CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu,
MİT Müsteşarı görevinden istifa eden Hakan Fidan'ın, görevi sırasında Erdoğan ile olan ilişkilerini eleştirdi. MİT'in siyasal partileri izleyerek fişlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu,
"Dönemin başbakanın belli gözlükleri takarak, belli kasetleri nasıl izlediğini de çok iyi biliyorum" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu Hakan Fidan'ın adaylığıyla ilgili ise "Bütün kirli ilişkileri biliyor" yorumunda bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV'de Oğuz Haksever'in sorularına yanıt verdi.
Davutoğlu'nun TRT Haber'de konuştuğu sıralarda NTV'de konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, Hakan Fidan'ın istifası ve milletvekili adaylığı tartışmalarını değerlendirdi.
Erdoğan'ın "sır küpüm" dediği Hakan Fidan ile olan ilişkisini eleştiren Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal'ın kasetini ima ederek MİT'i suçladı.
İşte Kılıçdaroğlu'nun o sözleri;
"Cumhuriyet tarihinde MİT müsteşarlığını yapanların siyasal partilere hep eşit mesafelerde durdukları söylenir. Bunun 1950’li yıllarda bir iki istisnası vardır ama. Sayın Erdoğan benim sır küpüm dedi.
Adında milli ifadesi olan bir kurumun bir kişinin sır küpü olması ne demektir. Benim diyor devletin demiyor. Böyle bir anlayışı bizim kabul etmemiz mümkün değil.
Devleti bir tarafa itiyorsunuz bir kişini,n sır küpü oluyorsunuz. Ben neden sır küpü olduğunu gayet iyi biliyorum. Ona hangi bilgilerin servis edildiğini de çok iyi biliyorum.
Siyasal partilerin nasıl izlendiğini nasıl dinlendiğini nasıl fişlendiğini ve o bilgilerin iktidar partisine götürülüp servis edildiğini de çok iyi biliyorum. Dönemin başbakanının belli gözlükleri takarak belli, kasetleri nasıl izlediğini de çok iyi biliyorum.
"GESTAPO'YA BENZETTİM"
MİT müsteşarları siyasete girmemeliler. Şimdi parlamentoya gelecek Roboski’nin hesabını verecek mi? Çocuklarımız öldürüldü. Yine dönemin genelkurmay başkanı açıklamıştı milli kaynaklardan bilgiyi aldık ve bombaladık diye.
Bu milli kaynak herhalde CHP değil. Milletvekili olarak kürsüye çıkıp bunun yanıtını verebilecek mi? İstanbul’da bir kız çocuğumuz molotof kokteyliyle yakıldı otobüste. Atan kim? MİT görevlisi. Bunu da soracağız.
Bunları korumak için özel yasalar çıkarıldı. İşin özeti bir kişinin sır küpü olan ve önemli konumda olan birisi TBMM’ye dinlenmek için geliyor fazla yorulmuş. TBMM tatil yapılacak bir yer değil.
Bunu da en iyi bilmesi gerekenin MİT müsteşarı olması gerekir. Normalde MİT müsteşarlarının görevleri bittikten sonra bir köşeye çekilip oturdukları görülür. Bütün sırları ile birlikte toprağa giderler.
Onlar bütün milletin bekası için çalışmışlardır. Ama iktidar partisine diğer siyasal partileri gözleyip bilgi sunduğunuz zaman Almanya’daki gestapoya dönüşürsünüz. Bende zaman zaman bugünkü MİT’i gestapoya benzettim. Bizi dinliyorsunuz bizim milletvekillerimiz fişliyorsunuz ve götürüp iktidar partisine servis ediyorsunuz diye.
"MİT MÜSTEŞARI PARLAMENTOYA GELİP NE YAPACAK"
Yine dönemin başkanı AKP grubunda ‘ey Kılıçdaroğlu senin nefes alışını bile takip ediyoruz’ demişti. Kendisi herhalde gelip beni dinlemiyordur devletin yetkili kurumları var dinleme konusunda ihtisaslaşmış ben onlara talimat verdim seni dinliyorlar ve bana servis ediyorlar.
Bugün benim sır küpümdür demekle orada söylediğiniz doğrulamış oluyor. MİT müsteşarı parlamentoya gelip ne yapacak merak ediyorum. Aslında ortada bir danışıklı dövüş olduğunu da kabul edelim.
Ben görevinde kalsın beni dinlemeden istifa etti filan devletin geleneklerinde bir ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı bir bürokrata sen yerinde kal diyecek o da çok kaldım yerimde yoruldum istifa ediyorum devletin geleneklerinde bunlar yoktur.
Başbakan bürokrata yerinde kal dediği zaman cumhurbaşkanı yerinde kal dediğin zaman kalır kural budur. Ama kuralı dinlemiyorsa aralarında çok özel ilişkiler var demektir. Eğer benim söylediklerime uymazsan ben bunun intikamını senden alırım demektir. O açıdan MİT müsteşarı parlamentoya gelecek öyle anlaşılıyor.
"ELİNDE ÇOK BELGE VAR"
Konuştuğu zaman AKP ile ilgili elinde çok bilgi var. Rıza Zarraf’ın bakanlarla olan ilişkisini 18 Nisan 2013’te Erdoğan’ın önüne koyan kişidir. Bakanların ilişkileri var parasal ilişkiler var ortaya çıkarsa AKP hükümeti çok zor durumda kalır diyor.
Bakanların rüşvet aldığını biliyor dönemin başbakanına servis ediyor başbakan bunu kapatıyor. Kim bilir Hakan Fidan’ın elinde AKP ile ilgili ne bilgiler var.
