Alman tarihi üzerine uzman bir İngiliz tarihçi Geoff Eley ile röportaj yapan Cansu Çamlıbel, Türkiye'de yaşanan siyasi krizleri bir de dünya merceği ile ele aldı.
İşte o röportajın ilgili kısmı:
WEIMAR CUMHURİYETİ’NİN SON DÖNEMİ GİBİSİNİZ
- Bugün Türkiye’deki tartışmaya dönersek....Anayasanın öngördüğü tarafsızlık ilkesine riayet etmek gibi bir kaygısı olmayan, iktidar partisinin seçim kampanyasına müdahil, kendi yetki alanını genişletecek bir başkanlık sistemine geçiş için halktan parlamentodaki 550 milletvekilinden 400’ünü isteyen bir Cumhurbaşkanı var. Yargının siyasi etkilere açık hale getirilmiş olmasını da eklersek, bu durumu nasıl tanımlarsınız?
Bu durum bana Almanya’daki Weimar Cumhuriyeti’nin son dönemini anımsatıyor. Özelliklede 1930’dan sonra Weimar Cumhuriyeti’nde gördüğümüz sağcı yaklaşımın ortaya çıkardığı çerçeveyi andıran bir mantık görüyorum.
"CİDDİ SORUNLAR ÜRETEBİLECEK SİYASİ SIKLET"
Ama Alman faşizmine geçiş asıl olarak 1933’ten sonra başlamıştır. Belki de o dönem önerilen bazı anayasa değişiklikleri gerçekleştirilebilmiş olsaydı Naziler iktidara gelmeyecek ve sonuç bu kadar korkunç olmayacaktı.
Bugün Türkiye’ye bakınca ya da Hindistan gibi ülkelere, potansiyel tehlikeler olduğunu teşhis edebiliyoruz. Ciddi durumlar üretebilecek bir siyasi sıklet var.
Weimar Cumhuriyeti
Weimar Cumhuriyeti, Almanya’da, 11 Ağustos 1919 tarihinde Weimar Anayasası’nın kabulü ile başlayıp, 30 Ocak 1933 tarihinde Adolf Hitler’in şansölye olmasına kadar süregelmiş döneme verilen isimdir.
Cumhuriyet, ismini I. Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkılması sonucu lağvedilen Alman monarşisi yerine milli meclisin yeni anayasayı oluşturmak için 1919 yılında toplandığı Weimar kentinden alır. Almanya’da liberal bir demokrasiyi yerleştirmek için yapılan bu ilk girişim, yoğun sivil anlaşmazlıkların ve ekonomik sorunların olduğu bir döneme rast geldi, Hitler’in Nazi Partisi’nin iktidara gelmesiyle sona erdi.
Kaynak: Cansu Çamlıbel | Hürriyet
RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...