılıp bilime ket vurularak Ar-Ge çalışmalarının önünün kesildiği bir ülkede

•     Üretimden anlanılanın sadece inşaat olduğu bir ülkede

•     Dış politikada reel politikayı terk edip ‘dream politika’da ısrar eden bir ülkede

•     İşsizliğin çift haneli olduğu bir ülkede

•     Enflasyonun tırmandığı bir ülkede

•     İktidarın sırf garezi olduğu için, kendi hamasi duygularını tatmin etme, yolsuzluklarını örtme adına profesyonel çizgiden çıkıp banka batırmaya çalıştığı bir ülkede

•     Yurttaşlarını fişleyen, farklı inanç gruplarına tahammülü olmayan bir hükümetin yönettiği ülkede

•     Torpil, adam kayırma, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, hukuk tanımama vb. her türlü cürümün sıradanlaştığı bir ülkede

Sizce önümüzdeki 3 yılda her yıl yüzde 15 büyüme mümkün mü?

Davutoğlu, ülkeyi getirdikleri ekonomik çıkmazın gayet farkında ve espiri mahiyetinde de olsa bir gazetecinin sorusuna bel bağlayışı bu çıkmaz sokağın bilinçaltındaki kodlanışını yansıtıyor olmalı.

Her yıl aynı vaadlerle avutulmaya çalışılan, cepleri boşaltılan halka da bu trajikomik duruma yine  acı acı tebessüm etmek düştü.

Biz de Orhan Baba’nın ‘Bir teselli ver’ şarkısını ‘cover’layıp hükümete ‘Bir temenni ver’ diyerek heveslerini mi tazelesek?..

ANALİZ | KARSIGAZETE.COM