Burada aktif olan cumhurbaşkanı ve başbakan değil söylediğini kabul ettiren MİT Müsteşarıdır. Size bu ülkenin ihtiyacı var dediğinde bir cumhurbaşkanı bir başbakan hiçbir bürokrat o koltuktan ayrılmaz. Ama MİT müsteşarı tam tersini yaptı ve ikisi de ses çıkaramıyorlar çünkü karşı çıkışın maliyeti ağır olacak bunu biliyorlar.
"SÖYLEYECEKLERİ BİR ŞEY KALMADI"
Yanlış hatırlamıyorsam eski bir CIA başkanının anıları ve bir filmi vardı. Orada CIA başkanının devlet başkanı ile ilgili elinde ne tür belgeler olduğunu ihsas ettirmesi ve kendisini kabul ettirmesi vardır.
Şimdi bu süreci Türkiye yaşıyor. Devlet başkanı ve cumhurbaşkanı, başbakanı konumunda olan devletin bürokratı ile ilişkilerini yasal zeminde sürdürmek zorundadır.
Eğer siz bu alanın dışına çıkar ilişkileri yasadışı bir sürecin içine sokarsanız hesabını veremeyeceğiz veya bürokratın önünde eğileceğiniz bir süreci yaşamış olursunuz. Hakan Fidan’ın eli güçlüdür bütün kirli ilişkileri biliyor, Cumhurbaşkanı ile Başbakan adeta emredersiniz buyur gel demenin dışında söyleyecekleri bir şey kalmadı.
"YARGI İTİBAR KAYBETTİ"
12 yılda itibar kaybeden kurumlardan biri de yargıdır. İtibar kaybı vardır. Siyasi otoritenin emrine girdiler çünkü. Yürütme ile ahenkli çalışacağız diyor yeni anayasa mahkemesi başkanı.
Yürütme ile ahenkli çalışacağız dediğiniz andan itibaren ben yürütmenin memuruyum anlamına gelir. Bunu bir anayasa mahkemesi başkanının bilmemesi ise başlı başına ayıptır.
Aslında biliyor memur olacağını kendisi itiraf ediyor. Amerika’da başkan yemin ederken ayağa kalmıyorlar, alkışlamıyorlar. Siz daha koltuğa oturur oturmaz ahenkli çalışacağız diyorsunuz.
Merak etmeyin anayasaya aykırı yasaları da çıkarabilirsiniz biz bunları görmezden geliriz anlamına gelir bu. Oysa siz diyeceksiniz ki biz anayasanın gereklerini yerine getireceğiz. Kişilerine can ve mal güvenliği hukukun üstünlüğü kavramı içinde bizden sorulur diyecek.
Hiçbir vatandaş meraklanmasın bu ülkede adalet vardır yargı vardır, evrensel hukuk kuralları neyi öngörüyorsa biz onu gereklerini yerine getireceğiz demesi gerekirdi.
"ÇÖKMESİ ANLAMINA GELİR"
Yargıtay başkanı seçildi. O makamlara duyduğum saygıdan ikisine de bir şey söylemek istemiyorum. Bir kişiyi aklayacaksınız akladığınızın semeresi olarak bir yere geleceksiniz.
Bir kişiye karşı verdiğiniz bir kararın size dönük maliyeti sizin makamınız olacak. Bunlar yargının kabul edeceği olaylar değildir. Adalet kavramı soylu bir kavramdır. Adalet kan kaybederse her şey kan kaybeder.
Yasama, yargı yürütme dediğimiz devletin çatısı üç ana ayak üzerine inşa edilmiştir. TBMM, hükümet ve yargı. Bunların birbirini denetlemesi temel kuraldır. Birinin diğerinin emrine girmesi çatının çökmesi anlamına gelir.
"BİR KİŞİ DARBE YAPABİLİR Mİ?"
Hidayet Karaca tutuklandı. Hangi deliller var elinde. Bir kişi darbe yapabilir mi hükümete? Silah varsa suçlayalım, tank topu varsa, yanında ordusu varsa suçlayalım.
Birilerinin de mazlumun yanında olması lazım. Mazlumun yanındayız diye siz paralelcisiniz diyorlar. Ben dedim ki senin bakanının koluna 700 milyar liralık saati paralelciler mi taktı? Kim taktı?
Sen paralelci diye bir kişiyi görevden aldın diye bir karşı mı çıktık? Birileri yasadışı dinlendi sen görevden aldın biz karşı mı çıktık? Bir başbakan dinleniyor ve yasadışı dinleniyor dediğinde biz karşı mı çıktık? Hayır.
Senin önüne dönemin başbakanına söylüyorum 18 Nisan 2013’te MİT müsteşarı senin iki bakanının rüşvet aldığını sana söyledi. Şimdi sen o MİT müsteşarını getirip milletvekili yapacaksın. Neden o dosyayı kapattın?
Bizi suçluyorlar çünkü suçlayacakları bir şey yok. Yolsuzluklarını, hırsızlıklarını kapatmak için CHP paralelle işbirliği yapıyor. Belgeyi koy ortaya o zaman sen başbakan değil misin?
Ben Fetullah Gülen’e telefon edip ne emriniz var mı dedim. Ama sen başbakan olarak kendi hükümet sözcünü gönderdin oraya ne emri vardır biz gereğini yapalım diye.
Halkımızın bunları unutmaması lazım. Nerede biz mazlum varsa dünya görüşü ne olursa olsun onun yanında olacağız. Nerede bir zalim varsa dünya örüşü ne olursa olsun o zalimin karşısında olacağız. Benim inancımda siyasi görüşümde bunu emrediyor.