AKP’nin depremi bahane ederek hayata geçirdiği kentsel dönüşüm projesi yandaş firmalara yaradı.
Birinci derece riskli bölgelerde çalışma yapılmazken görece olarak daha güvenli alanlarda üretilen konut projeleri dikkat çekiyor
Hükümetin 2011’deki Van depreminin ardından hayata geçirdiği “çürük binaların” yıkılarak yerlerine sağlam konutlar inşa edilmesine yönelik projeden milyarlarca liralık rant vurgunu çıktı. İstanbul’da, en tehlikeli deprem kuşağında bulunan Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece, Beylikdüzü hattında kentsel dönüşüm konusunda neredeyse hiçbir çalışma yapılmazken; zemini kayalardan oluştuğu için deprem açısından daha güvenli olan Gaziosmanpaşa ve Esenler’de adeta riskli alan rekoru kırıldı. Esenler’de 3.05 kilometrelik, Gaziosmanpaşa’da ise 3.92 kilometrelik alan “riskli bölge” ilan edilerek, deprem bölgeleri için sağlanan tüm avantajlar kullandırıldı. Riskli alan ilan edilen bölgelerde ise hükümete yakın inşaat firmalarının ardı ardına “konut projesi” üretmesi dikkat çekti.
“Risk rantının” ayrıntıları şöyle:
10 YILDA 10 MİLYON KONUT
Van’da meydana gelen ve 604 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından AKP hükümeti, çürük binaların yıkılarak yerlerine yenilerinin yapılmasını öngören bir kentsel dönüşüm hamlesi başlattı. Proje kapsamında 10 yılda 10 milyon konutun yıkılarak yeniden yapılması esas alındı. Maliyetinin 400 milyar lira olması planlanan proje ilk olarak İstanbul’da start aldı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ise projeye, “Bedeli ne olursa olsun, oy vermiş vermemiş biz bunları dinlemeyeceğiz. Çünkü bu tabloları yaşamaktansa iktidarı kaybetmek çok daha hayırlıdır” sözleriyle başlamıştı.
4 YILDA NE OLDU
“Taraf”, riskli binaların yıkılarak yerlerine depreme dayanıklı bina yapılmasını öngören kentsel dönüşüm projesi kapsamında İstanbul’da ilan edilen riskli bölgelere ilişkin rapora ulaştı. AKP’ye yakın müteahhitlerin büyük destek verdiği, 6306 sayılı kamuoyunda kentsel dönüşüm kanunu olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girdi. Bu kanunun yoğun olarak uygulanmaya başlandığı 2014 yılında risk tespiti yapılan sadece 12 bin bina yıkılabildi. Yapılan yıkımların büyük kısmı ise, kanun kapsamında vatandaşlar tarafından bina bazında yapılan başvurular sonucu gerçekleşti. Asıl tartışmalı konu ise bölgelerin riskli alan ilan edilmesinde yaşandı. Devlet, deprem açısından birinci derecede riskli yerler dururken, rantı yüksek alanları risli bölge ilan etmesi fay hattı üzerinde yaşayan vatandaşların tepkisine neden oldu.
RİSKLİ ALAN İLAN EDİLEN BÖLGELER
Olası bir depremde milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesinden endişe edilen İstanbul’da ise riskli alan kararlarının daha çok risk taşımayan bölgeler için alınması tartışmaları de beraberinde getirdi. “Taraf”ın ulaştığı belgelere göre, İstanbul’da riskli alan ilan edilen bölgelerin büyük kısmı, 2. Derece deprem bölgesinde kalıyor. 1. Derece deprem bölgesinde ilan edilen riskli alanlar ise neredeyse yok denecek düzeyde bulunuyor. Örneğin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2. derece deprem kuşağında yer alan Esenler, Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Beşiktaş ile 3. derece deprem kuşağında yer alan Sarıyer’de riskli alanlar belirleyip ilan ederken, 1. Derece deprem kuşağında yer alan, yani en riskli kategorisine giren Beylikdüzü, Bakırköy, Bahçelievler, Zeytinburnu, Fatih, Ümraniye, Ataşehir, Maltepe, Sancaktepe, Tuzla, Pendik gibi ilçelerde riskli alan çalışması hiç yapmaması dikkat çekti.
RANTI YÜKSEK ALANLAR RİSKLİ OLDU
İstanbul’un risk alanı ilan edilen yerlerine bakıldığında, İstanbul’un otoyollarına ve gelişmiş caddelerine cepheli, değeri yüksek yerler olduğu görüldü. Riskli alan ilan edilen yerlerin, bir mahalle büyüklüğünde bile olmaması kafalarda soru işaretleri oluşturdu. Örneğin, Gaziosmanpaşa ve Esenler’de riskli alan ilan edilen yerlerin daha çok TEM otoyoluna, çevre yollarına yakınlığı ile göze çarpmaktadır. Ayrıca, anılan ilçelerdeki riskli alan ilan edilen bölgelere yakın bir çok Hazine arazisi bulunuyor.
Bu da riskli alan ilan edilen bölgelerin büyük konut projelerine daha uygun hâle getirilmesini sağlıyor. Yasa kapsamında riskli alan ilan edilen bölgeler ise toplu konut projelerine açılırken, firmalara da uygun kredi ve kira avantajları sağlanıyor.
Kaynak: Hüseyin Özay/Taraf Gazertesi