Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman, 9 maddede çözüm süreci için hazırlanan yol haritasını yazdı. Yayman, yol haritasının sonucu için,
“Hakan Fidan-Abdullah Öcalan mutabakatı devam ederse 2015 Nevroz’unda Öcalan silahsızlanma dahil kalıcı barış için büyük bir çağrı yapacak” dedi.
Hüseyin Yayman’ın Vatan’da “Yeni yol haritasında ne var?” başlığıyla yayımlanan (9 Kasım 2014) yazısı şöyle:
YENİ YOL HARİTASINDA NELER VAR?
Bir önceki yazıda çözüm sürecinin amacını tartışmıştık. Bugün yol haritasında neler olduğunu ve hangi adımların atılacağını analiz edeceğiz. Çözümsüzlükten beslenenlere rağmen sürece toplumsal destek devam ediyor. Geçmiş dönemlerden olmadığı biçimde toplum bir özne olarak sürecin içinde. Sonuçları üzerinden bir okuma yapıldığında son olaylar sürece dair yeni bir farkındalık yarattı. KCK yönetimi başından beri Ankara’nın ‘asıl amacının örgütü tasfiye etmek olduğunu hükümetin samimi olmadığını’ dile getiriyordu. Son elli günde yaşananlar süreç için bir turnusol işlevi gördü. Hükümetin ve Öcalan’ın çözümü istediği bir kez daha test edildi ve onaylandı.
Peki direnç testinden geçen süreçte kriz atlatıldı mı? Taraflar henüz kamuoyuna açıklamasa da kriz şimdilik atlatıldı. 6-8 Ekim olaylarından sonra devlet heyeti Öcalan’la görüştü ve yeni bir mutabakata varıldı. HDP heyeti normal zamanlarda ayın on beşinden sonra Öcalan’la görüşüyor. Muhtemelen önümüzdeki günlerde HDP heyeti yeni görüşme için adaya gidecektir.
KRİZ ATLADILDI MI?
Kriz atlatıldı çünkü sürecin sahibi Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan. Bu iki isimden biri ‘süreç bitti’ demeden süreç sona ermez. İki isimde süreç bittiğinde devreye girecek ‘tasfiye dinamiğini’ çok iyi biliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan için çözüm süreci kariyerinin en büyük projesi. Onu ikinci Atatürk yapacak tarihi bir olay. ‘Baldıran zehiri içerim’ diyen Erdoğan süreçten vazgeçmez.
Abdullah Öcalan için ise bu süreç çok daha değerli. Çünkü devlet ilk defa muhataplık sorununu çözdü ve doğrudan kendisiyle görüşmeler başlattı. Öcalan’ın önünde iki yol var. Birincisi sabırla müzakereleri nitelikli hale getirip ‘Ortadoğu’nun Mandela’sı’ olacak. İkinci yol ise maalesef kötü sonla biten film. Süreçte anlaşılamadığı için değil, müzakere pratiği olmadığı için herkesin kaybettiği ölüm yolu. Erdoğan ve Öcalan’ın yanında üçüncü bir aktör olarak toplum ne pahasına olursa olsun mutlu son istiyor.
TÜRKİYE BÖLÜNECEK Mİ?
Bu soru tam bir polemik sorusu. Sorunun içinde bir amaç var. Meselenin esasında ise önyargılar ve Erdoğan karşıtlığı var. Türkiye cumhuriyeti büyük bir devlet ve beş bin yıllık geleneği var. Bu soruyu soranların ‘otuz yıllık savaşta bölünmeyen ülke barışta neden bölünsün’ sorusuna cevap vermeleri gerekiyor.
Ancak amaç politik rekabet olduğu için varoluşsal bir meselede dahi asgari mutabakat sağlanamıyor. Örneğin AK Partili milletvekilleri Ocak 2010’da parti tarafından basılan ‘Demokratik Açılım’ kitapçığına baksa pek çok soruya cevap bulacaklardı. Toplumsal bellek zayıf olduğu gibi parti farkı gözetmeksizin siyasi elitin de hafıza sorunu var.
Daha açık söyleyelim Türkler istemedikten sonra Türkiye bölünmez. Türkiye bölünmeyecek ama rejimin deli gömleği ülkenin üzerinden çıkarılacak.
Bundan sonra hangi adımlar atılacak?
1. Süreç 6-8 Ekim öncesine dönecek ve ders çıkarılarak yoluna devam edecek
2. Yeni süreçte ilk adım olarak Öcalan’ın yanındaki mahkumlar değiştirilecek.
3. Yeni mahkumların arasından Öcalan’ın yazışmalarını yapacak bir ekip kurulacak.
4. Kamu Güvenliği ve Müsteşarlığı gözetiminde izleme heyeti oluşturulacak
5. Resmi gazetede yayınlanan bakanlar kurulu kararı gereği 9 ayrı komisyon kurulacak
6. Yabancı merkezlerin örgüt üzerindeki baskısına rağmen eylemsizlik devam ettirilecek.
7. Süreç sonunda Türkiye bölünmeyecek ama demokrasisi ve özgül ağırlığı büyüyecek.
8. Yol haritası olarak nitelenen hususlar ayrışmayı değil, bütünleşmeyi sağlayan adımlar olacak.
9. Hakan Fidan-Abdullah Öcalan mutabakatı devam ederse 2015 Nevroz’unda Öcalan silahsızlanma dahil kalıcı barış için büyük bir çağrı yapacak.